Esas No: 2021/3547
Karar No: 2022/5588
Karar Tarihi: 07.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3547 Esas 2022/5588 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3547 E. , 2022/5588 K.Özet:
Davacı işveren, davalıya hafriyat taşıma işi yaptırdığını ve davalının müvekkiline ait akaryakıt fişleriyle çeşitli tarihlerde mazot aldığını iddia ederek ödenen 40.425 TL alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, bilirkişi raporuna dayanarak davacının iddiasını kısmen kabul etmiş ve davalıdan 32.340 TL'nin faizi ile birlikte tahsil edilmesine karar vermiştir. Ancak davalının vekili, bilirkişi raporunun bilimsel bir veri taşımadığını, çelişkiler içerdiğini ve denetime elverişli olmadığını savunarak kararı temyiz etmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. ve 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu'nun 3. maddeleri ile Bilirkişilik Yönetmeliği'nin 5. maddesi, mahkemenin, özel veya teknik bilgi gerektiren hallerde tarafların talebi üzerine veya kendi inisiyatifiyle bilirkişiye başvurabileceğini belirtmektedir. Bozmaya uyularak verilen kararda, mahkemenin aldırdığı bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığı, bilimsel veri taşımadığı ve çelişkiler içerdiği gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz itirazı kabul edilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 10.07.2014 tarih ve 2012/1300 E. - 2014/216 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin işveren sıfatıyla davalıya hafriyat taşıma işi yaptırdığını, bu çerçevede davalının, müvekkiline ait akaryakıt fişleriyle, İstiklal Akaryakıt ve Otomotiv Şirketi'nden çeşitli tarihlerde motorin ve mazot aldığını, bedellerinin müvekkili adına faturalandırılması nedeniyle müvekkili tarafından ödendiğini, akaryakıt fişleri ve sevk irsaliyesindeki araçların davalıya ait bulunduğunu, fiş ve irsaliye üzerinde ismi belirtilen kişilerin de davalı şirketin şoförleri veya yetkili temsilcileri olduğunu ileri sürerek, müvekkili tarafından ödenen 40.425.00 TL alacağın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının bir işletme olarak yaptığı mal ve hizmet karşılığı fatura kesmesi ve bu faturayı da tebliğ etmesi gerektiğini, iddia edildiği üzere davacı tarafından davalının araçlarında kullanılan akaryakıtla ilgili ödeme yapılmış ise, dava dışı İstiklal Akaryakıt Şirketinin akaryakıt bedellerini davacıya fatura etmesinin anlamı olmadığı gibi aldığı faturalara da davacının itiraz etmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; aldırılan ek bilirkişi raporuna itibar edilerek, taraflar arasındaki taşıma ilişkisinin akaryakıt bedelinin davacıya ait olmak üzere kurulduğu, davacının düzenlediği akaryakıt fişleriyle davalının dava dışı şirketten akaryakıt aldığı, akaryakıt bedelinin davacı şirket tarafından ödendiği, bu uygulamanın teamüllere uygun olduğu, ancak davalının aldığı akaryakıtın tamamını davacıya ait hafriyat taşıma işinde kullanmadığı, davalının günde 5 sefer nakliye yapmak üzere 40.425,00 TL tutarlı mazot aldığı ancak günde 1 sefer nakliye yaptığı, dolayısıyla aldığı mazotun %20'sini davacının işinde kullandığı, bakiye 32.340,00 TL tutarlı mazotu kendi işinde kullandığı, davacının davalıdan 32.340,00 TL alacağının bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 32.340,00-TL'nin dava tarihinden itibaren değişen ve değişecek olan avans faiz oranları uygulanmak suretiyle hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve aşan istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
1- Dava, davalı adına ödenen akaryakıt bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece Dairemiz bozma ilamından sonra aldırılan bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266, 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3.maddeleri ile Bilirkişilik Yönetmeliği’nin 5.maddesinde hangi hâllerde bilirkişiye başvurulması gerektiği hususu açıkça düzenlenmiştir. Buna göre mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Mahkemenin davanın reddine dair ilk kararı da, Dairemizin 23.02.2012 tarihli ve 2010/3301 E., 2012/2630 K. sayılı ilamında belirtildiği gibi, uzman bilirkişi kurulundan davalının davacı ile yaptığı hafriyat işinde ne kadar akaryakıt sarfedeceği belirlenerek, bundan sonra davacının iddiası olan davalının aldığı akaryakıtı kendi işinde kullandığı hususunun kullanılan akaryakıt miktarına göre yerinde olup olmadığı tesbit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yönünden bozulmuştur. Ancak bozma sonrası aldırılan ve hükme esas alınan raporda; bilimsel bir veri ortaya konulmamış olmasına rağmen mahkemece kendi içinde çelişkili, net ve denetime elverişli olmayan bu rapora itibar edilerek karar verilmiştir. Halbuki alınan bilirkişi raporunun taşıması gereken teknik bilgiyi taşımaması, denetime elverişli nitelikte bulunmaması, raporda kendi içinde çelişki oluşturacak şekilde açıklamalara yer verilmiş olması durumunda hükme esas alınamayacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda, teknik bilirkişilerce hafriyat yapılan yere ilişkin projeler incelenerek, davacı yanın yüklendiği hafriyat işinde kaç metre küp hafriyat çıkarılabileceği, bu iş için tahsis edilen her bir kamyonun kaç metre küp hafriyat taşıyabileceği, hafriyat yerinden döküm yerine kadar olan mesafenin ne kadar olduğu ve her bir kamyonun ortalama ne kadar mazot tüketeceği hususları bilimsel değerlendirme ile tespit edildikten sonra, davalı tarafından alınan mazotun davalının kendi işinde kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi gerekirken, tamamen varsayımsal hesaplamalarla ve bilimsel bir sonuca varmayan rapora dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, ayrıca miktar yönünden tanık dinlenmesi de mümkün olmamasına ve davalı yanın açık muvaffakati de bulunmamasına rağmen, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 07/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.