Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/2482 Esas 2012/4067 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2482
Karar No: 2012/4067
Karar Tarihi: 11.06.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/2482 Esas 2012/4067 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2012/2482 E.  ,  2012/4067 K.
  • ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİ
  • TAPU İPTALİ VE TESCİL
  • SÖZLEŞMENİN FESHİ
  • İYİNİYET
  • BORÇLAR KANUNU (818) Madde 355

"İçtihat Metni"

ÖZET: DAVACI ARSA SAHİBİ VE ARKADAŞLARI İLE DAVALILARDAN YÜKLENİCİ ARASINDA RESMİ ŞEKLE UYGUN GAYRİMENKUL SATIŞ VAADİ İÇERİKLİ DAİRE KARŞILIĞI İNŞAAT YAPIM SÖZLEŞMESİ DÜZENLENMİŞ VE AYNI TARİHTE DÜZENLENEN VEKALETNAME YÜKLENİCİYE VERİLMİŞ, ANCAK DAVACI VE ARKADAŞLARI İLE DAVALI YÜKLENİCİ ARASINDAKİ SÖZLEŞME DAHA SONRAKİ BİR TARİHTE DÜZENLEME ŞEKLİNDE FESİHNAME İLE SONA ERDİRİLEREK BİRBİRLERİNİ İBRA ETMİŞLERDİR. TARAFLAR ARASINDAKİ SÖZLEŞMENİN FESHEDİLDİĞİ VE TARAFLARIN BİRBİRLERİNİ İBRA ETTİKLERİ AÇIK OLDUĞU HALDE, FESİHTEN SONRA TAPUDA YAPILAN DEVİR İŞLEMİ YOLSUZDUR.

YÜKLENİCİDEN TAPUDA BAĞIMSIZ BÖLÜMÜ DEVRALAN ÜÇÜNCÜ Kİ­ŞİNİN TAPUYU DEVRALDIĞI TARİHTE, SATIN ALDIĞI BAĞIMSIZ BÖLÜMÜ GÖRMEDEN VE İNCELEMEDEN TAŞINMAZ SATIŞ İŞLEMİNİN GERÇEKLEŞTİRİL­DİĞİNİN KABULÜ HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI OLDUĞUNDAN ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İYİNİYETLİ OLDUĞU DA SÖYLENEMEZ.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, müvekkili ile yüklenici olan davalılardan Emin arasında 19.03.2004 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi İçerikli Daire Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme gereği davacı ve arkadaşlarının ta­şınmazında imal edilecek dairelerden 13 nolu olanının davalı Emin’e veril­mesinin kararlaştırıldığını, aynı tarihte davalı Emin’e vekalet verildiğini, davacı ve arkadaşları ile davalı Emin arasındaki anılan sözleşmenin 21.09.2004 ta­rihinde karşılıklı olarak feshedildiğini, bu fesih sonrasında davacı ve arka­daşlarının dava dışı Yunus isimli yüklenici ile anlaştıklarını, dava dışı Yunus ile yapılan sözleşmeye göre davacıya 13 nolu bağımsız bölümün de verilmesinin kararlaştırıldığını, yüklenicinin imalata başlayıp kat irtifakını kurması sonra­sında davalı Emin’in vekalet görevini kötüye kullanarak 13 nolu bağımsız bölümü diğer davalı Can’a sattığını, davalı Can’ın inceleme yapması halinde davacı ve arkadaşları ile davalılardan Emin arasındaki sözleşmenin feshe­dildiğini öğreneceğini ileri sürerek, davalılardan Emin’in diğer davalı Can’a yaptığı satışın iptali ile 13 nolu bağımsız bölümün tapusunun davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Can vekili, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiş, diğer davalı Emin, davaya yanıt vermemiştir.

Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre, davacı ve diğer arsa sahipleri ile davalı Emin arasında yapılan ve daha sonra taraflarca feshedilen sözleşmede, davalı yükleniciye vekaletname verileceğine dair açık bir hüküm bulunmadığı gibi, vekaletnamede feshedilen sözleşmeye atıf da bulunulma­dığından, sözleşmenin feshinin doğrudan vekaletnameyi geçersiz hale getir­meyeceği, azil olmaması nedeniyle davacı tarafından verilen vekaletnamenin halen geçerli olduğu, vekaletname geçerli ise de, davacı ve arkadaşları ile davalı Emin arasındaki sözleşmenin feshi nedeniyle, eski yüklenici davalı Emin’in bu vekaleti kullanmasının vekalet görevinin kötüye kullanılması ni­teliğinde bulunduğu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının üçüncü kişi ko­numundaki diğer davalı Can yönünden aleyhe sonuç doğurması için, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilmesi ve bilerek hareket etmesi gerektiği, davalı Can’ın, davalı eski yüklenici Emin’in vekalet görevini kötüye kullandığını bildiğinin iddia ve ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar ve­rilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

Davacı arsa sahibi Ali ve arkadaşları ile davalılardan yüklenici Emin arasında 19.03.2004 tarihinde resmi şekle uygun Gayrimenkul Satış Vaadi İçerikli Daire Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi düzenlendiği ve yine aynı tarihte düzenlenen vekaletnamenin de yükleniciye verildiği, ne var ki, davacı ve arkadaşları ile davalı yüklenici Emin arasındaki sözleşmenin 21.09.2004 tarihinde düzenleme şeklinde fesihname ile sona erdirildiği, bu fesihname ile tarafların sözleşmeyi feshederek birbirlerini ibra ettikleri, davacı ve arka­daşlarının 11.10.2004 tarihinde dava dışı Yunus ile Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi yaptıkları, binanın imal edildiği ve kat irtifakının kurulduğu anlaşılmaktadır.

Davacı ve arkadaşları ile davalı Emin arasındaki sözleşmeye göre 13 nolu bağımsız bölüm yüklenici Emin’e verilecek iken, dava dışı Yunus ile yapılan sözleşmeye göre 13 nolu bağımsız bölüm davacı Ali’ye verilecektir.

Fesih tarihi itibariyle tapuda arsa sahibi adına kayıtlı olan 13 nolu bağımsız bölüm, binanın imali ve kat irtifakının tesis edilmesi sonrasında davalı Emin tarafından diğer davalı Can’a 18.10.2006 tarihinde temlik edilmiştir.

Taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiği ve tarafların birbirlerini ibra ettikleri açık olduğu halde, fesihten sonra tapuda yapılan devir işleminin yol­suz olduğu açıktır.

Bunun yanında, yüklenici Emin’den tapuda bağımsız bölüm devralan üçüncü kişinin de, Yargıtay’ın istikrarlı uygulanagelen içtihatları karşısında iyiniyetli olduğunu ileri sürmesi mümkün değildir. Gerçekten de, üçüncü kişinin tapuyu devraldığı tarihte, satın aldığı bağımsız bölümü görmeden ve in­celemeden, taşınmaz satış işleminin gerçekleştirildiğinin kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır. Üçüncü kişi davalı Can’ın yapacağı basit bir inceleme ile gerçek mülkiyet ve hukuki durumu tespit edebileceği ortada iken, ileri sürdüğü iyiniyet iddiası dinlenemez.

Bu durumda, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içe­risinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara