Esas No: 2012/1254
Karar No: 2012/3849
Karar Tarihi: 31.05.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1254 Esas 2012/3849 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve müdahiller vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, ... ilinde 16, ... ilinde 1 mağazası bulunan ve faaliyet gösterdiği sektörde önemli bir yeri olan şirketin küresel kriz, mağazaların idaresi, stokların kontrolünde günümüz teknolojisine uyum sağlanamaması, iç denetim anlayışının zayıf olması nedenleriyle borca batık duruma düştüğünü, iyileştirme projesinin hayata geçirilmesi halinde şirketin borca batıklıktan kurtulacağını, alacaklıların durumunun iyi yönde değişeceğini ileri sürerek iflasın ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahillerin bir kısmı iflas erteleme koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiş, bir kısım müdahil ise davayı kabul ettiklerini, iflas erteleme kararı verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin mevcut kaydi veriler çerçevesinde borca batıklıktan çıktığı gözükmekle birlikte hesaplardaki açıklanmaya muhtaç seyir ve karşılaştırmalı mali tabloların objektif denetimden uzak bulunduğu, bu durum itibariyle şirketin varlık ve kaynak dengesindeki gelişmelerin sağlıklı olarak analiz edilemediği, davacı şirketin mağazalarının büyük bir bölümünün kapanmış olması satışlardaki ortaya çıkan düşüşler dikkate alındığında şirketin temel faaliyetlerinden sağlanması hedeflenen net nakit akımının 2010 yılı itibari ile sağlanmasının mümkün olmadığı, şirketin finansal bilgi sisteminin inandırıcılığından söz etmenin olanaklı bulunmadığı kayyum raporlarına göre şirketin asıl faaliyet alanı olan market işletmeciliği alanındaki 17 şubeden 13"ünün kapanmış bulunması karşısında, şirketin kaydi verilere göre 31.03.2010 tarihi itibari ile borca batık durumda bulunmadığına ilişkin verilerin yeterli görülmediği, iyileştirme projesinin inandırıcılığını yitirdiği, davacının borca batık olmadığını tespit eden 17.05.2010 tarihli ek bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceği gerekçesiyle, davacı şirketin iflasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile müdahiller ... Süt Ürünleri San. Tic. Tur. AŞ., ... Süt Ürünleri Gıda San. Tic. Tur. Ltd. Şti., ... Pazarlama Ticaret ve San. AŞ. vekili temyiz etmiştir.
Dava, borca batıklık nedeniyle iflasın ertelenmesi istemine ilişkin olup, mahkemece, uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir halin varlığı kabul edilerek 1086 sayılı HUMK’nun 275. ve 6100 sayılı HMK’nun 266. maddesine uygun olarak bilirkişi heyetinden rapor alınmış, daha sonra bu rapora itibar edilmeden ve edilmeme gerekçesi karar yerinde yeterince değerlendirilip, tartışılmadan sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Oysa, 1086 sayılı HUMK’nun 286. ve 6100 sayılı HMK’nun 282. maddesinde belirtilen bilirkişinin rey ve mütalaasının hakimi bağlamayacağı hükmü, hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği, bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor (HUMK 283. HMK 281. md.) alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Yoksa, hakimin bir kez bilirkişi incelemesine karar verdikten sonra, bundan dönülerek uyuşmazlığın çözümünün hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümlenebileceği kabul edilemez. Kaldı ki, somut uyuşmazlığın çözümünde borca batıklığın belirlenmesi bilirkişinin rey ve mütalaasına başvurulmasını zorunlu kılar niteliktedir. Bu durumda mahkemece, bilirkişi incelemesinin yeterli görülmemesi halinde tarafların bilirkişi raporuna itirazları da değerlendirilerek ek rapor alınması ya da yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin mali durumunun ıslahının mümkün olması halinde o şirketin iflasının önlenmesini sağlayan bir kurumdur.
Bu durumda, açıklanan amaç ve şirket ortaklar kurulu tarafından alınan karar sonrasında yapılan talep dikkate alınarak, mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmeli, borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu ulaşılacak gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da değerlendirilmek suretiyle bir sonuca gidilmelidir.
Mahkemece, davacının borca batık olmadığı değerlendirmesini içeren 17.05.2010 tarihli ek bilirkişi raporu kabul edilmemiş ise de, çözümü teknik bilgiyi gerektiren konuda uyuşmazlığın hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümlenemeyeceğinin kabul edilmesi, finansal bilgi sistemine itibar edilmeyen şirketin borca batıklığının tespiti için keşif yapılması, aktif ve pasiflerin yerinde yapılacak inceleme ve sunulan deliller çerçevesinde belirlenmesi, kayyım raporları ile bilirkişi raporu arasında borca batıklık yönünden mevcut çelişkinin giderilmesi ve borca batıklığın yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde tespit edilebilmesi için bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ve müdahiller vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 31.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.