Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8011 Esas 2022/5280 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8011
Karar No: 2022/5280
Karar Tarihi: 27.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8011 Esas 2022/5280 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı ile davalı arasında yapılan sözleşme uyarınca verilen çeklerin icraya konulmayacağı ve teminat için olduğu hususunda anlaşmalarına rağmen davalının İstanbul 32. İcra Müdürlüğü'nün 2014/17304 sayılı dosya ile icra takibi başlattığı ve davacının araçlarının bağlandığı, davacının borcun fazlasını ödemek zorunda kalıp zarara uğradığı, yine davalının İstanbul 23. İcra Müdürlüğü'nün 2015/23879 sayılı dosyası ile de icra takibi başlattığı ve davacının araçlarının bu yüzden bağlandığı belirtilmiş, ancak mahkemece davacının talepleri reddedilmiştir. Yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir. Kanunları açıklayıcı bir şekilde, HMK'nın 353/b-1, 370/1 ve 372. maddeleri uyarınca kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiştir.
11. Hukuk Dairesi         2020/8011 E.  ,  2022/5280 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 05.06.2018 tarih ve 2017/365 E. - 2018/376 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 15.10.2020 tarih ve 2019/276 E. - 2020/899 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili ile davalının, yaptıkları sözleşme uyarınca verilen çeklerin icraya konulmayacağı ve teminat için olduğu hususunda anlaşmalarına rağmen davalının İstanbul 32. İcra Müdürlüğü’nün 2014/17304 sayılı dosya ile icra takibi başlattığını ve davacının araçlarının bağlandığını, davacının borcun fazlasını ödemek zorunda kalıp zarara uğradığını, yine davalının İstanbul 23. İcra Müdürlüğü’nün 2015/23879 sayılı dosyası ile de icra takibi başlattığını ve davacının araçlarının bu yüzden bağlandığını, davacının ticari zarara uğradığını, davacının ortağı ve yöneticisi Kemal'in taahhüt vermesinden dolayı İstanbul 11. İcra Ceza Mahkemesi'nde taahhüdü ihlalden ceza aldığını ve ticari itibar kaybına uğradığını, söz konusu çekler ve senetlerin teminat senedi olduğundan icraya konulduğu takdirde davalı firmanın cezai şart ödemek zorunda olduğunu ileri sürerek davacının her iki icra dosyasına asıl alacağın üstünde ödeme yaparak uğradığı zararın tazminine, araçlarının bağlanması sebebi ile çalışamadığı günler kazancının hesaplanarak uğradığı zararın tazminine, ticari itibar kaybı ve cezai şartın davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacının, davalıdan almış olduğu akaryakıt bedelini ödememesi nedeniyle taraflar arasında borç tasfiyesine ilişkin sözleşmelerin akdedildiğini, davacı şirketin almış olduğu akaryakıtların bedelini ödememesi üzerine davacının davalıya vadeli çekler verdiğini, ayrıca çeklerin karşılıksız kalması ihtimaline binaen araçları üzerine borç miktarı kadar rehin tesis ettirdiğini, davacı tarafından sözleşmeye uyulmaması ve verilen çeklerin karşılıksız çıkması üzerine çeklerin 22.05.2014 tarihli tutanakla davacıya iade edildiğini, davacı tarafından çeklere karşılık davalıya 500.000.- TL’lik senet verdiğini, davacı tarafından bu senet bedelinin de ödenmemesi üzerine İstanbul 33. İcra Müdürlüğü'nün 2014/17304 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatılmış olup, icra takibinden sonra tarafların borç tasfiyesine ilişkin 08.07.2014 tarihli borç tasfiye protokolünü imzaladıklarını, davacının bu protokole uymadığını, davacının protokol şartlarına da uymaması üzerine tarafların 15.01.2015 tarihinde yeni bir borç tasfiye protokolü imzaladıklarını, bu protokolde davacının ödeme güçlüğü çektiği anlaşıldığından indirim yapıldığını, kalan 345.000,00 TL borcun 280.000,00 TL’sinin banka havalesiyle ödeneceğinin, kalan 65.000,00 TL için ise Türkiye İş Bankası'na ait çek verileceğinin kabul edildiğini, davacı tarafından verilen 65.000,00 TL bedelli çekin de karşılıksız çıkması ve borcun ödenmemesi üzerine İstanbul 23. İcra Müdürlüğü'nün 2015/23879 Esas sayılı dosyasıyla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla icra takibi başlatıldığını, davacı tarafın borcunu kabul ederek 04.09.2015 tarihinde icra müdürlüğüne gelerek ödeme taahhüdünde bulunduğunu, davacı tarafın ödeme taahhüdüne uymaması üzerine İstanbul 11. İcra Ceza Mahkemesi'nin 2015/603 Esas sayılı dosyasında taahhüdü ihlal şikayeti yapıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davalının sözleşmeye aykırı davrandığı ve icra dosyalarına asıl alacağın üzerinde ödeme yapıldığı ispatlanamadığından cezai şart ve fazla ödemenin iadesi taleplerinin reddine, araçların icra dosyası kapsamında kesinleşmiş borca istinaden bağlanması nedeniyle haksızlıktan bahsedilemeyeceğinden araçların çalışamadığı günler için zarar talebinin reddine, icra takiplerinin alacağa karşılık yapılması nedeniyle ticari itibar kaybı tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; taraflar arasında düzenlenen bila tarihli sözleşmelerde davacının borcu olan 500.000.- TL'yi ödemesi durumunda, borç bedeli için verilen çekler davalı tarafından icraya konulursa, davalının davacıya cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, daha sonra sözleşme konusu çeklerin davacıya iade edildiği ve çekler yerine davalıya 500.000.- TL bedelli bononun verildiği, bu bononun İstanbul 33. İcra Müdürlüğü'nün 2014/17304 Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğu, çeklere karşılık verilen bononun ödenmemesi üzerine takip başlatılmakla davalının sözleşmeye aykırı davranışından söz edilemeyeceği, bono nedeniyle yapılan icra takibinden sonra 15/01/2015 tarihli borç tasfiye protokolüne istinaden alacaklıya verilen 65.000.- TL bedelli çekin karşılıksız çıkması üzerine başlatılan İstanbul 23. İcra Müdürlüğü'nün 2015/23879 Esas sayılı dosyası kapsamında davacı şirketin temsilcisi ...’in borç ödeme taahhüdünde bulunduğu, taahhüt yerine getirilmediğinden İstanbul 11. İcra Ceza Mahkemesi'nin 2015/603 Esas, 2017/41 Karar sayılı kararı ile üç aya kadar hapsen tazyikine karar verildiği, ...'in ödeme taahhüdünü ihlalinin kanuni sonucu olan tazyik hapsinin sorumluluğunun alacaklı davalıya yüklenemeyeceği, haklı icra takipleri sırasında yapılan haciz ve muhafaza işlemleri nedeniyle davacının araçlarını kullanamaması nedeniyle tazminat istemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 27/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara