Esas No: 2012/1261
Karar No: 2012/3826
Karar Tarihi: 31.05.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1261 Esas 2012/3826 Karar Sayılı İlamı
- BORÇLULARIN IFLASINA KARAR VERILMESI
- IKINCI BIR IFLAS KARARI
- İCRA VE İFLAS KANUNU (2004) Madde 179
"İçtihat Metni"
ÖZET: BİR KİŞİ HAKKINDA KESİNLEŞMİŞ İFLAS KARARI VARKEN, İKİNCİ BİR İFLAS KARARI VERİLMESİ YASAYA UYGUN DEĞİLDİR.
Taraflar arasındaki birleşen iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen 2010/503 Esas sayılı davanın reddine, birleşen 2010/504 Esas sayılı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı Tasfiye Halinde T. E… Bankası A.Ş. ile davalılar vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.
Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Asıl dosya davacısı vekili, davalılar hakkındaki konkordato tasdik talebinin reddedildiğini ve kesinleşmeden sonra 27.09.2010 günü ilan yapıldığını, müvekkilinin alacağının da Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2001/1147 E. sayılı dosyası ile hüküm altına alındığını ileri sürerek borçluların iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosya davacısı vekili, davalılar hakkındaki konkordato tasdik talebinin reddedildiğini ve davalılar İbrahim ve Uğur’dan alacaklı olduklarını, giriştikleri icra takibinin de kesinleştiğini ileri sürerek borçluların iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosya davacısı vekili, davalılar hakkındaki konkordato tasdik talebinin reddedildiğini ve davalılar Bülent, İbrahim ve Uğur’dan alacaklı olduklarını ileri sürerek borçluların iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili şirketin iflasına başka bir dosyadan karar verildiğini ve yeniden iflas kararı verilemeyeceğini, davacının bu talepte hukuki yararının bulunmadığını; tasdikin reddi kararının kesinleşmesine ilişkin ilanın mahkemece süresi içinde yapılmadığını, davacıların kötü niyetli talebi ile kesinleşmeden çok sonra ilan yapıldığını, davacıların kesinleşmeden haberdar olduklarını, tacir olmayan gerçek kişi davalıların iflasının istenemeyeceğini, onların sadece şirketin borçlarına kefil olduklarını; davacı Tasfiye Halinde T. E… Bankası A.Ş.’nin alacağının ipotekle teminat altına alındığını, iflas talebinin İİK’nın 45. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile Adana 4. İcra Müdürlüğü’nde yapılan 2001/5344 sayılı takibin iptal edildiğini, aynı Müdürlüğün 2008/8608 sayılı dosyasından yeniden takip yapıldığını, davacının rehin açığı belgesi almadan iflas isteyemeyeceğini, Adana 4. İcra Müdürlüğü’nün 2001/4812 sayılı takip dosyasına yönelik itirazın iptali için açılan davanın kesinleşmediğini, Bülent’in kredi sözleşmesinde imzasının bulunmadığını, sadece Mahmut’un mirasçısı olduğu için aleyhine dava açıldığını ve reddedildiğini; birleşen dosyaların davacılarının yabancı olduklarını ve teminat yatırmaları gerektiğini, konkordato komiserinin işlemleri sırasında bu alacaklara itiraz edildiğini, davacıların alacaklarının konkordatoya tabi olmaması nedeniyle buna dayalı iflas istenemeyeceğini savunarak, davaların reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/102 esas sayılı dosyasında davalı şirketin iflasına karar verildiği gerekçesiyle davalı şirket hakkında yeniden karar vermeye yer olmadığına; Abdullah, İbrahim ve Uğur’un iflasına; birleşen dosyada diğer dosyadan iflaslarına karar verildiği için İbrahim ve Uğur hakkında yeniden karar vermeye yer olmadığına, birleşen dosyada Bülent’in iflasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı Tasfiye Halinde T. E… Bankası A.Ş. vekili ile davalılar vekili temyiz etmiştir.
Bir kişi hakkında kesinleşmiş bir iflas kararı varken, ikinci bir iflas kararı verilmesi yasaya uygun değildir. Mahkemece davalı şirketin, Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/102 E. sayılı dosyasıyla iflasına karar verildiği belirtilerek, bu kararın kesinleşip kesinleşmediği denetlenmeden davalı şirketinin yeniden iflasına karar vermeye yer olmadığına karar verilmiştir. Bu uygulama doğru olmayıp, mahkemece kararın kesinleşip kesinleşmediğine bakılmalı; kesinleşmiş olması halinde şimdiki gibi yeniden iflasına karar vermeye yer olmadığına, kesinleşmemiş olması halinde ise daha önce verilen iflas kararının kesinleşmesi bekletici mesele yapılmalıdır. Ne var ki, somut olayda davalı şirket hakkında Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/102 esas sayılı dosyasında verilen önceki iflas kararının Yüksek 19. Hukuk Dairesi’nin 23.02.2011 gün ve 2010/14764 E., 2011/2279 K. sayılı kararı ile onandığı ve bu karara yönelik karar düzeltme isteminin ise Dairemizin 18.10.2011 gün ve 2011/781-1163 E.K. sayılı kararı ile reddedildiği UYAP sisteminden tesbit edilmiş bulunduğundan kararın sonucu itibariyle doğru olduğu kabul edilmiştir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle asıl ve birleşen dosyalardan davalı gerçek kişilerin tamamının iflasına, İcra ve İflas Kanunu’nun 301. maddesi çerçevesinde karar verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONAN-MASINA), kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 31.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.