Esas No: 2021/1463
Karar No: 2022/5497
Karar Tarihi: 05.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1463 Esas 2022/5497 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1463 E. , 2022/5497 K.Özet:
Davacı ve davalı arasında bir taşınmazın satışı konusunda anlaşmazlık yaşanmış. Davacı, davalı şirketin kendisine verdiği senedi teminat olarak gösteren bir bedel talep etmiş. Ancak mahkeme, davacının iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş. Davacı mirasçıları vekili ise bu karara itiraz etmiş ancak istinaf başvurusu da reddedilmiş. Kararın uygulandığı kanun maddeleri HMK'nin 200 ve devamı maddeleri, 353/b-1 maddesi, 370/1. maddesi ve 372. maddesi şeklindedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16.05.2017 tarih ve 2015/726 E- 2017/356 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.11.2020 tarih ve 2017/6101 E- 2020/1848 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı mirasçıları vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacının dava dışı ... ve ... isimli şahıslar ait taşınmazın satışı konusunda vekil olarak davalı şirketle anlaştığını, davalının 1.263.375,00 TL bedelli senet ile müvekkiline satış bedelini borçlandığını, davalı şirkete taşınmaz hisselerinin devrinin yapıldığını, ancak taşınmazın diğer hissedarı dava dışı ...'ın şüfa davası açtığını, yargılama sonunda davalı şirket adına yapılan satışın iptal edildiğini ve mahkemenin takdir ettiği 310.000,00 TL şufa bedelinin davalıdan tahsiline karar verildiğini, şufa davası açılmasından sonra davalının kendisini garanti altına almak ve zarara uğrama ihtimaline karşılık müvekkilinden vermiş olduğu senede karşılık teminat istediğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı şirketin yetkilisi ve ortağı olan ...'ın alacaklısı olduğu 2.500.000,00 TL bedelli kambiyo senedini düzenleyerek ...'a verdiğini, şufa davasının kaybedilmesi üzerine ...'ın kendisini garanti altına almak için aldığı senedi icraya koyduğunu, oysa bu senedin yanlış mahsup yapılarak takibe konulduğunu, senedin toplam 926.625,00 TL üzerinden icraya konulması gerekirken 1.700.000,00 TL üzerinden takibe konulduğunu ve yapılan görüşmeler sonucu müvekkilinden 1.450.000,00 TL tahsil edildiğini, buna göre müvekkilinden fazladan 523.375,00 TL tahsilat yapıldığını belirterek bu tutarın dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın husumetten reddi gerektiğini, davanın ticari dava olmayıp asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, senedin teminat senedi olmadığını savunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının dava konusu senedin teminat senedi olduğunu iddia ettiği, davalı tarafın bu iddiayı kabul etmediği, senedin teminat senedi olduğuna dair yazılı delil sunulamadığı, davacının ileri sürdüğü taşınmaz satışı, şufa davası sonucu iptal edilen tapu kaydı ve 1.263.275,00 TL bedelli senedin başlı başına davaya konu senedin teminat olarak verildiği iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; HMK'nun 200 ve devamı maddeleri uyarınca senede karşı ileri sürülen iddiaların senetle ispatı gerektiği, takip ve dava konusu senedin teminat senedi olduğu hususu usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığından davacının istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı mirasçıları vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı mirasçıları vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı mirasçılarından alınmasına, 05/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.