Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7137 Esas 2022/5185 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/7137
Karar No: 2022/5185
Karar Tarihi: 22.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7137 Esas 2022/5185 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/7137 E.  ,  2022/5185 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02.11.2018 tarih ve 2016/597 E. - 2018/806 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.07.2020 tarih ve 2019/236 E. - 2020/640 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalı tarafından yapılan ihale sonucu, 95.000 ton koz kömürün TKİ Garp Linyitleri İşletmesi ...'den, Kırka Bor İşletmesi Müdürlüğü stok sahasına taşınmasına ilişkin hizmet alım işinin 05/01/2015 tarihli sözleşme ile müvekkiline verildiğini, sözleşme süresinin ise işe başlama tarihinden itibaren 12 ay olarak belirlendiğini, buna göre 01/06/2015 tarihinde başlanan işin 12 ay sonra 31/05/2016 tarihinde sona erdiğini, sözleşme süresi bitmeden önce davalının müvekkiline sözleşme süresini uzatmak isteyip istemediğini sorduğunu ve müvekkili tarafından buna olumsuz cevap verildiğini, sözleşme süresi sona erdikten sonra davalının sözleşmeyi feshettiğini bildirerek, sözleşme kapsamında verilen teminatı irad kaydettiğini, fesih gerekçesi olarak 14/08/2015 tarihinde kömür yüklü 3 adet kamyona su basılmasının gösterildiğini, ancak feshin geçersiz olduğunu, zira Kırka İşletme Genel Müdürlüğü sözleşmede taraf olmadığından fesih yetkisinin bulunmadığını, ayrıca sözleşme sona erdiğinden feshin mümkün olmadığını, sözleşmenin feshi için haklı neden bulunmadığını, davalı tarafından gerçekleştiği iddia edilen fiilden sonra 10 ay hiçbir şey olmamış gibi davrandığını, bu süreçte müvekkilinin yeni ihalaler kazandığını, 10 ay sonra fesih işlemi uygulanmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, müvekkiline 5 yıl ihalelere katılma yasağı uygulandığından maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin feshinin geçersizliğinin tespiti ile irad kaydedilen 95.000.-TL teminatın irad kaydedildiği tarihten itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline, şimdilik 1.000,00 TL maddi, 50.000.-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen 05/01/2015 tarihli sözleşme kapsamında davacının Haziran 2015 tarihinden itibaren kömür nakliyesine başladığını, 14/08/2015 tarihinde işletmeye getirilen kömürler üzerine su sıkıldığının tespit edildiğini, davacının hileli ve aldatıcı hareketlerde bulunarak müvekkilini zarara uğrattığını, sorumlular hakkında Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, bu konuda teftiş kurulunca rapor hazırlandığını, teftiş kurulu raporunun genel müdürlük tarafından uygun görülmesi üzerine sözleşmenin feshi yoluna gidildiğini, feshin haklı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 05/01/2015 tarihinde Kırka Bor İşletme Müdürlüğü'nün ihtiyacı olan 95.000 ton kömür nakliyesi hizmet alımına ilişkin sözleşme yapıldığı, sözleşmede işin süresinin işe başlama tarihinden itibaren 12 ay olarak belirlendiği, sözleşmenin 31/05/2016 tarihinde sona erdiği, davalı tarafça sözleşmenin 30/05/2016 tarihinde feshedildiği, feshe gerekçe olarak 14/08/2015 tarihinde 3 adet kömür yüklü kamyona su basılmasının gösterildiği, Ankara 8. İdare Mahkemesi nezdinde davacı tarafından davalı aleyhine açılan ve konusu davacının gerçekleşen fiiline ilişkin davalı idarenin ihalelerinden 5 yıl süre ile ihale dışı bırakılmasına ilişkin cezanın iptali ile maddi ve manevi tazminat talepli olan davada, davanın reddine karar verildiği, davacı tarafça gerçekleştirilen ve idare mahkemesi tarafından da meslek ahlakına aykırı bulunan eylemin, sözleşmenin feshine haklı sebep oluşturduğu, sözü geçen idare mahkemesi kararında maddi ve manevi tazminata ilişkin kesin hüküm oluşturacak şekilde karar verildiği, anılan nedenlerle, feshin haklı sebebe dayalı olduğu ve geçerli bulunduğu, biran için aksi düşünülecek olsa dahi sözleşmenin feshinin geçersizliğinin tespiti yönünde bir hüküm kurulmasının hukuken mümkün ve hukuki yarar içeren bir talep olmadığı, feshin hukuken tek taraflı irade beyanı ile açıklanarak karşı tarafa ulaştığı anda sonuç doğuran bir işlem olduğu, davacının sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayanması nedeniyle teminatın iadesi yönündeki talebin yerinde olmadığı, maddi ve manevi tazminata yönelik taleplerin de idare mahkemesince reddedildiği ve bu konuda kesin hüküm doğduğu, aksi düşünülecek olsa dahi davacının maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin iddiasının sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmenin 13. maddesinde, davacı yüklenicinin sözleşme ve eklerinde belirlenen yükümlülüklerinden birine uymadığı veya işi süresinde bitiremediği takdirde, kendisine iadeli taahhütlü mektupla ihtar yapılarak sorumluluğunu yerine getirmesi için 10 günden aşağı olmamak üzere süre verileceği, istenen husus yerine getirilmez ise teminatın gelir kaydedilip,
    sözleşmenin feshedileceği, 16.1.4 maddesinde, sözleşmenin uygulanması sırasında, yüklenicinin hile ve benzeri yollarla sözleşmeye ilişkin işlere fesat karıştırması halinde sözleşmenin tek yanlı feshedileceği, 17. maddesinde ise hangi gerekçe ile olursa olsun sözleşmenin tek yanlı her türlü feshinde, kesin ve ek teminatların cezai koşul olarak gelir kaydedileceği ve feshin iadeli taahhütlü olarak 10 gün içinde yükleniciye bildirileceğinin düzenlendiği, davalı tarafın sözleşme fesih tarihinin 30.05.2016 olduğu, ancak bu kararın davacıya iadeli taahhütlü olarak tebliğ edildiğine dair bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, davacı tarafın, feshin kendilerine 06.06.2016 tarihinde tebliğ edildiğini beyan ettiği, sözleşmenin sona erme tarihi olan 31.05.2016 tarihinden önce fesih iradesinin davacıya ulaştırıldığı davalı yanca ispat edilemediği, öte yandan dava dilekçesinde davacı, faksın da taraflar arasında bir tebliğ yöntemi olarak kabul edildiği, davalı tarafça, taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen faks numarasının cevap vermediğinden feshin davacıya tebliğ edilemediği bildirilmiş ise de davacının yeni bir faks numarasını davalıya bildirdiği, nitekim bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere 30.05.2016 tarihinden önce davalı tarafından davacının yeni faks numarasına bir kısım belgelerin gönderildiği, davalı tarafça da yargılama sırasında bu iddiaya karşı konulmadığı gözetildiğinde, davalının fesih bildirimini davacının eski faks numarasına göndermek istemesinin ve bu numaranın cevap vermemesi nedeniyle fesih bildiriminin davacıya ulaştırılmamasının bir sonuç doğurmayacağı, diğer bir deyişle davalının davacının önceki faks numarasına ulaşamaması nedeniyle fesih bildiriminin davacıya iletilmiş sayılacağı sonucuna varılamayacağı, davalının fesih bildiriminde fesih gerekçesi olarak, davacının 14.08.2015 tarihinde kömür yüklü üç adet kamyona su basıldığının gösterildiği ancak davacının bu eylemi nedeniyle kendisine sözleşmenin eki teknik şartnamenin 9.9. maddesi kapsamında ceza kesilmiş ve bu miktar eylül ayında davacının hak edişinden kesildiği, bu eylem nedeniyle yapılan ceza soruşturmasında, su basıldığı tespit edilen üç kamyondan ikisinde yükün, yüklenme yerine göre daha az kiloda olduğu, kamyonların yalnızca birindeki yükün ağırlaştığı, buna göre hile ile ilgili somut delil olmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği ve kesinleştiği, su basılan kamyonlardan ağır çıkan kamyondaki fark da, taraflar arasındaki sözleşme ile kabul edilen %1'lik normal sınırlar içinde bulunduğundan davacının tespit edilen eylemi nedeniyle kendisine ceza kesilmesinden yaklaşık sekiz ay sonra ve sözleşmenin bitimine bir gün kala aynı nedenle sözleşmenin feshinin haklı nedene dayandığından söz edilemeyeceği, bu durumda, sözleşmenin sona ermesinden 6 gün sonra davacıya ulaşan fesih bildiriminin geçerli olmadığı, kaldı ki feshin haklı nedene de dayanmadığı, haksız ve geçersiz olan feshe dayalı olarak sözleşmenin 17. maddesi uyarınca cezai şart olarak davacı teminatının gelir kaydedilemeyeceği, anılan bedelin iadesi koşullarının oluştuğu, her ne kadar davacı tarafça feshi gerçekleştiren işletme müdürlüğünün, sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle de feshin geçersiz olduğu ileri sürülmüş ise de davalı ... Müdürlük tarafından fesih kararının alınması karşısında bu iddiaya itibar edilmediği, Ankara 8. İdare Mahkemesinde görülen davanın konusunun, davacının ihale dışı bırakılması kararının iptali ve bu nedenle maddi, manevi tazminat olduğu, idare mahkemesince davacının kömür dolu kamyonlara su basması eyleminin 201 sayılı Yönetmeliğin 14/3. maddesi uyarınca iş veya meslek ahlakına aykırı bulunduğu gerekçesiyle dava konusu kararın hukuka uygun olduğuna karar verildiği, anılan kararın idare hukuku ilkelerine göre kurulduğu, somut uyuşmazlığın ise taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine ve borçlar hukuku ilkelerine göre çözümlenmesinin gerektiği, dolayısıyla anılan idare mahkemesi kararının, dava konusu sözleşmenin feshinin haklı ve geçerli olup olmadığı yönünden bir etkisinin olmadığı değerlendirildiğinden, ilk derece mahkemesinin bu yöne ilişkin gerekçesi de yerinde görülmediği, davacı tarafın, davalının kendisini ihalelerden yasaklaması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tahsili istemi yönünden, davacının 14.08.2015 tarihinde kömür yüklü kamyonlara su bastığı tespit edildiği, bu eylemin iş veya meslek ahlakına aykırı olup, davacının ihalelerden yasaklanma kararının hukuka uygun olduğu da idare mahkemesi kararıyla sabit olması nedeniyle davacının maddi veya manevi tazminat istemlerinin yerinde görülmediği, ayrıca 201 sayılı davalının yapacağı mal ve hizmet alımlarında uygulanacak Yönetmeliğin 14/3. maddesinde, ihale tarihinden önceki beş yıl içinde Teşekküle yaptığı işler sırasında iş vaya meslek ahlakına aykırı harekette bulunanların ihale dışı bırakılacağı düzenlendiği, davacının eyleminin de bu kapsamda olduğu, ancak bu eylemin sözleşmenin feshi için haklı bir neden teşkil edip etmeyeceği, yapılan feshin geçerli olup olmadığı ise taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine ve borçlar hukuku ilkelerine göre belirlendiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile 95.000.-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.
    Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 ve devamı maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    2- Davalının temyiz itirazlarına gelince; dava, taşıma sözleşmesi gereğince alınan teminatın iadesi istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine yönelik kararın davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacının isitinaf isteminin kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Taraflar arasında akdedilen 05.01.2015 tarihli sözleşmenin 53. maddesinde Kesin Teminatin geri verilmesine ilişkin koşulları, 13.4 maddesinde diğer cezai hükümlerin teknik şartnamede belirtilen şekilde uygulanacağı, 16.1.4. maddesinde yüklenicinin hile, vaat, tehdit, nufüz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikap, rüşvet suretiyle veya başka yollarla sözleşmeye ilişkin işlere fesat karıştırma, sözleşme konusu işlerin yapılması veya teslimi sırasında hileli malzeme, araç veya usuller kullanması, taahhüdünü yerine getirirken teşekküle zarar vermesi, bilgi ve deneyiminin teşekkülün zararına kullanması durumları söz konusu olduğunda sözleşmenin tek yanlı olarak feshedileceği, 17. maddesinde feshin sonuçlarını ve aynı sözleşmenin 21. maddesinde sözleşme ve ekleri arasında bir çelişki olması halinde yani bir başka deyişle sözleşme ile idari şartname, teknik şartname, hizmet işleri genel şartnamesi, teknik resim ve eklerinde düzenlenen hükümler arasında çelişki bulunması halinde teşekkül lehine olan hükümlerin uygulanacağı düzenlemiştir.
    Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davalı yüklenicinin taahhüt etmiş olduğu taşıma işini yaptığı sırada yükün ağırlaşmasını sağlamak ve dolayısıyla haksız menfaat elde etmek maksadıyla taşıma emtiasını ıslattığı ve böylece sözleşmeye aykırı davrandığı, bu eylem nedeniyle teknik şartnamenin 9.9 maddesi gereğince ceza uygulandığı ve cezanın hak edişlerinden kesildiği ve ayrıca yaptığı eylemin 201 sayılı Mal ve Hizmet Alımlarında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 14/3 maddesi uyarınca eylemin iş ve meslek ahlakına aykırı olması nedeniyle Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün ihalelerden 5 yıl süre ile ihale dışı bırakılmasına dair 06.06.2016 tarih ve
    694/8 nolu yönetim kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığına ilişkin kararına karşı açılan davanın idare mahkemesince reddedilmesi ile taraflar arasında akdolunan sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde teminatın iadesi şartları oluşmadığından bu talebe yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirilme ile yukarıda yazılı olduğu şekilde bu talep yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz istemlerinin, reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene davalıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22/06/2022 tarhinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara