Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/3454 Esas 2022/5214 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3454
Karar No: 2022/5214
Karar Tarihi: 23.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/3454 Esas 2022/5214 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen davada, davacı müvekkilin davalı şirketin Türkiye ve yurt dışındaki tek satıcısı olduğu beş yıl süreli münhasır distrübütörlük sözleşmesi kapsamında, sözleşmeden kaynaklanan edimlerini ifa ettiği halde davalının taahhütlerine uymadığı iddia edilerek, muarazanın men'i ve maddi tazminat talebiyle dava açılmıştır. Mahkeme, davalının sözleşmeyi haksız yere feshettiğine karar vererek maddi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilmesine hükmetmiştir. Ancak davacının muaraza talebine dair olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi, davalının noter ihtarnamesiyle uyarılmış olması ve davalı şirketin ticareti terk ettiği hususları mahkeme tarafından değerlendirilmemiştir. Bu nedenlerle, Yargıtay Hukuk Dairesi kararı bozmuştur. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: Sözleşmeye aykırılık durumu için 12/2. madde, kanuni temsilcilerin dava ehliyetine sahip olmaları için HMK'nın 114/1-d maddesi.
11. Hukuk Dairesi         2022/3454 E.  ,  2022/5214 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 16.04.2019 tarih ve 2019/37 E. - 2019/343 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; taraflar arasında 10.10.2008 tarihinde akdolunan beş yıl süreli münhasır distrübütörlük sözleşmesi kapsamında müvekkilinin davalı yanca üretilen kardiyoloji ve radyoloji alanındaki bütün ürünlerin ve close pad adlı ürünün Türkiye ve yurt dışındaki tek satıcısı olduğunu, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini ifa ettiği halde, davalının üstlendiği taahhütlerine uymadığını, sözleşmenin 8. ve 13. maddesi hükümlerine aykırı davranarak kendi ad ve hesabına malzeme satışları yaptığını, tek yetkili satıcı olarak müvekkilini tayin etmesine rağmen davalının yaptığı bu satışlarla müvekkilini zor durumda bıraktığını, randımanlı satış yapmasını engellediğini, akabinde de taahhüt edilen 5.000 adet ürünün alınmadığı gerekçesiyle 21.07.2010 tarihinde sözleşmeyi haksız şekilde feshettiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla taraflar arasındaki muarazanın men'ine, davalı yanın ihlalleri nazara alınarak, müvekkilinin yoksun kaldığı kâr nedeniyle şimdilik 10.000.00 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; davacı yanca taahhüt edilen miktarda mal alımı yapılmadığı gibi patenti müvekkiline ait sözleşme konusu tıbbi malzemelerin davacı tarafından çoğaltılarak satıldığını ve davacı iddialarının doğru olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece direnme kararı üzerine verilen Hukuk Genel Kurulu'nun 18.10.2018 tarihli ve 2017/19-1649 Esas ve 2018/1467 Karar sayılı bozma ilamına uyularak taraflar arasında yer alan distribütörlük sözleşmesinin 12/2.maddesi gereğince taraflardan herhangi birisi sözleşmeye aykırı davrandığında tarafların önce aykırı davranan tarafa aykırılığı gidermesi için ihtarname göndermesinin gerektiği, söz konusu ihtarnameye rağmen aykırılık giderilmediği takdirde sözleşmenin feshedilebileceği, davalı tarafından davacı tarafa aykırılığı gidermesi için herhangi bir ihtarname göndermeden direkt olarak sözleşmenin feshedildiği, davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi feshinin haksız olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre davacının zararının 50.863,60 TL olarak belirlendiği, davacının tazminat talebinin 10.000,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, söz konusu bedele 14/07/2011 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dava, distribütörlük sözleşmesinin feshinin geçerli olmadığı iddiasıyla tek satıcı tarafından ana dağıtıcı aleyhine açılan sözleşmenin feshi konusundaki muarazanın men’i ile yoksun kalınan kârın tazminini talebine ilişkindir.
    Mahkemece, davacının sözleşmede öngörülen 5.000 adet ürünü alamaması nedeniyle sözleşmenin davalı yanca haklı olarak feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine dair kararı Dairemizin (Kapatılan 19 HD) 29.01.2014 tarih ve 2013/15743 E. – 2014/2122 K. ilamıyla, Sözleşmenin 12/2. maddesinde yer alan, sözleşmeye aykırılık halinde öncelikle karşı tarafın yazılı ihtarla bu aykırılığı gidermesi için uyarılması, buna rağmen aykırılığın giderilmemesi halinde sözleşmenin feshedilebileceğine ilişkin hükmün diğer delillerle değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece karara aynı gerekçeyle direnilmiş ise de Yargıtay HGK’nın da aynı doğrultuda verdiği bozma kararı karşısında Mahkemece bozmaya uyularak verilen son kararda, 10.000 TL kârpayı alacağının avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.
    Davacının dava dilekçesinde, yoksun kaldığı kârpayı alacağı yanında, davalının sözleşmeyi feshinin geçersiz olduğu konusunda muarazanın men’ini talep etmesine rağmen, muarazanın men’i talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetli olmamış ve hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
    2- Davalı vekili; davacının fesihten önce 21.07.2010 tarihli noter ihtarnamesiyle uyarıldığını ileri sürmüş, ancak mahkemece bu konuda her hangi bir değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesi isabetli görülmemiş ve hükmün bu nedenle de davalı taraf yararına bozulması gerekmiştir.
    3- Davacı taraf, davalı şirketin yargılama sırasında ticareti terk ettiğini ve ticaret sicilinin de terkin edildiğini ileri sürmüş olup, HMK’nın 114/1-d maddesi uyarınca tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması dava şartları arasında sayılmış olup, mahkemece bu hususun re’sen araştırılarak değerlendirilmesi gerekirken bu husus araştırılmadan hüküm kurulması da doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle de davalı taraf yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı, (2) ve (3) numaralı bentlerde yazılı sebeple de davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 23/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara