Esas No: 2021/3172
Karar No: 2022/5470
Karar Tarihi: 05.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3172 Esas 2022/5470 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3172 E. , 2022/5470 K.Özet:
Davacı, şirket müdürü olarak görev yaptığı dönemde müvekkiline aylık 5.000 TL ücret ödenmesine karar verildiğini ve ücrete enflasyon oranında artış yapılarak ücret ödendiğini iddia ederek, ücret alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalının haksız itirazda bulunduğunu ve iptalini talep etti. Mahkeme, davacının alacağı 141.663,75 TL olarak tespit ederek davanın kabulüne ve alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verdi. Ancak davalının temyiz itirazı sonucu Yargıtay, davacının haksız kazanç elde etme amacı güttüğü ve haklarını dürüstlük kurallarına uygun kullanmadığı gerekçesiyle kararı bozdu.
Kanun maddesi:
- Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi: Hakların adalet, hakkaniyet ve dürüstlük kurallarının gözetilmesi esasına dayandığını ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunmadığını belirtir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Bor Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27.10.2020 tarih ve 2017/666 E. - 2020/345 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket ortaklar kurulunun 26/06/2006 tarihli kararı ile müvekkilinin şirket müdürlüğüne getirildiğini, müvekkiline aylık 5.000,00 TL ödenmesine daha sonraki yıllarda da ücrete enflasyon oranında artış yapılarak ücret ödenmesine karar verildiğini, şirket ortaklar kurulunun 21/11/2011 tarihli kararı ile davacının müdür olarak görev yaptığı 26/06/2006-20/11/2011 tarihleri arasında yapmış olduğu tüm işlemleri sebebiyle ibra ederek müdürlük görevinin sona erdiğini, davacının ücret alacağının tahsili için başlattıpı icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, alacağın %40'ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 29/06/2010 tarihine kadar müvekkili şirketin ortaklık yapısının davacı ve karısından ibaret olduğunu, parayı verecek olanın da alacak olanın da davacının kendisi olduğunu, davacının talep ettiği döneme ilişkin davacı ve davalı sıfatının birleştiğini, şirketin kuruluşundan 2010 yılına kadar maaş alacağına dair karar defterinde bir karar bulunmadığını, maaş alacağına ilişkin dava konusu kararın ise ticaret sicil memurluğunda ilan edilmediğinden geçersiz olduğunu, davacının hissesini devrettikten bir yıl sonra dava açmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, maaş alacağına ilişkin kararın geçersiz olduğunu, 13 Nisan 2010 itibarı ile şirketin ortaklık yapısının değiştiğini, davacının dava konusu kararı 31.10.2011 de noterde onaylattırdığını, alınan kararın yok hükmünde olduğunu savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarında 5.000,00 TL ücretin ödendiğine ilişkin bir kayıt bulunmadığı, ödemeye dair tahakkuku yapılan vergi ödemesinin bulunmadığı, davacının açmış olduğu dosyayı kapsayan icra işlemi 01/01/2010 - 21/11/2011 tarihleri arasında olduğu için şirket müdür maaşı ile ilgili kararın tescil edilmesine gerek olmadığı, davalı şirketin müdür maaşını ödemediği için bordrosunu yapmadığı ve dönemlerde muhtasar beyannamelerini vermediği için beyanlarını tahakkuk ettiremediği ve vergisini ödemediği, davacının asıl alacağının 120.000,00 TL, işlemiş faizin 21.663,75 TL olduğu, asıl alacak ve faiz toplamının 141.663,75 TL olduğunun tespit edildiği, davalı şirketin genel kurul toplantı ve müzakere defteri, karar defteri, ortaklar pay defteri, envanter defteri, 2010 yılı yevmiye defteri üzerinde yapılan incelemede 03/01/2010 tarih ve 2010/0001 nolu karar ile şirket müdürü olan davacıya 01/01/2010 tarihi itibari ile aylık 5.000,00 TL ücret ödenmesine ve ücretin yıllık enflasyon tutarında aylık artış yapılarak her ay sonunda ödenmesine şirket ortakları davacı ... ve ... tarafından oy birliği ile karar verildiği, 03/01/2010 tarih ve 2010/0001 nolu kararın 31/10/2011 tarihinde notere onaylatıldığı, şirket defter ve kayıtlarında davacıya aylık 5.000,00 TL ücretin ödendiğine ilişkin kayıt bulunmadığı, icra takibine konu alacağa ilişkin uyuşmazlığın çözümünde 6762 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği, 6762 sayılı Kanun uyarınca 03/01/2010 tarih ve 2010/0001 nolu karar dahil şirket ortaklar kurulu kararlarının tescil ve ilan zorunluğunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne Adana 7. İcra Müdürlüğü'nün 2013/478 sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacının, davalı şirketteki müdürlük görevi dönemine ilişkin ortaklar kurulu kararı ile belirlenen müdürlük ücretinin (huzur hakkının) şirkette sahip olduğu hisselerin tamamını 3. kişilere devrettikten sonra bu ücretin tahsili için başlattığı takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda, davalı şirketin ortakları olan davacı ve eşinin 03.01.2010 tarihinde almış oldukları ortaklar kurulu kararı ile şirket müdürü olan davacıya 5.000,00 TL maaş ödenmesi kararlaştırılmış, bu karar alındıktan sonra şirket ortağı olan davacının eşi şirkette 25 paya tekabül eden hisselerini 29/06/2010 tarihinde 3. kişilere devrederek ortaklıktan sonra davacı da 20/12/2011 tarihinde şirketteki tüm hisselerini devrederek ortaklıktan çıkmıştır. Bundan sonra ki 21.11.2011 tarihli Ortaklar Kurulu kararı ile davacının müdürlük görevi sona erdirilmiştir.
Bu tarihten yaklaşık bir yıl sonra ki 16/01/2013 tarihinde, ücret takdirine ilişkin Ortaklar Kurulu kararının alındığı tarihten itibaren müdürlük görevinin sona erdiği tarihe kadar birikmiş maaş alacağı borcun sebebi gösterilerek, 20/12/2011 tarihinde ortaklık yapısının tamamı değişen davalı şirket aleyhine takip başlatılmış olup itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında ise davalı hakkın kötüye kullanıldığını ileri sürmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” düzenlemesine yer verilmiş olup, buna göre somut olaya gelindiğinde, davacının eşinin ve kendisinin şirketteki tüm hisselerini 3. kişilere devrettikten sonra müdürlük görevi süresince ücretini almadığını ileri sürerek takip başlatması dürüstlük kuralı ile bağdaşmayıp anılan hüküm uyarınca hakkın kötüye kullanılması olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın BOZULMASINA, dava dosyasının yerel mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 05/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Usul, yasa ve dosya içeriğindeki delillere uygun olarak oluşturulan kararın doğru ve onanması gerektiğinden aksi yönündeki çoğunluk bozma gerekçesine katılmıyoruz.