Esas No: 2021/1053
Karar No: 2022/5162
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1053 Esas 2022/5162 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1053 E. , 2022/5162 K.Özet:
Davacı, davalı şirketteki hisselerini zorla devrettiğini iddia ederek, 500 TL hisse bedeli ve 500 TL borç alacak talebiyle dava açmıştır. Mahkeme, hisse bedeline ilişkin talepte sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine, borca ilişkin talepte ise dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiştir. İstinaf mahkemesi, borca ilişkin talepte arabulucu başvurusunun yapıldığını belirleyerek davacının istinafını kabul etmiş ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın geri gönderilmesine karar vermiştir. Hisse bedeline ilişkin talepte ise esastan reddetmiştir. Yargıtay ise, hisse bedeline ilişkin talepteki kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir. Kanun maddeleri olarak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 18/A maddesi belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16.07.2020 tarih ve 2020/125 E- 2020/377 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 24.12.2020 tarih ve 2020/1067 E- 2020/1163 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2011 yılında ... isimli şahıs ile davalı şirketi kurduğunu, akabinde 2014 yılında müvekkilinin cebir, tehdit, baskı ile iradesinin sakatlandığını ve davacıdan zorla vekaletname alınarak hisselerin 3.şahsa devredildiğini, hisse devri yapılırken herhangi bir ödeme yapılmadığın ve davalı şirkete parça parça, zaman zaman yüklü miktarda borç paralar verdiğini ancak verilen borcun müvekkiline ödenmediğini, davadan önce zorunlu arabuluculuk sürecine de başvurulduğunu ancak bir sonuç alınamadığını ileri sürerek, davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00 TL'si hisse bedeli alacağı ve 500,00 TL'si davalı şirkete verilen borç, olmak üzere şimdilik toplam 1.000,00 TL'nin davalıdan alınarak ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava şartı yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, davalı şirkete borç para verdiği iddiası ve talebine ilişkin usulünce yapılmış bir arabuluculuk başvurusu bulunmadığını, ayrıca davanın belirsiz alacak alacak davası şeklinde açılamayacağını, davadaki her iki talebinde zamanaşımına uğradığını, ceza mahkemesi kararlarına rağmen tehdit ve baskı ile iradesi sakatlanarak hisse hisse devri için zorla vekaletname alındığı iddiasının esas açısından dinlenemeyeceğini, dava konusu alacak iddiası nedeniyle davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu alacak talebinin hukuki ve maddi dayanağının bulunmadığını, davacının 2014 yılı öncesinde müvekkili şirketin %50 hissedarı olduğunu, diğer %50 hissenin sahibinin Mustafa Hakan İmamoğlu' olduğunu, iki hissedarın aynı gün hisselerini dava dışı Kibarlı Doğal Sağlık Ürünleri Ltd. Şti.'ne devredildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama,toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre,davacının davalı şirket hisse devir bedelinden dolayı alacak talebi yönünden sıfat yokluğu (pasif husumet) nedeniyle davanın reddine, davacının davalı şirkete verilen borca ilişkin alacak talebi yönünden arabulucuya başvurulmadan işbu davanın açıldığı anlaşılması nedeniyle 6102 sayılı TTK'nın 5/A maddesi ile 6325 sayılı Kanun'un 18/A. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince, davalı şirkete verildiği iddia olunan para borcundan kaynaklı alacak talebi yönünden davacının davadan önce arabulucuya başvurduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davacının bu husustaki istinaf başvurusunun kabulüne, HMK'nın 353/1-a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve taraflarca bu hususta davanın esası ile ilgili olarak ileri sürdükleri ve sundukları tüm deliller toplandıktan,incelenip değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine, davacı tarafın hisse devir bedelinden kaynaklı alacak talebi yönünden ise mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacının bu husustaki istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, HMK 110. maddesi uyarınca objektif dava yığılması ve her davanın bağımsızlığını muhafaza etmesine göre Bölge Adliye Mahkemesinin hisse devir bedelinden kaynaklı alacak talebi yönünden yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.