Esas No: 2021/1429
Karar No: 2022/5797
Karar Tarihi: 13.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1429 Esas 2022/5797 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1429 E. , 2022/5797 K.Özet:
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen bir davada, davalının, bedelsiz aldığı hisseleri satın alması talep edilmiş ve davaya dair verilen karar istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi sonucunda davacıların talebinin kabul edilmesi gerektiği kararına varılmıştır. Ancak davalı vekili, karara itiraz etmiş ve temyiz dilekçesi süresi içinde verilmiştir. Yargıtay, yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesinin verdiği kararın isabetli olduğuna karar vermiş ve Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararı onanmıştır. Kararda, Türk Borçlar Kanunu'nun 147/4 ve 82. maddeleri uygulanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31.10.2017 tarih ve 2015/772 E- 2017/962 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 30.12.2020 tarih ve 2018/300 E- 2020/1196 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının, davacı şirkette % 35 hissesi bulunduğunu, davalının abisi ...'nin % 45, abisinin iki kızının da % 20 hissedar olduğunu, şirketin büyük ortağının kendi sermeyesiyle kurulduğunu, kardeşini önce çalışan olarak görevlendirdikten sonra bedelsiz olarak hisse ve taşınmaz verildiğini, davalının kötü niyetli olarak artık şirkette çalışmayacağını belirterek bedelsiz olarak kendine verilen hisselerin abisi tarafından satın alınmasını istediğini, hisse bedelinin ödenmesi için davalıya dava dışı ...'nin şahsi hesabından 189.406,08 TL, davacı şirket hesabından ise 245.090,00 TL ödeme yapıldığını, davalının hisseleri devretmediğini ve ödenen parayı da iade etmediğini, davalının şirkete olan borcunun ortaklar cari hesabında kayıtlı olduğunu, ödemeye ilişkin banka dekontlarında da bu durumun anlaşıldığını, davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın 245.090,00 TL yönünden iptalini ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, ... tarafından kendi şahsi hesabından ve davacı şirketin hesabından davalının davacı şirketten hissedar olarak doğan alacaklarına mahsuben ödemeler yapıldığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, hisse devri için şirket hesabından para gönderilemeyeceğini belirterek, davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin banka hesabından davalıya "hisse devrine istinaden" açıklaması ile toplam 160.590,00-TL tutarında para gönderildiği, dekont açıklamaları göz önüne alındığında söz konusu bedelin davalının şirketteki hisselerinin devrine karşılık gönderilmiş olduğu, diğer ödemelerin hisse devir bedeline yönelik yapıldığı iddiasının davacı tarafından usulüne uygun deliller ile kanıtlanamadığı, hisse bedeline yönelik davalı tarafa ödeme yapılmasına rağmen davalının hisselerini dava dışı ortak ...'ye devretmediği, limited şirket hisselerinin devri için taraflar arasında yazılı sözleşmenin imza edilmiş olmasının ve şirket devrine ortaklar genel kurulunun onay vermesinin gerektiği, söz konusu şekil şartının somut olayda gerçekleşmediği, bu hususlar göz önüne alındığında davalının hisse devri karşılığı aldığı bedeli iade etmesi gerektiği, taraflar arasındaki ihtilafın şirket hisse devrinden kaynaklandığı, bu durumda TBK'nın 147/4. maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, takip ve dava tarihi itibariyle söz konusu sürenin dolmadığı, davalı tarafın savunması doğrultusunda sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğinin düşünülmesi halinde de dahi TBK 82. maddesinde belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresinin davacı tarafça yapılan son ödeme tarihinden itibaren başlamasının gerektiği, davacı tarafça son ödemenin 10/05/2013 tarihinde yapıldığı son ödeme tarihi ile icra takip tarihi olan 02/07/2014 tarihi arasında söz konusu 2 yıllık sürenin de dolmadığı ve davalının zamanaşımı definin reddinin gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takibin 160.590.- TL üzerinden devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; hisse devri hususunda bir sözleşme sunulmadığı, davalı tarafından da hisse devir sözleşmesinin kabul edilmediği, ispat yükünün davacıda olduğu, davacı üzerinde "Hisse deviri" ibareleri bulunan dekontlar ve şirket defter kayıtlarıyla ödemenin bu amaçla yapıldığını ispatladığı, davalı taraf ödemenin bir başka nedenle yapıldığını bildirdiği delillerle kanıtlayamadığı, davacı şirket, kendi hesabından ödeme yaptığı için davalıdan karşılıksız kalan ödemenin iadesini isteyebileceği ve davacı şirket ile davalı arasındaki ortaklık ilişkisi gözetildiğinde alacak, TBK'nın 147/4. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, davalının zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı, alacağın likit olduğu için icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8.227,65 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 13/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.