Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3765 Esas 2022/5774 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3765
Karar No: 2022/5774
Karar Tarihi: 12.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3765 Esas 2022/5774 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı şirket ile yapılan sözleşmenin hükümlerinin davalı tarafından haksız ihlali nedeniyle zarar gördüğünü iddia eden davacı, 30.000 TL tazminat talep etmiştir. Ancak mahkeme, sözleşmenin devri için gerekli olan idari onayın alınmamasının, sözleşmenin transfer edilememesi nedeniyle davalı şirketin kusurlu olmadığına hükmetmiştir. Dosya değeri dikkate alınarak heyet halinde görülmesi gereken davada, tek hakimle hüküm tesisi yapılmıştır. Bu nedenle karar, davacı yararına bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 5. maddesi
- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
- 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu
11. Hukuk Dairesi         2021/3765 E.  ,  2022/5774 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17.12.2019 tarih ve 2014/1335 E. - 2019/1284 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; 14.05.2013 tarihli sözleşme ile davalı şirketin tarafı olduğu sözleşmeler ile bunlardan kaynaklanan hakları davacı şirkete devretmeyi taahhüt ettiğini, ancak davacının sözleşmenin ifasını haksız ve hukuka aykırı şekilde yerine getirmediğini ve davalının zararına sebebiyet verdiğini ileri sürerek davalı şirketin 14.05.2013 tarihli sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ifa borcunun aynen ifasına, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin davalı tarafça yerine getirilmemesi nedeniyle şimdilik menfi zarar ve kâr kaybı dahil olmak üzere müspet zararları içeren asgari zarar olarak tespit edilen 30.000.-TL’nin, 14.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davalının sözleşmeye aykırılığı nedeniyle 20.000.-TL tutarında manevi tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Narlı Feribot İşletmeciliği A.Ş. vekili; müvekkilinin mevzuata uygun olarak aldığı hat işletme izni ve ruhsatı ile feribot taşımacılığı yaptığını, davacının idare mahkemesinde konuya ilişkin açtığı iptal davalarının da reddedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Davalı Kocaeli B.B.B. vekili; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Ukome Başkanlığının 5216 sayılı Kanunu vermiş olduğu yetkiye göre başvuru ile ilgili evrakların eksik olduğu ve bunların tekemmülünden sonra izin verilebileceği yönünde karar aldığını, Ukome'nin bu konuda almış olduğu kurul kararının İdare Mahkemesince yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, müvekkilinin idare mahkemesinin kararını uyguladığını, davacı tarafın deniz taşımacılığı ile ilgili tekel hakkının söz konusu olmadığını, davaya konu taşımacılık hakkıyla ilgili ihale yapılması gerektiğini, mahkeme kararının uygulanmasının haksız rekabete yol açtığı iddiasının hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; 14.05.2013 tarihli sözleşme ile davalı şirketin tarafı olduğu üç sözleşmeyi ve sözleşmedeki hakları davacı şirkete devretmeyi taahhüt ettiği, bu niteliği itibariyle 14.05.2013 tarihli sözleşmenin hukuki niteliği itibariyle sözleşme devir vaadi olduğu, 14.05.2013 tarihli sözleşme uyarınca devri amaçlanan sözleşmelerin davacı şirkete devredilebilmesi için bu sözleşmelerin tarafı olan idarenin TBK m. 205/f. II uyarınca devre onay vermesi gerektiği, ancak bu şekilde sözleşmelerin devrinin sağlanabileceği, bu bakımdan 14.05.2013 tarihli sözleşmenin ifasının imkânsız olmadığı, devri amaçlanan sözleşmelerin kalan tarafı olan idarenin devri onaylama yükümlülüğünün bulunmadığı, bu nedenle 14.05.2013 tarihli sözleşmenin idare tarafından onaylanmaması halinde söz konusu sözleşmelerin de davacı şirkete devredilemeyeceği, devrin sağlanamamasından dolayı davalı şirketin ancak bir kusurunun bulunması veya devre onay verilmeyeceğini bilmesine rağmen bu sözleşmeyi yapması halinde TBK m. 112 hükmü uyarınca sorumlu olabileceği, 14.05.2013 tarihli sözleşmenin davalı şirket bağlayacağı, davacı şirketin bu aşamada somut bir zararından söz edilemeyeceği, sözleşmenin devir işleminin gercekleştirilmemesinde davalının kusurunun bulunduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- Davacı, davalı ile aralarındaki sözleşme hükümlerinin davalı tarafından haksız ihlali nedeni ile zarara uğradığını, zararın miktarı tam olarak bilinmemekle birlikte 600.000,00 TL olduğunu iddia edip, davalı şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin aynen ifasına ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00 TL'nin ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsili istemi ile açılan işbu davada, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
    5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 18.06.2014 tarih, 6545 sayılı Kanun'un 45. maddesi ile değişik 5. maddesinde ''...Sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri tek hâkimlidir. Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin Türk Lirası'nın üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın; İflas, iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan iş ve davalara, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara, şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalara, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu'na göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır. Heyet hâlinde bakılacak davalarla ilgili olmak üzere, dava açılmadan önce veya açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirler de heyet tarafından incelenir ve karara bağlanır. ...'' hükmü düzenlenmiştir. Dosyaya yansıyan belgelerden dava konusu tazminatın dava tarihindeki değerinin 300.000,00 TL'nın üzerinde bulunduğu sabit olduğundan somut uyuşmazlık yönünden davanın heyet halinde görülmesi ve karar bağlanması gerekirken tek hakimle hüküm tesisi cihetine gidilmesi doğru olmayıp, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz istemlerinin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilin temyiz isteminin kabulü ile, mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz istemlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara