Esas No: 2021/1807
Karar No: 2022/5745
Karar Tarihi: 12.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1807 Esas 2022/5745 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1807 E. , 2022/5745 K.Özet:
Davacı ve davalı arasında yapılan mal alım-satımı işlemi sonrasında davacının davalıya verdiği senetler karşılığında davalının mal gönderdiği ancak senet bedellerinin tahsili için faturaların icraya koyulduğu ve kalan senetlerin iade edilmediği iddiası ile açılan davada, ilk derece mahkemesi davacının ispat yükünün kambiyo senetlerinin illetten mücerret olması nedeniyle bu senetlerdeki alacağın aynı kuvvet ve mahiyetteki delillerle kanıtlanmasının gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. İstinaf başvurusunda Bölge Adliye Mahkemesi, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun olduğunu belirterek istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Temyiz incelemesinde ise Yargıtay, dava konusu bonolardan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, senet bedellerinin davalıya ya da 3. bir kişiye ödendiğinin kanıtlanamaması nedeniyle istirdat talebinin reddine karar verilmemesini doğru bulduğu için istinaf başvurusunun kabul edildiği kararı bozmuştur. Kanun maddeleri olarak HMK'nın 353/1-b.1 ve 373/1. maddeleri karar süreçlerinde kullanılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09.01.2020 tarih ve 2019/276 E. - 2020/21 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.12.2020 tarih ve 2020/1078 E. - 2020/1183 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü;
Davacı vekili, davacı ile davalının mal alım satımı konusunda anlaştığını ve davacı tarafından davalıya toplamda 90.000,00 TL'lik bilimum bonoların verildiğini, ancak buna karşılık davalı şirketin davacıya 43.180,92 TL'lik mal gönderdiğini, üstelik davalının malın bedelinin tahsili için bonolar yerine faturaları icraya koyarak tahsil etmek istediğini, buna rağmen bedelsiz kalan bonoların davacıya iade edilmediğini, buna ilişkin gönderilen ihtarnamenin de sonuçsuz kaldığını, davalının bonoları haksız olarak uhdesinde tutmasından dolayı müvekkilinin zarara uğramış olduğunu, bu nedenle toplamda 90.000.-TL bedelindeki senetlerin bedellerinin vade tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının bonolarının davalının uhdesinde bulunmadığını, elde olanların da kargo fişi ile teslim edildiğini, 42.130.-TL lik ürünün davacıya teslim edildiğini, ancak davacının senetlerin iadesi ve yeni senetlerin kabul edilmesini istediğini ve 3 adet 10.000.-TL lik toplam 30.000.-TL bedelli çekin ekli belge ile kargo ile davacıya gönderildiğini, ancak davacının yeni senet göndermediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacının üzerinde bulunan ispat yükü kapsamında kambiyo senetlerinin illetten mücerret olması nedeniyle bu senetlerdeki alacağın aksinin aynı kuvvet ve mahiyetteki delillerle kanıtlanmasının gerektiği, davacı tarafça bu yönde herhangi bir delil ibraz edilmediği, sübuta ermeyen davanın reddinin gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, davacı tarafından davalıya toplam 90.000.-TL tutarında senet verildiği, bu senetler karşılığı davalı tarafından davacıya 42.131,67 TL'lik mal verildiğinin sabit olduğu ve davalıdan 42.131,67 Tl'lik mal alan davacının bu meblağı talep etmesinin mümkün olmadığı, bununla birlikte; davalı tarafından davacıya kalan 47.869,67 TL'lik senet bedeli karşılığı mal teslim edilmediği sabit ise de, bu meblağda senet bedelinin davacı tarafından davalıya ödendiğine dair dosyaya yazılı herhangi bir delilin sunulmadığı, bu nedenle istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince, usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi'nin kesinleşen 2014/428 esas ve 2015/267 karar sayılı dosyasına göre, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptaline ilişkin davada, davalı tarafından davacıya ticari ilişki kapsamında 42.131,67 TL bedelli mal verildiği sabittir.
Davalı, işbu davadaki savunmasında, dava konusu senetlerin bir kısmının iade edildiği, bir kısmının ise uhdesinde bulunmadığını savunmuş olup, davalı 3 adet 30.000.-TL bedelli senedin davacıya iade edildiğini, kalan 60.000.-TL bedelli senetlerin ise uhdesinde olmadığını ileri sürmüştür. Ancak davalı, 3 adet senedin davacıya iade edildiğini ispatlayamamış olup, davalının bu savunması taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle dava konusu tüm bonoların bedelsiz kaldığının kabulünü gerektirmektedir.
Bu nedenle mahkemece, dava konusu bonolardan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, senet bedellerinin davalıya ya da 3. bir kişiye ödendiğinin kanıtlanamaması nedeniyle istirdat talebinin reddine karar vermek gerekirken, yalnızca istirdat talebinin reddine ilişkin hüküm kurup, menfi tespit talebi yönünden karar verilmemesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarda(1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.