Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/11263 Esas 2022/9075 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/11263
Karar No: 2022/9075
Karar Tarihi: 21.11.2022

Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/11263 Esas 2022/9075 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2022/11263 E.  ,  2022/9075 K.

    "İçtihat Metni"

    (KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)


    Kasten yaralamaya teşebbüs suçundan hükümlü ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-e, 35, 32/2, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 2 defa 1.900,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Şarkikaraağaç Asliye Ceza Mahkemesinin 09.02.2021 tarihli ve 2019/206 Esas, 2021/51 Karar sayılı kararlarına karşı Adalet Bakanlığının 09.08.2022 tarihli ve 2022/6113 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.10.2022 tarihli ve 2022/113385 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
    Mezkur ihbarnamede;
    Dosya kapsamına göre, Şarkikaraağaç Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 17.05.2019 tarihli ve 2018/1269 soruşturma, 2019/142 Esas, 2019/142 sayılı iddianame ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan cezalandırılması için kamu davası açılmadığı halde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 225/1. maddesinde yer alan, "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir." şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hakkında açılmış dava bulunmayan ve iddianamede anlatılış tarzına göre unsurları gösterilmeyen 5237 sayılı Kanun'un 86/2-3-e maddelerinde düzenlenen kasten yaralama suçundan sanığın cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararların bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
    Gereği görüşülüp düşünüldü:

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    5237 sayılı TCK’nin "Sanığın veya hükümlünün ölümü" başlıklı 64. maddesi;
    "(1)Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.
    (2)Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur." şeklinde düzenlenmiştir.
    Buna göre, TCK’nin 64. maddesinde; sanığın ölümü durumunda kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tâbi olan eşya ve yararlar hakkında yargılamaya devam edileceği; hükümlünün ölümü hâlinde ise cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte, müsadere ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün infaz edileceği belirtilmek suretiyle hükümlü ile sanığın ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir.
    Sanığın ölümü ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak ölümden önce tahsil edilmiş bulunan para cezaları mirasçılarına iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları da mirasçılardan istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
    Suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, bu fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından, düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak, fakat ortada suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
    5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun "Adlî sicil bilgilerinin silinmesi" başlıklı 9. maddesinin ikinci fıkrasında ilgilinin ölümü üzerine adli sicil bilgilerinin, aynı Kanun'un "Adlî sicil ve arşiv bilgilerinin silinmesi" başlıklı 12. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ise ilgilinin ölümü üzerine adli sicil ve arşiv bilgilerinin tamamen silineceği hüküm altına alınmıştır.
    Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nin 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
    5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir.
    Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
    Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır. Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
    Bununla birlikte, kanun yolu davası açabilmek için korunan hukuki yararın ihlâl edilmiş olması gerekir. Kanun yolu başvurusunun temel şartlarından biri karardan zarar görme şartıdır (Feridun Yenisey, ... Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayıncılık, 9. Baskı, ..., 2021, s. 894-899). Olağanüstü kanun yollarının genel amacı, kesin hükmün otoritesinin ancak çok ciddi boyutta hukuka aykırılıkların bulunması hâlinde hukuk düzenince kabul görmeyerek ortadan kaldırılmasıdır. Yargısal kararın güvenirliği ve hukuki kesinlik ilkeleri de dikkate alındığında, ancak hukuki yararın bulunması kaydıyla olağanüstü kanun yollarına başvurulabileceği kabul edilmelidir.
    Bu açıklamalara göre kanun yararına bozma talebi değerlendirildiğinde;
    Hükümlü ... hakkında Şarkikaraağaç Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 17.05.2019 tarihli ve 2018/1269 soruşturma, 2019/142 Esas, 2019/142 sayılı iddianame ile tehdit suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda hükümlünün Şarkikaraağaç Asliye Ceza Mahkemesinin 09.02.2021 tarihli ve 2019/206 Esas, 2021/51 Karar sayılı kararları ile silahla tehdit ve kasten yaralamaya teşebbüs suçlarından mahkumiyetine dair kararlara yönelik istinaf başvurusunda bulunulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 23.11.2021 tarih ve 2021/2525 Esas, 2021/2847 Karar sayılı kararı ile kasten yaralamaya teşebbüs suçundan verilen adli para cezalarının CMK’nin 272/3-a maddesi gereğince kesin nitelikte olması nedeniyle CMK’nin 279/1-b maddesi gereğince istinaf başvurusunun reddine, tehdit suçundan verilen hapis cezasına ilişkin mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun CMK’nin 280/1-a maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Kesin nitelikte bulunan adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümlerine yönelik kanun yararına bozma talebinde bulunulmuştur.
    Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sisteminden alınan güncel nüfus kaydına göre hükümlü ...’ın kanun yararına bozma talebinden önce 29.03.2022 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
    Kanun yararına bozma talebinin hükümlerin hukuka uygunluğunun denetlenmesi ve bu yolla içtihat birliğinin sağlanması amacını taşımakla birlikte, hakkında verilen mahkûmiyet hükümleri miktarı itibariyle kesin nitelikte bulunduğundan hükümlünün kanun yararına bozma talebinden önce ölmesi nedeniyle verilen hükmün maddi ceza hukuku veya muhakeme hukukuna uygun olup olmadığının denetlenmesinde hukuki bir yarar kalmadığı anlaşıldığından kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmelidir.
    Bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamedeki kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.11.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara