Esas No: 2021/3957
Karar No: 2022/5804
Karar Tarihi: 13.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3957 Esas 2022/5804 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3957 E. , 2022/5804 K.Özet:
Davacı, davalının vekalet görevini kötüye kullanarak hisselerinin gerçek değerinden düşük bir bedelle devraldığı gerekçesiyle Bükreş Mahkemesinde tazminat davası açtı. Mahkeme, davacı lehine 230.221,68 lei tazminat ödenmesine karar verdi ve bu kararın tanınmasını ve tenfizini istedi. Davalı ise mahkemenin görevsiz olduğunu, uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğunu savunarak davanın reddini istedi. Mahkeme, davacı lehine verilen tazminat kararının Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu'nun ilgili maddelerine uygun olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verdi. Karara davalı vekili tarafından temyiz başvurusu yapıldı. Ancak, yerel mahkemenin maktu harçla karar vermesi kanunlara göre yanlış olduğu için karar bozulmalıydı.
Kanun Maddeleri:
- 492 sayılı Harçlar Yasası'nın 4. maddesi - Yabancı bir mahkeme tarafından verilen ilamların tenfizi için alınacak harçla ilgili
- 1 sayılı Tarifenin A-III maddesi - Nisbi harç başlıklı III/1 maddesinde konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda alınacak harç oranıyla ilgili
- 492 sayılı Yasa'nın 28/1-a maddesi - Karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin alınması gerektiğiyle ilgili
- 492 sayılı Yasa'nın 30. maddesi - Değer tespiti yapıldığında harç farkının ödenmesi gerektiğiyle ilgili
- HMK 150. madde - Dosyanın işleme konulması için ödenmesi gereken harçla ilgili.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İskilip Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18.03.2021 tarih ve 2021/25 E. - 2021/131 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin, dava dışı Hitit Comexim şirketinde ortaklığı sırasında davalıyı vekil tayin ettiğini, davalının vekalet görevini kötüye kullanarak müvekkilinin hisselerini gerçek değerinin altında bir bedelle devraldığını, herhangi bir ödeme yapmadığını, bu hususla alakalı Bükreş Mahkemesinde açılan davanın, 05.07.2013 tarihli 6028/3/2012 sayılı karar ile kabulüne karar verilerek 230.221,68 lei tazminata hükmedildiğini, kararın 03.07.2014 tarihinde kesinleştiğini, kararın tercüme edildiğini, apostil şerhinin bulunduğunu ileri sürerek Bükreş Mahkemesinin 05.07.2013 tarihli 6028/3/2012 sayılı ve 03.07.2014 kesinleşme tarihli kararının tanınmasını ve tenfizini istemiştir.
Davalı, mahkemenin görevli olmadığını, uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğunu, tanıma ve tenfiz için kararda gerekli şerhin bulunmadığını, kararın tanınması ve tenfizinin yasal olarak mümkün olmadığını, iki ülke arasında imzalanan ticari bir anlaşmanın bulunmadığını, davacı yararına hükmedilen meblağın davacı adına bankaya bloke edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında Romanya Bükreş Mahkemeleri (Medeni Bölümünce) görülen 6028/3/2012 Esas sayılı dosyasında, davalının 05/07/2013 tarihli 5328 sayılı Medeni Karar ile davacıya 230.221,68 lei tutarında tazminat ödemesine karar verildiği, bu kararın Bükreş Temyiz Mahkemesi 525/03/07/2014 sayılı ve tarihli kararı ile 03/07/2014 tarihinde kesinleştiği, verilen kararın Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu'nun 52,53,54 ve 58. maddelerinde belirtilen şartları taşıdığı, bu haliyle mevzuatımaza uygun olduğu bu nedenle tanıma ve tenfiz koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, huzurdaki davanın mahiyeti itibariyle bir tespit davası niteliğinde olması hasebiyle maktu harçla görülüp sonuçlandırılmasında isabetsizlik bulunmamasına ve 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesi uyarınca, davanın asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görülmemiş olmasının bozma sebebi yapılamayacak olmasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 13/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası'nın 4. maddesinde "Yabancı bir mahkeme tarafından verilen ilamların tenfizi için açılacak davalardan, bu ilamlarda hükmolunmuş şeyin değeri, nevi ve mahiyetine göre (1) sayılı tarife gereğince harç alınacağı" düzenlenmiştir.
1 sayılı Tarifenin A-III maddesinde de karar ve ilam harcı düzenlenmiş, nisbi harç başlıklı III/1 maddesinde konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında harç alınacağı öngörülmüştür.
Somut uyuşmazlık 230.221,68 lei tazminatın tahsiline ilişkin yabancı mahkeme kararının tenfizi istemi ile açılmış olup dava 492 sayılı Yasa'nın 4. maddesi ile 1 sayılı Tarifenin A-III-1 maddesi hükümlerine göre nisbi harca tabidir.
492 sayılı Yasa'nın 28/1-a maddesinde karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin alınacağı, Yasa'nın 30. maddesinde de "muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğunun anlaşılması durumunda yalnız o celse için muhakemeye devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmayacağı, HMK 150 maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulmasının noksan olan harcın ödenmesine bağlı olduğu" düzenlenmiştir.
Eldeki davada, mahkemece maktu karar ve ilam harcına hükmedilmiş olup yerel mahkeme kararı açıklanan yasa hükümlerine aykırıdır.
Yerel mahkeme kararının, davanın 492 sayılı Yasa'nın 4. maddesi gereğince nisbi harca tabi olduğu, Yasa'nın 28/1-a ve 30 maddeleri gereğince işlem yapılarak davaya devam edilmesi gerekçesiyle bozulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde açık yasa hükmünü yorum yoluyla bertaraf eden ve bu yöne ilişkin davalının temyiz istemini red eden onama kararı isabetli olmamıştır.