Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/4960 Esas 2012/4390 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4960
Karar No: 2012/4390
Karar Tarihi: 28.06.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/4960 Esas 2012/4390 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, davalı kooperatifin üyesi iken ayrılmış ve alacağının muaccel olduğunu iddia ederek dava açmıştır. Davalı ise davacının üyeliğinin muvazaalı olduğunu ve herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını savunmuştur. Mahkeme, davacının üyeliğinin muvazaalı olmadığına karar vererek davanın kabulüne hükmetmiştir. Ancak, duruşmada incelenmeyen bazı hususların olması nedeniyle Yargıtay, hükmün eksik incelemeye dayalı olduğuna karar vererek bozmuştur.
İlgili kanun maddeleri şunlardır:
- 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/1 nci ve anasözleşmenin 15 nci maddeleri uyarınca, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesi talep edilebilir.
- 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17/2 nci maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin bir kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce açılan dava, alacağın muaccel olmasından önce (erken) açıldığı gerekçesiyle reddedilmelidir.
- Anasözleşmenin 15 nci maddesinde ise, ortaklığı sona erenlerin yerine ortak alınması halinde eski ortağın ödediği gider taksitlerinin derhal ödenmesi gerektiği belirtilmektedir.
23. Hukuk Dairesi         2011/4960 E.  ,  2012/4390 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. ... ile davacı vekili Av. ... gelmiş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - KARAR -
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi iken 18.02.2008 tarihli ihtarnamesi ile üyelikten ayrıldığını, müvekkilinin üyelikten ayrıldığı yılın bilançosunun onaylandığını, aradan bir yıl süre geçtiğini, böylece müvekkilinin alacağının muaccel hale geldiğini, davalı kooperatifin müvekkili yerine bir başka kişiyi üye olarak kaydettiğini, davalı kooperatifin ayrılan üyelere yapılacak ödemenin üç yıl süre ile ertelenmesi hususunda karar aldığını, ancak kararın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kooperatifin ödeme güçlüğü içinde bulunmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL alacağın faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının üyeliğinin muvazaalı olduğu gibi, müvekkilinden herhangi bir hak ve alacağının da bulunmadığını, davacının 31.12.2004 tarihinde 167 numaralı üyeden 220 numaralı hisseyi devralarak muvazaalı bir şekilde üye olduğunu ve istifa tarihine kadar da aidat ödemesi yapmadığını, müvekkili kooperatifin eski yönetiminin dava dışı yüklenici firma ile işbirliği yapıp aralarında davacının da bulunduğu bir kısım kişileri hileli işlemler neticesinde alacaklı olarak göstermek istediğini, eski yöneticiler hakkında ... C. Başsavcılığına şikayette bulunduklarını, ayrıca eski yöneticiler hakkında alacak davası açıldığını, davacının ve dava dışı bazı üyelerin ödemelerini senet karşılığı yaptıklarını ve bu senetlerinde yapılan iş karşılığı dava dışı yüklenici firmaya verildiğinin iddia edildiğini, oysa ki aidatların senet karşılığı yapılacağı hususunda genel kurul kararı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece: iddia, savunma, bilirkişi kurulu raporu ve tüm dosya içeriğine göre, davacının dava dışı..."dan hisse devri almak sureti ile davalı kooperatifin üyesi olduğu, davalı kooperatifin bu üyeliğin muavazaalı olduğu savunmasının yerinde olmadığı, bu konuda yapılan şikayet nedeni ile C. Savcılığınca takipsizlik kararı verildiği, davacının ortak olduğu dönemde davalı kooperatife 93.200,00 TL ödemede bulunduğu, davacının 18.02.2008 tarihinde davalı kooperatif üyeliğinden ayrıldığı, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uyarınca davacının üyelikten ayrıldığı yılın bilançosunun 05.04.2009 tarihli genel kurulda onaylandığı, bu durumda davacının alacağının bu tarihin bir ay sonrası olan 06.05.2009 tarihinde muaccel olduğu, davalı kooperatifin 11.05.2008 tarihli genel kurulda alınan ayrılan üyelerin ödemelerinin üç yıl ertelenmesine ilişkin kararın yerinde olmadığı, zira kooperatifin mali durumunun iyi durumda bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı kooperatif vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, istifa eden davacının çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17/1 nci ve anasözleşmenin 15 nci maddeleri gereğince, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir. Aynı Kanun"un 17/2 nci maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin bir kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce açılan dava, alacağın muaccel olmasından önce (erken) açıldığı gerekçesiyle reddedilmelidir.
    Öte yandan, davalı kooperatif anasözleşmesinin 15 nci maddesinde "Ortaklığı sona erenlerin yerine ortak alınması halinde eski ortağın 21. madde uyarınca ödediği gider taksitleri derhal ödenir." hükmü yer almaktadır. Ayrılan ortağın doğrudan üyelik payı yerine yeni ortak alınması halinde eski ortağın yapmış olduğu ödemelerin derhal kendisine iade edilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, erteleme kararı alınmış olsa bile davalı bu karardan yararlanamayacaktır. Gerek davacı yerine üye alınması, gerekse alınmaması halinde iade edilecek aidatlar bakımından ifa günü belli olup, kooperatifin temerrüde düşürülmesi için ayrıca ihtar gönderilmesine gerek bulunmamaktadır.
    Somut olayda, Mahkemece, davacının istifa ettiği 2008 yılına ilişkin bilançoyu 2009 yılında tasdik eden genel kurulda ertelemeye ilişkin bir karar alınıp alınmadığı, alınmış ise bu genel kurul tarihi itibari ile ayrılan tüm ortaklara yapılacak ödemelerin bu tarih itibariyle kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği hususları bilirkişi raporu alınarak değerlendirilmelidir. Davacının istifasından sonra, kooperatife çok sayıda ortak alındığından, alınan ortakların doğrudan davacının ortaklık payı yerine alınıp alınmadığı üzerinde durulması, davacının ortaklık payının yerine ortak alınmış ise, anasözleşmenin 15/2"nci maddesi uyarınca çıkma payının davacıya derhal ödenmesi gerekir. Bu durumda, erteleme kararından davalı yararlanamayacaktır. Davacının payı yerine yeni ortak alınmamış, yani davacının payı dışında boş olan üyelik paylarının biri yerine yeni üye alınmış olsa bile, yeni ortaklardan alınan aidat ve gelirlerle kooperatifin mali durumunda değişiklik olup olmadığı hususu, kooperatifin mevcudiyetinin tehlikede olup olmadığı kapsamında değerlendirilmelidir.
    Bu durumda, mahkemece bu ilkeler ve açıklamalar çerçevesinde davanın ele alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacı alacağının 06.05.2009 tarihinde muaccel olduğu, kooperatifin mali durumunun erteleme kararı almasına lüzum göstermediğinin tespit edildiği, davacıya yapılacak ödemenin kooperatifin varlığını tehlikeye düşürmeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulü, eksik incelemeye dayalı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı kooperatif vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 900,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 28.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara