Esas No: 2021/1217
Karar No: 2022/5180
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1217 Esas 2022/5180 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1217 E. , 2022/5180 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17.05.2018 tarih ve 2017/364 E. - 2018/179 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 13.11.2020 tarih ve 2019/501 E. - 2020/980 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 2012/43812, 2012/96789 sayılı "LEODEX" ve "LEODEX PLUS" ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “LEODEX” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TPMK’ya başvuruda bulunduğunu, 2015/56986 kod numarasını alan başvurunun ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığı'na itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin 2012/43812 ve 2012/96789 sayılı LEODEX ve LEODEX PLUS ibareli markalarına dayanılarak benzerlik ve karıştırılma ihtimali ile kötüniyet gerekçelerinin ileri sürdüğünü, ancak müvekkilinin markalarının hükümden düşmesi ve kötüniyet iddiasının ispatlanamaması gerekçeleri ile itirazın haklı bulunmadığını, ancak müvekkilinin 2012/43812 ve 2012/96789 sayılı LEODEX ve LEODEX PLUS ibareli markalarının hukuksal olarak devam ettiğini, müvekkilinin markalarının hükümsüz olarak değerlendirilerek itirazın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu markaların aynı olduğunu, davacı markalarının kapsamı 05. sınıf ve davalı markası kapsamı 03. sınıf olmakla birlikte günümüzde medikal, sağlık ve kozmetik ürünlerinin aynı yerlerde satışa sunulduğunu, eczanelerde artık sadece ilaç değil sağlık, medikal, kozmetik sektörüne yönelik çeşitli ürünlerin bir arada satıldığını, eczaneler ve online satış sitelerinde dermo kozmetik, kozmetik, medikal ürünler, dişçilik ürünleri, ev bakım ürünleri gibi kategorilerdeki ürünlerin bir arada satıldığı satış yerleri bulunduğunu, malların bağlantılı olması sebebiyle markaların karıştırılmasının kaçınılmaz olduğunu, davalı firma ile aralarında LEODEX markası nedeniyle önceye husumet bulunduğunu, davalının LEODEX ibareli marka başvurusunda bulunmasının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, TPMK YİDK'nın 03.08.2017 tarihli ve 2017-M-6437 sayılı kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davacı markalarının 05. sınıf malları davalı markasının 03. sınıf malları kapsadığını, davacının her iki markasının da müddet durumda olduğunu, ayrıca davacının 2015/56986 sayılı LEODEX markasının başvuru ücreti ödenmediğinden markanın tescil edilmediğini, davalının bu markayı kullanmadığını ve bu belgeyi almayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu başvuru'nun "Leodex" ibaresinden oluştuğu, davacının itirazına mesnet markalarının davalının marka başvurusu yaptığı tarihte keza YİDK kararı tarihinde müddet durumda olduğu, uyuşmazlığın, YİDK kararının verildiği tarihteki mevcut bilgi ve belgelere göre karara bağlanacağı, davacının dava konusu markalarının YİDK karar tarihinde dikkate alınmamasında bir isabetsizlik bulunmadığı, diğer yandan davacının, davalı ... başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini de talep etmiş olduğu fakat söz konusu davaların halen derdest olduğu anlaşılmakla bu yönüyle de davacının bir talepte bulunamayacağı, zira davacının davasının esasını teşkil eden LEODEX ve LEODEX PLUS işaretleri üzerindeki hak sahipliği iddialarını kesinleşmiş bir ilama dayalı olarak henüz ispat edemediği gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan yargılama sonucunda; 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesinde, tescil için başvurusu yapılan markanın, tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise tescil edilemeyeceği düzenlenmiş olup, bu düzenlemeden önceki marka tescil başvurusunun sonraki marka tescil başvurusuna engel olabileceği, dolayısıyla bir markanın mesnet alınabilmesi için başvuru aşamasında bulunmasının da yeterli olduğu, önceki marka başvurusuna itiraz edilmesi sonucu bu marka başvurusunun reddedilmesi durumunda da, başvuru hukuken ayakta bulunduğundan, kendisinden sonra yapılan başvurular için redde mesnet alınmasında bir engel olmadığı, zira önceki başvurunun, başvurulduğu tarih itibariyle hukuk dünyasında varlığını sürdürmekte olduğu, bu durumda davacının mesnet markalarının başvurularının reddine dair kararın iptali istemi ile dava açıldığı ve halen Ankara 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2014/455 Esas ve Ankara 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2014/560 Esas sayılı dosyalarının devam ettiği, dolayısıyla davacının itirazına mesnet başvurularının ayakta bulunduğu kabul edilerek inceleme yapılması gerekirken, davacının itirazına mesnet markalarının, davalının marka başvurusu yaptığı tarihte müddet durumda olduğu ve davacının dava konusu markalarının YİDK karar tarihinde dikkate alınmamasında bir isabetsizlik bulunmadığı şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru bulunmadığı, ayrıca davalının başvurusuna konu ibarenin kapsamında bulunan 3. sınıf emtia ile davacının mesnet markalarının kapsamında bulunan 5. sınıf emtia arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, birbirleri yerine ikame edilebilme, rekabet etme gibi aynı tür sayılma kriterlerini taşımadığı, dolayısıyla somut uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesinin koşullarının oluşmadığı, bunun yanısıra sırf marka başvurusunun davalının kötü niyetli sayılmasını göstermeyeceği, bunun yanında davalının kötü niyetli olduğuna dair somut bir delilin de dosya kapsamında bulunmadığı gerekçeleri ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
1- Dava, davalı yanın 2015/56986 sayılı “LEODEX” ibareli marka tescil başvurusuna karşı, davacı yanın 2012/43812 ve 2012/96789 sayılı “LEODEX” ve “LEODEX PLUS” ibareli marka başvurularını mesnet göstererek, iltibas ve kötüniyet vakıalarına dayanarak yapmış olduğu itirazın nihai olarak reddine dair ... (“TPMK”) Yeniden İnceleme ve Dğerlendirme Kurulu (“YİDK”)’nun 03.08.2017 tarihli ve 2017-M-6437 sayılı kararının iptali ile tescil edilmiş olması halinde davalı markasının hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Davacının itiraza mesnet markaları ile davalının başvuru markasının “LEODEX” ibaresini taşımakla, aralarında yüksek görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu tartışmasızdır. Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak oluşturulan hükümde itiraza mesnet markalardaki 5. sınıf emtialar ile davaya konu başvuru kapsamıdaki 3. sınıf emtiaların farklı mallar oldukları gerekçesiyle KHK'nın 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davacının itiraza mesnet markası kapsamında yer alan “….Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç)...” ile davalı başvurusundaki “Diş bakım ürünleri:…..”nin aynı tür ya da birbiri ile ilişkilendirilebilecek emtialar olduğunun kabulü gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince, hatalı değerlendirmeyle davanın reddi isabetli olmamıştır.
2- TPMK YİDK kararlarının iptali davalarında YİDK’nın kararın alındığı tarihindeki maddi koşullara göre inceleme yapılmasına karar verilmesi gerekmekte olup Dairemizin önceki uygulamaları doğrultusunda kural olarak TPMK YİDK'nın çalışma düzeni ve koşulları itibariyle, kararın sonucunu etkileyebileceği gerekçesiyle mahkemelerde sürmekte olan davaların sonuçlarını uzun bir süre beklemeleri gerektiği kabul edilemez. Buna karşın Bölge Adliye Mahkemesince, YİDK kararı sırasında itiraza mesnet markalar müddet olduğu halde, Ankara 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/455 Esas ve Ankara 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/560 Esas sayılı dosyalarının devam ettiği, bu nedenle YİDK kararının alınması sırasında bu markaların ayakta olduğu durumun gözetilerek karar verilmesi yönündeki gerekçe ile reddi de doğru görülmemiştir.
3- Hükümsüzlük davası yönünde ise; olaya uygulanacak mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 8. maddesi uyarınca marka koruması, marka tescil başvurusu tarihinden itibaren başlayacak olup, davacı tarafın hükümsüzlüğe gerekçe olarak gösterdiği 2012/43812 ve 2012/96789 sayılı marka başvuruları her ne kadar TPMK tarafından reddedilmiş ise de, bu kararların iptali için yukarıda zikredilen davaların açılmış olduğu anlaşıldığından hükümsüzlük davasının o davaların sonucuna göre neticelendirilmesi gerektiğinden, davacı tarafça itiraza gerekçe marka başvurularının reddine dair TPMK YİDK kararlarının iptali davalarının sonucu beklenmeksizin hükümsüzlük davasında işin esasına girilmesi doğru olmamış ve hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2.maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 22/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.