Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/1814 Esas 2022/5632 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1814
Karar No: 2022/5632
Karar Tarihi: 08.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/1814 Esas 2022/5632 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı şirket ile davalı şirket arasında yaşanan bir sözleşme ihlali nedeniyle açılan alacak davasında, kefilin el yazısıyla \"müteselsil\" ibaresinin yazılmaması nedeniyle davalının âdi kefil olduğu kabul edilmiştir. Ancak bu kararın yanlış olduğu ve müteselsil kefaletin kabul edilmesi için sadece \"müteselsil\" sıfatının veya bu anlama gelen bir ifadenin kefilin el yazısıyla yazılması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, gerçek kişi davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. İlgili Kanun Maddeleri: Türk Borçlar Kanunu Madde 586/1, Madde 583.
11. Hukuk Dairesi         2022/1814 E.  ,  2022/5632 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ



    TÜRK MİLLETİ ADINA


    Taraflar arasında görülen davada İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 19.12.2019 gün ve 2019/48 - 2019/1433 sayılı kararı bozan Daire'nin 25.11.2021 gün ve 2020/5137 - 2021/6581 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
    Davacı vekili, davacı şirket ile davalı ... Gıda ..Ltd Şti'nin arasında 08.12.2014 başlangıç tarihli satın alma sözleşmesinin akdedildiğini, buna göre davalının, Guido isimli işletmesinde yalnızca davacı şirketin pazarladığı sözleşme konusu ürünleri satmayı, rakip markanın ürünlerini satın almamayı, bulundurmamayı, rakip ürünlerin tanıtımını yapmamayı, işbu sözleşme hükümlerinden herhangi birisine aykırı hareket ettiği takdirde davacı şirketten almış olduğu 50.000,00 TL tutarındaki karşılıksız katkıyı iade ile birlikte 25.000,00 USD cezai şartı davacı şirkete nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davacı şirketin sözlemeden doğan yükümlülüklerini eksiksiz ifa ettiğini, ancak davalının işletmesinde rakip ürünlerin satıldığı ve bulundurulduğu ve tanıtımının yapılarak sözleşmenin ihlal edildiğinin Konya 4.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2015/2 D.İş sayılı dosyası ve yapılan bilirkişi incelemesi ile tespit edildiğini, diğer davalı ...'un ise 08.12.2014 tarihli müşterek borçlu müteselsil kefil senedini tanzim ve imza ettiğini belirterek, 25.000,00 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren taahhuk edecek en yüksek döviz mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000,00 TL katkı tutarının dava tarihinden itibaren tahakkuk edecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, davacının iddialarını kabul etmediklerini, davacı tarafından davalı aleyhine alınan tespit raporuna itiraz ettiklerini, davalının işletmesinde fıçı bira satışı yapılmadığı tespitinin hatalı olduğunu, işletmede Tuborg marka fıçı bira cihazının bulunduğunu, başkaca bir markaya ait fıçı bira cihazının ise bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuştur.
    Bu kez davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    (1) Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen davalı şirket hakkında verilen hükme yönelik karar düzeltme isteminin reddi gerekir.
    (2) Dava, davacı ile davalı şirket arasındaki satım sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart ve katkı tutarının tahsiline ilişkin bir alacak davasıdır.
    Mahkemece, davalı gerçek kişinin imzası bulunan kefalet sözleşmesinde “müşterek müteselsil” ibaresinin kefilin el yazısı ile yazılmadığı belirtilmek suretiyle sözleşmenin müteselsil kefalete ilişkin olmadığı, davalı gerçek kişinin bu durumda sözleşme kefili sayılması (adi kefil) gerektiği açıklandıktan sonra, TBK’nın 586. maddesine değinilmek suretiyle adi kefil kabul edilen davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Mahkeme gerekçesi, TBK’nın 583. maddesinde öngörülen şekil koşulları bakımından dosya kapsamıyla sabit ve çekişmesiz maddi olgularla bağdaşmadığı gibi bu koşulların kapsamı bakımından da hatalı değerlendirmeye dayanmaktadır. Mahkeme gerekçesinde, kefalet sözleşmesinde “müşterek müteselsil” ibaresinin kefilin el yazısı ile yazılmadığı belirtilmiştir. Karar, “müşterek” kavramına yer verilmesi nedeniyle farklı yönde bir kavram karmaşasına yol açmış durumdadır. Nitekim, TBK’nın 583. maddesinde, “müşterek” ve hatta “kefil” ibarelerinin kefilin el yazısı ile yazılması gibi bir zorunluluk öngörülmemiş olup kefaletin müteselsil kefalet olarak kabulü için sadece “müteselsil” sıfatının yahut bu anlama gelen bir ifadenin kefilin el yazısı ile yazılması gerektiği ifade edilmektedir. Uyuşmazlık konusu olup uygulamada sıklıkla görüldüğü gibi, Kamu Aydınlatma Platformu tarafından üretilen örneklere uygun olarak düzenlenen matbu kefalet sözleşmesinde, “müteselsil” ibaresinin mahsus boşluğa kefilin kendi el yazısı ile yazılmış olduğu konusunda taraflar arasında bir çekişme olmayıp davalı gerçek kişinin asıl borçlunun borcuna müteselsil kefalette bulunduğunun kabulü zorunlu olup, davanın sözleşmeden kaynaklanan bir alacak davası olduğu, varılan sonuç itibariyle asıl borçlunun açılan dava tarihi itibariyle temerrüde düşmüş olduğu gözetilerek, asıl borçlu ve kefil hakkında aynı anda ve birlikte dava açılması durumunda, TBK’nın 586/1. maddesinin son cümlesindeki koşulun yerine getirilmiş sayılıp sayılmayacağı hususlarında, bir tartışma-değerlendirme yapılmaksızın gerçek kişi davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu yöne ilişen karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 25.11.2021 gün, 2020/5137 Esas-2021/6581 Karar sayılı ilamının (1) numaralı bendinin kaldırılarak kararın açıklanan gerekçe ile davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin davalı şirket hakkında verilen hükme yönelik karar düzeltme isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin Dairemizin 25.11.2021 gün, 2020/5137 Esas-2021/6581 Karar sayılı bozma ilamına yönelik karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin bozma ilamının gerekçe bölümünün 1 no.lu bendinin ve sonuç bölümünün ‘‘1 no.lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine’’ dair kısmının kaldırılarak kararın yukarda açıklanan gerekçe ile davacı yararına BOZULMASINA, işbu bozma kararının Dairemizin önceki ilamına (1) no.lu bent olarak eklenmesine, sonuç kısmına ise ‘‘1 no.lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA’’ ibaresinin eklenmesine, işbu ilamın Dairemizin 25.11.2021 tarihli ilamının eki sayılmasına, alınması gereken 168,30 TL karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına, 3506
    sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca, takdiren 709,50 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davalı şirket yönünden davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 08/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.




    KARŞI OY

    Dava, niteliği itibariyle davacı ile davalı şirket arasındaki satım sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart ve katkı tutarının tahsili amacına yönelik bir alacak davasıdır.
    Mahkemesince, davalı gerçek kişinin imzası bulunan kefalet sözleşmesinde "Müşterek Müteselsil "ibaresinin kefilin el yazısı ile yazılmadığı belirtilmek suretiyle sözleşmenin müteselsil kefalete ilişkin olmadığı, davalı gerçek kişinin bu durumda sözleşme kefili sayılması (âdi kefalet) gerektiği belirtilerek 6098 sayılı TBK'nın 586. maddesine değinilmek suretiyle âdi kefil kabul edilen davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    6098 sayılı TBK. 583 maddesine uyarınca kefalet sözleşmesi yazılı olarak yapılmalı, kefilin sorumlu olacağı azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olunması halinde bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi gerekmektedir. Dosya kapsamındaki "müşterek borçlu ve müteselsil kefil" sözleşmesinde sadece "..." adının ve "müteselsil " ibaresinin ve kefalet miktarı ve tarihinin el yazılı olduğu "müşterek müteselsil " ibaresinin el yazısıyla olmadığından, gerçek kişi yönünden,
    Sayın çoğunluğun Bozma ilamına yönelik karar düzeltme isteminin kabulü yönündeki görüşüne katılmıyoruz.

    Hemen Ara