23. Hukuk Dairesi 2012/1941 E. , 2012/3869 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleştirilen tazminat davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın her iki davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili asıl davada, müvekkili ile arsa maliki davalılar arasında 16.12.2004 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, davalıların sözleşme gereğince arsayı boş olarak geç teslim ettiklerini, bunun sonrasında müvekkilinin proje ve rapor işlerinin teminine başladığını, bu arada davalılar tarafından çekilen işe başlanmadığı iddiasıyla sözleşmenin haksız olarak feshedildiğine dair ihbarın 19.11.2005’te tebliğ edildiğini, müvekkilinin sözleşme kapsamında kendisine verilecek daireleri 685.000,00 TL’ye satacağını, imalat için 500.000,00 TL masraf yapacağını, bakiye 185.000,00 TL kâr edeceğini, söz konusu kârdan mahrum kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 15.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talebini ıslah ederek 185.000,00 TL’ye yükseltmiş; bozma ilamından sonra da birleşen davada, 20.000,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili asıl davada, davacının sözleşme gereğince işe başlamadığını, her hangi bir girişimde bulunmadığı için sözleşmenin haklı feshedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiş; birleşen davada fesih ihbarının tebliğ tarihi itibariyle alacağın beş yıllık zamanaşımına uğradığını ve hesaplamanın hatalı olduğunu savunarak, birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen 02.06.2008 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; 16.10.2008 tarihinde davalıların sözleşmeyi haksız olarak feshettikleri gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 35.605,50 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiş; taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2010 tarihli kararı ile, davacı vekili davaya konu dairelerin toplam bedellerinin 685.000,00 TL olacağını belirterek mahrum kalınan kârın tahsilini istediğinden taleple bağlılık kuralı gereğince o miktar esas alınarak hesap yapılması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak yargılamaya devam edilmiş; iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen 25.04.2011 tarihli ek bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davada taleple bağlılık ilkesi ve davalıların sözleşmeyi haksız olarak feshettikleri gerekçesiyle, 15.605,50 TL tazminatın davalılardan tahsiline; birleşen davada da davacının bozma kararından önce alınmış olan
ek raporun 03.07.2008 tarihinde tebliğiyle öğrendiği zarar miktarına göre bozma kararı sonrasında birleşen davada talepte bulunduğundan, o tarih ile birleşen dava tarihi arasında beş yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle, 20.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen dava açısından taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Davalılar vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz itirazları yönünden;
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle mahrum kalınan kârın tahsili istemine ilişkindir ( BK m.108 ). Bu nev’i davalarda BK’nun 128. maddesi gereğince zamanaşımı muacceliyet tarihinden başlar. Yargılamaya konu olayda alacağın muaccel olduğu tarih tarafların da mutabık kaldığı 19.11.2005 tarihidir. BK’nun 126/4. maddesi gereğince eser sözleşmesinden kaynaklanan davalar beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Fesih tarihi ile birleşen dava tarihi arasında zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan, bunun sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı gerekçe ile birleşen davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
3) Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiş olmasına rağmen, mahkemece davacının yargılama aşamasında yatırmış olduğu ıslah harcının karar yerinde dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 31.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.