Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/629 Esas 2022/5285 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/629
Karar No: 2022/5285
Karar Tarihi: 27.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/629 Esas 2022/5285 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, müvekkillerinin mirasçısı olduğu hisselerin şirkette kayıtlı olmadığı ve kâr-zarar durumu hakkında bilgi almak istedikleri ancak bu taleplerinin reddedildiği gerekçesiyle davalı şirkete intikal eden hisselerin müvekkillerinin adına ticaret siciline tescili ile geriye dönük 10 yıllık kâr payının müvekkillerine hisseleri oranında ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesi, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddedilmesine karar vermiştir. Ancak davacılar vekili, Adana Bölge Adliye Mahkemesi'ne istinaf etmiş, burada da talepleri esastan reddedilmiştir. Bunun üzerine davacılar vekili Yargıtay'a başvurmuş, Yargıtay ise kararı bozmuştur. Bozma sebebine göre, mahkeme kararında mirasçıların taraf olarak gösterilmesinde eksiklik vardır ve bu hususta vasinin vesayet altındaki kişi adına dava açması hususunda vekaletnamenin ibrazı gerekmektedir. Kararda geçen kanun maddeleri ise şunlardır: HMK’nın 114. ve 115. maddeleri, TMK’nın 462/2 maddesi, 6100 sayılı HMK'nın 114/1-h maddesi, Sermaye Piyasası Kanunu'nun 13’üncü maddesinin Dördüncü Fıkrasının Kısmen İptali Üzerine Yatırımcı Tazmin Merkezi Tarafından Yatırımcılara Yapılacak Ödemelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik\"in 4, 5, 6 vd. maddeleri.
11. Hukuk Dairesi         2021/629 E.  ,  2022/5285 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.07.2019 tarih ve 2016/307 E.- 2019/280 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nce verilen 07.09.2020 tarih ve 2019/1889 E.- 2020/641 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkillerinin murisi ...’in davalı şirkette 1/50 oranında hisse sahibi iken vefat ettiğini, müteveffanın maliki olduğu hisselerin mirasçıları olarak müvekkillerine kaldığını, müvekkillerinin hisseleri ve şirketin kâr-zarar durumu hakkında bilgi almak istediklerini ancak bu taleplerinin reddedildiğini, bu hususta gönderilen ihtarnameye de yanıt verilmediğini, müvekkillerinin mağdur olduğunu belirterek davalı şirkette müvekkillerine intikal eden 1/50 oranındaki şirket hissesinin müvekkilleri adına ticaret siciline tescili ile geriye dönük 10 yıllık kâr payının müvekkillerine hisseleri oranında ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacıların kâr payı alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davacıların 31 Aralık 2012 tarihine kadar müvekkili şirket hisselerini şirkete müracaat ederek kaydileştirmediği ve teslim etmedğinin tespit edildiğini, davacıların hisse senetlerinden kaynaklanan tüm hukuki haklarını kaybettiklerini, kanun gereği bu hakların yatırımcılar tazmin merkezine intikal ettiğini, davacıların hisse senetleriyle ilgili olarak kâr payı alacağı dahil herhangi bir talepte bulunmalarının hukuken mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti bakımından öncelikle kanun ve yönetmelik hükümlerine göre hareket etmesi gerektiği ve Yatırımcı Tazmin Merkezine başvurması gerekirken, başvuru süreci tamamlanmadan dava açmalarında hukuki yararlarının bulunmadığı kanaatine varılarak açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davacılar tarafından, davalı şirkete başvuru yapılarak, davalı şirket yönetim kurulunun 03/03/2000 tarih ve 463 sayılı kararını takiben Sermaye Piyasası Kurulu'nca 24/04/2000 tarih ve 52/570 sayılı ile kayda alınarak, ortaklığın 393.750.000.000.TL (393.750 TL) olan çıkarılmış sermayesinin artırılması nedeniyle ihraç edilen beheri 1.000,00.TL olan 286 adet hamiline yazılı E Grubu hisse senetlerinin davalı şirketin 25/06/2003 tarih ve 514 nolu yönetim kurulu kararıyla E Grubu hisse senetleri iptal edilerek D grubu hisse senetleriyle birleştirilmesine karar verilmesi nedeniyle 04/07/2006 tarih ve 6591 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilanı ile şirket D Grubu nama yazılı hisse senetlerinin hamiline şeklinde değiştirilmesi nedeniyle, D Grubu hamiline şeklinde düzenlenen hisse senetleriyle değiştirilmesini talep etmeleri, akabinde ihraççı konumunda olan davalı şirket tarafından 6704 sayılı Kanunla 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 13 üncü maddesinin Dördüncü Fıkrasında yapılan değişiklik ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 13'üncü maddesinin Dördüncü Fıkrasının Kısmen İptali Üzerine Yatırımcı Tazmin Merkezi Tarafından Yatırımcılara Yapılacak Ödemelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik"in 4, 5, 6 vd. maddeleri gereğince kaydileştirme işlemi yapılması ve gerekli taahhütte bulunması için davalı şirkete başvurulmadan ve başvurunun sonucunun beklenmeden dava açılamayacağı, böylelikle gerek hisse senetlerinin değiştirilmesi gerekse varsa kâr payı alacağı yönünden 6100 sayılı HMK'nın 114/1-h maddesi gereğince davacıların dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
    1-Dava, anonim şirket ortaklığına ait payların davacılar adına tescili ve geçmişe dönük kar payı talebine ilişkindir. Dava, davalı şirkette pay sahibi ölü ... mirasçıları tarafından açılmış olup, dosya kapsamında davacılar arasında elbirliği ortaklığının paylı mülkiyete çevrildiğine ilişkin bir hususa rastlanmamıştır. Dava dilekçesinde, gerekçeli kararda taraf olarak yer alan davacılar yanında mirasçı ...’e vesayeten ... tarafından mirasçı ... adına da dava açıldığı anlaşılmaktadır. Taraf teşkili, HMK’nın 114. ve 115. maddeleri uyarınca dava şartı niteliğinde olup mahkemece re’sen ve davanın her safhasında gözetilmesi gereken bir usul ilkesidir. Şu halde, mirasçı ...’in vesayet altında olduğuna dair vesayet kararı ve TMK’nın 462/2 maddesi uyarınca vasinin vesayet altındaki kişi adına dava açması hususunda mahkemeden aldığı izin kararı ile vasiden temin edilmiş vekaletnamenin ibrazı sağlanmaksızın işin esasına girilerek hüküm kurulması, gerekçeli kararda adı geçen ve davacı olarak gösterilen mirasçılardan ...’in sıfatına yer verilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu sebeple re'sen bozulması gerekmiştir.
    2-Bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün re’sen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 27/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara