Esas No: 2012/2010
Karar No: 2012/3916
Karar Tarihi: 04.06.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/2010 Esas 2012/3916 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının,kooperatif bünyesinde gerçekleşen ferdileşme sonucu 1/72 arsa payının kooperatif üyesi ... adına tescil edildiğini, müvekkilinin 22.06.2009 tarihinde bu yeri 10.000,00 TL bedelle üye ..." dan satın aldığını,kooperatifçe davacıdan aidat talebinde bulunulduğunu, oysa talebin eski üyenin dönemine ait alacak kalemlerine ilişkin olduğunu,davacının,kooperatife üyeliği ve borcunun bulunmadığını, yapılan satış işleminin, konut sahipliğinin devrine ilişkin olduğunu, bu devrin, üyeliğin devrini de beraberinde getirmediğini, davacının satış nedeniyle kalan 2.500,00 TL borcu da ..." nın isteği doğrultusunda kendisinin kooperatife olan aidat borcuna istinaden 23.10.2009 tarihinde yatırıldığını ileri sürerek, davacının kooperatife borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının, müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, yönetim kurulu karar defterinin 20.08.2009 tarih ve 185 karar sıra numaralı sayfasında 1 numaralı karar ile ..."nın üyeliğine son verilip, davacının üyeliğe kabul edilmesi kararı alındığını, davacının,kooperatifçe alınan kararlara uymakla yükümlü olduğunu,davacının, taşınmazı kooperatiften aldığını ve devraldığı sırada kooperatife borcu olduğunu da bildiğini, zira dava dilekçesinde açıkça ..." nın kooperatife olan aidat borcunu kendisinin bankaya yatırdığını açıkça belirttiğini, kooperatif üyesinden taşınmazı devralan davacının,devraldığı şahsın bir kısım borcunu kabul edip,bir kısmını kabul etmeme hakkı ve ayrıcalığının da olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının,davalı kooperatifin eski üyesi olan ..." dan 71 nolu bölümü satın aldığı ve halen bu taşınmazın maliki olduğu, yönetim kurulu karar defterinin 51.sayfasında 20.08.2009 tarih ve 185 numaralı kararının 1.maddesi ile davalı kooperatif üyesi ..." nın 30.06.2006 tarihli dilekçesine istinaden tapu devrini de yapmış olduğu dikkate alınarak üyeliğine son verilip, davacının üyeliğe kabul edilmesine karar verildiği, davacının,davalı kooperatife üyelik için başvuruda bulunduğu hususu davalı tarafça iddia edilmediği gibi bu konuda dosyaya belge de sunulmadığı, bu hali ile alınan kararın ..." nın üyeliğine son verilmesi bakımından geçerli olduğu, ancak davacının iradesi dışında kooperatif yönetim kurulunun aldığı davacının üyeliğine ilişkin kararın davacıyı bağlamayacağı, dolayısıyla davacının, davalı kooperatif üyesi olmadığı, davacının, tapuda
taşınmazı satın alırken, bağımsız bölümün tapu kaydı üzerinde davalı kooperatifin alacağına ilişkin herhangi bir şerh veya takyidat da bulunmadığı, davacının 71 numaralı bağımsız bölümün devri için davalı kooperatife katkı payı ödemeyi taahhüt etmediği,buna ilişkin belgenin de dosyada olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının, davalı kooperatife aidat bedeli ve üyelik devrinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dava, davacının kooperatife üye olmadığı, sadece başka bir üyeden taşınmaz satın aldığı iddasına dayalı olarak borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK"nun 1/1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Anılan kanunun 8 inci maddesinde Sulh Hukuk Mahkemesinde hangi dava ve işlerin görüleceği düzenlenmiş olup, son fıkrada ise bu ve diğer kanunların Sulh Hukuk Mahkemesi veya hakimlerini görevlendirdiği dava ve işlere de sulh mahkemesince bakılacağı ifade edilmiştir. Buna göre, bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerekmektedir.
Somut olayda ise davacı sadece ödeme ve benzeri nedenlere dayanarak borçlu olmadığının tespitini değil, davalı kooperatife üye olmadığına ve bu sebeple aidat bedellerinden sorumlu olmayacağına dayanarak işbu davayı açtığına göre, üyeliğe ilişkin çekişme bulunan, dolayısıyla hukuki bir durumun belirlenmesine yönelik bu dava, salt mal varlığı hukukuna ilişkin bir dava kapsamında görülemeyeceğinden, görev hususunun parasal değere göre belirlenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Buna göre, kooperatif ortağı olunup olunmadığının belirlenmesi istemine ilişkin bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, salt malvarlığı hukukuna dayalı olmayan işbu davaya bakmanın asıl görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi"nin görevine girdiğinin kabulü ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
2) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.06.2012 tarihinde oybirligiyle karar verildi.