Esas No: 2021/1378
Karar No: 2022/5531
Karar Tarihi: 06.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1378 Esas 2022/5531 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1378 E. , 2022/5531 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
BİRLEŞEN DAVA : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NİN 2016/882 ESAS
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.01.2019 tarih ve 2016/770 E. - 2019/54 K. sayılı kararın asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 19.11.2020 tarih ve 2019/655 E. - 2020/1300 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketten ticari ilişki dolayısıyla cari hesap alacağının tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine İstanbul 33.İcra Müdürlüğü'nün 2016/17433 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı şirketin haksız ve kötü niyetli olarak takibe kısmen itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan itirazın alacağın tahsilini geciktirmek amaçlı olduğunu ileri sürerek davalı şirket tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı şirketin alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini istemiş, birleşen dava yönünden ise; müvekkil şirketin davacı şirketten ticari ilişki dolayısıyla cari hesap alacağı bulunduğunu, bu alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlattıklarını davalının 15/06/2016 tarihli dilekçe ile borcun anaparasına tekabül eden bölümünü kabul ettiğini beyanla dosyaya ödediğini ve icra giderleri ile vekalet ücretine tekabül eden kısmına itiraz ettiğini, tüm bunlardan sonra birleşen davada davacı şirketin ödediği anaparayı da iade almak için Gaziosmanpaşa 2.İcra Müdürlüğü'nün 2016/12617 Esas sayılı dosyasından takip başlattığını ve vaki itirazları üzerine takibin durması üzerinde haksız ve kötü niyetli olarak dava açtıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacı şirketin ticari defterlerinde muhasebecilerinden kaynaklanan hesap hataları yüzünden davacının müvekkilden alacaklı olduğu iddiası ile İstanbul 33. İcra Müdürlüğü'nün 2016/17433 Esas sayılı dosyası ile 72.797,07 TL talepli icra takibi başlatıldığını, aynı yanılgının bu kez müvekkili nezdinde yaşandığını ve borçlu oldukları yönündeki muhasebeci beyanı ile alacaklı oldukları miktara denk gelecek şekilde 52.943,44 TL ile birlikte icra harç, masraf ve vekalet ücretine karşılık 61.702,42 TL ödeme yapıldığını, bu ödemenin sehven yapıldığını, ödemenin sehven yapılması ve müvekkilinin alacaklı olması sebebi ile Gaziosmanpaşa 2.İcra Müdürlüğü'nün 2016/12617 Esas sayılı dosya üzerinden hem 52.943,44 TL asıl alacak hemde sehven ödenen 52.943,44 TL nin faizi ile iadesinin talep edildiğini savunarak asıl davanın reddine karar verilmesini istemiş, birleşen dava yönünden ise; müvekkil şirketin 22/05/2015 tarihi itibariyle davalı şirketten 52.943,44 TL alacaklı olduğunu, davalı şirketin ticari defterlerinde muhasebecilerinden kaynaklanan hesap hataları yüzünden müvekkilden alacaklı olduğu iddiası ile İstanbul 33.İcra Müdürlüğü'nün 2016/17433 Esas sayılı dosyası ile 72.797,07 TL talepli icra takibi başlatıldığını, bu icra takip dosyasında kabul edilen rakam ile müvekkil şirketin alacaklı olduğu miktar olan 52.943,44 TL ödemenin sehven yapıldığını, ödemenin sehven yapılması ve müvekkilinin alacaklı olması sebebi ile Gaziosmanpaşa 2.İcra Müdürlüğü'nün 2016/12617 Esas sayılı dosya üzerinden hem 52.943,44 TL asıl alacak hemde sehven ödenen 52.943,44 TL'nin faizi ile iadesinin talep edildiğini, davalı şirketin haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ederek durdurduğunu ileri sürerek davalının Gaziosmanpaşa 2.İcra Müdürlüğü'nün 2016/12617 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, davalı şirketin alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, taraf ticari defterleri birbirlerini doğrulamadığından tarafların leh ve aleyhlerine delil olamayacağı, taraflar arasında 01/04/2015 tarihli mutabakat formu imzalandığı, ayrıca davalı şirket yöneticisinin de WhatsApp yazışmalarında da borcu kabul ettiği, tarafların ikrar ve kısmi ikrarları ve ayrıca davalı tarafça bu kabullerin aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile davalı tarafın İstanbul 33.İcra Müdürlüğü'nün 2016/17433 Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu kısmi itirazın iptali ile takibin 19.853,63-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak 19.853,63 TL nin %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davalının sehven olduğunu kanıtlayamadığı icra dosyasındaki 15/06/2016 tarihli borcun kısmen kabulünü içeren beyan ve itiraz dilekçesi içeriği ile yaptığı ödeme miktarı, yine davalının borcu kısmen kabul ve ödemesinden kısa bir süre sonra 13/07/2016 tarihinde, bizzat davalı şirket yetkilisinin telefonundan davacı şirket yetkilisinin telefonuna gönderilen ve gönderildiği inkar edilmeyen whatsapp mesajlarındaki davalı şirket yetkilisinin borcun kabulü ve ödemeye ilişkin beyanları ile aslı ibraz edilemeyen ve fakat yapıldığı açıkça inkar edilmeyen davalı şirket tarafından kaşelenip imzalanan 01/07/2015 tarihli hesap mutabakat belge suretinin asıl davada davacının HMK 190 maddesi kapsamında alacak iddiasını kanıtladığından aksi yöndeki davalı istinafları yerinde görülmediği, birleşen dava yönünden ise, alınan bilirkişi raporuna göre taraf ticari defterlerinde 2012 yılı ve öncesi kayıtlarda mutabakatsızlık bulunduğu, birleşen dava davacısı 2012 ve öncesi ticari defter kayıtlarında yer alan ve kendilerinin alacaklı olduğunu gösteren kayıtların doğru olduğunu belgeleri ile ispatlayamadığından mahkemece birleşen davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle asıl davada davalı-birleşen davada davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl dava, davacının davalı taraftan fatura alacağı bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar ve kötüniyet tazminatı, birleşen dava yönünden ise davacının davalı taraftan cari hesap alacak iddiasına dayalı yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir.
HMK'nın 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362/1-a maddesi hükmüne göre, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri 40.000,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin verdiği kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Bu miktar, HMK'nın Ek 1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm tarihi itibariyle 72.070,00 TL'dir. Asıl dava dosyasında kabul edilen miktar 19.853,63 TL’dir. Davalı Akım Paz. Taah. İnş. Elk. Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti. işbu kararı temyiz etmiş olup yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. HMK'nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davalı Akım Paz. Taah. İnş. Elk. Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin asıl dava dosyasında verilen ve kesin olan karara yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince birleşen dava yönünden verilen kararında bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin asıl dava yönünden temyiz isteminin miktar yönünden REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerden dolayı, birleşen davada davacı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden birleşen dava yönünden-birleşen davada davacıdan alınmasına, 06/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.