Esas No: 2020/8355
Karar No: 2022/5203
Karar Tarihi: 23.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8355 Esas 2022/5203 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/8355 E. , 2022/5203 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Çorum Tüketici Mahkemesi verilen 28.01.2020 tarih ve 2018/357 E. - 2020/47 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce verilen 12.10.2020 tarih ve 2020/876 E. - 2020/1654 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 21.06.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ..dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Almanya'da yaşayan bir Türk vatandaşı olduğunu, her sene yurda geldiğinde birikimini davalı bankaya önceleri Mark, sonraları ise Euro olarak yatırdığını, 07.09.2015 tarihli bakiyenin 17.219,49 Euro olduğunu, 2018 yılı yaz ayında Türkiye'ye geldiğini ve davalı bankaya hesap defterini işletmeye gittiğinde hesabındaki tüm paranın çekildiğini gördüğünü, şifaen hesabın müvekkiline ait olmadığı bilgisinin verildiğini ileri sürerek, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davaya konu hesapta dava tarihi itibari ile bulunması gereken 18.170,00-Euro'nun fiili ödeme zamanındaki Türk parası karşılığının davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının ibraz ettiği hesap cüzdanının 19152401 müşteri numarasıyla ... T.C. kimlik numaralı ... isimli bir başka müşteriye ait olduğunu ve davacının müvekkili bankaya ibraz ettiği 19152401 müşteri numaralı cüzdana ilişkin hesapta yer alan 17.215-Euro'nun 01/07/2016 tarihinde hesap sahibi tarafından çekildiğini, ...T.C. kimlik numaralı davacının müvekkili banka nezdinde herhangi bir hesabı bulunmadığını ve daha önce de müvekkili bankanın müşterisi olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; usulünce düzenlenmiş ve banka yetkilisinin imzasını taşıyan hesap cüzdanının müşterinin banka nezdindeki mevduatını kanıtlayıcı bir belge niteliğinde olduğu, yine davalı bankanın hesap cüzdanındaki mevduat miktarınca müşteriye karşı borçlu olduğu, bunu kanun ve sözleşme hükümlerine göre geri ödemekle yükümlü bulunduğu, bilirkişi raporunda da yer verildiği üzere hesap cüzdanlarının alt kısımlarında "11/07/2007 tarihli bireysel müşteri sözleşmesi" ve "27/03/2015 tarihli bireysel müşteri sözleşmesi" belirtilmiş olmasına rağmen davalı bankanın bunları sunmadığı, hesaptan parayı çeken ... T.C. kimlik numaralı 1974 doğumlu ... ile akdedilmiş olunan 27/03/2015 tarihli "Bireysel Müşteri Sözleşmesinin" dava dosyasına sunulduğu ancak bu sözleşmenin de para hesaba yatırıldıktan yıllar sonrasına ait olduğu, davacıya ait log kayıtları istenilmesine rağmen davalı banka tarafından ibraz edilmediği, hesabın açıldığı tarih itibariyle 16 yaşlarında olan birinin o yıllarda DEM(Alman Markı) alabilecek durumunun olamayacağı, yaş durumu dikkate alındığında hesaba uzun süre para yatırma/çekme işlemi yapılmadan vade tarihlerinde otomatik temdit edemeyeceği, davacının banka hesap cüzdanlarının asıllarını mahkemeye sunmuş olduğu, ... T.C. kimlik numaralı ...'in ise banka hesap cüzdanını bankaya ibraz etmeden hesaptan parayı çekerek kapattığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; 17.805,40-Euro'nun fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar kesinleştiğinde mahkemeler veznesi kasasında bulunan 2 adet hesap cüzdanı asıllarının davacı tarafa iadesine karar verilmiş; karara karşı davalı banka vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara, bilirkişi raporları, belgelere ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeter açıklık taşıdığı, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı banka vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 6.803,58 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 23/06/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı",
492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı"
2.a maddesinde de "1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında" maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.