Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1631 Esas 2022/5660 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1631
Karar No: 2022/5660
Karar Tarihi: 08.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1631 Esas 2022/5660 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı olan kişi, şirketin yönetim kurulu başkanlığını yürütmüş olmasına rağmen, şirket kasasından yaklaşık 467.000 TL'yi açıklayamadığı gerekçesiyle 10.000 TL tazminat ödemeye mahkum edilmiştir. İlk derece mahkemesinin verdiği karar, istinaf edilmiş ve istinaf başvurusu reddedilmiştir. Temyiz istemi de reddedilerek, ilk derece mahkemesinin kararı onanmıştır.
Kanun maddeleri:
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi: Tarafların istinaf başvurularının esastan reddedilebileceğini belirtir.
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1. maddesi: Temyiz isteminin reddedilmesi halinde verilen kararın onanacağını belirtir.
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 372. maddesi: İlk derece mahkemesine işlem yapılması için dosyanın geri gönderilmesini belirtir.
11. Hukuk Dairesi         2021/1631 E.  ,  2022/5660 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08.09.2017 tarih ve 2014/1654 E. - 2017/912 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 12.01.2021 tarih ve 2018/561 E. - 2021/24 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili şirketin kurucu ortağı ve kuruluşundan itibaren yönetim kurulu başkanı ve devamlı imzaya yetkili temsilcisi olduğunu, 2014 yılı yerel seçimlerinden sonra şirket yönetiminin değişmesiyle yeni yönetimin şirket defter ve hesaplarında inceleme yaptığını, birçok usulsüzlüğe rastladığını, şirketin zarara uğratıldığının farkedildiğini, dinlenen işçilerin beyanından davalının şahsi firması gibi akşamları gelip şirketin işlettiği kafeterya ve restaurant kasalarındaki nakitleri cebine alıp gittiğini, kayıtlara geçmesine engel olduğunu, yönetimin değişeceğini hissedince stoklardaki malların dışarı çıkartıldığı bilgisine ulaşıldığını, yapılan özel inceleme raporundan anlaşıldığı üzere şirket kayıtlarındaki kasa bakiyesiyle devir teslim tutanağı arasında 294.565,61 TL fark olduğunu, yine stok sayımına göre şirket kayıtlarındaki mali tablolar ile fiili sayım arasında 149.888,77 TL fark olduğunu, şirket sermayesinin karşılıksız kaldığını, şirket varlık ve ... şirket borçlarını karşılayamaz hale geldiğini, davalının davacı şirketin yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü olarak görev yaptığı süreçte görevini kötüye kullandığını, şirketin 09.04.2014 tarihli yönetim kurulu kararıyla davalının şirketteki görevinin sona erdiğini, TTK 553. maddesi uyarınca şirkete verdiği zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, yaklaşık 4 yıl boyunca davacı şirketin yönetim kurulu başkanlığını tek imza yetkilisi olarak yürütttüğünü, dönem dönem bu yetkinin başkalarıyla paylaşıldığını, şirketin bünyesinde işletilen kafeterya ve restaurant işletmesinden elde edilen kazançları hiçbir şekilde elden teslim almadığını, şirket yönetim kurulu başkanı olarak çalıştığı sürece şirkete zarar verecek davranışlarda bulunmadığını, davacının haksız ve kötü niyetli olarak hiçbir denetim yapmadan aleyhine bu davayı açtığını, yine davacı şirket bünyesinde işletilen kafeterya ve restaurant sebebiyle satıcılara yapılan ödemelerin de bilgisi dışında muhasebe kayıtlarına alınmadığını, şirketin uğradığı bir zararın olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının sunduğu onaysız kasa defteri ve belgeye dayalı olmayan tediye makbuzundaki harcamaların kabul edilemeyeceği, davalının görevden ayrıldığı 09.04.2014 tarihinde ise şirket defterlerinde olması gereken ve mevcut olan nakit farkından dolayı 313.420,38 TL, kayıtlarda yer alan stok ve fiziki sayıma göre belirlenen stok arasındaki 154.532,08 TL stok farkı olmak üzere toplamda 467.952,46 TL farkı belgeye dayalı bir şekilde açıklayamadığı, görev yaptığı tarihler arasında yönetim kurulu başkanı olması itibariyle hiyerarşik durumu da gözetildiğinde bu zararın tamamından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile dava tarihinden itibaren yasal faizi ile 10.000,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 512,10 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 08/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara