Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/2263 Esas 2012/3803 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2263
Karar No: 2012/3803
Karar Tarihi: 30.05.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/2263 Esas 2012/3803 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı üye, istifasının işleme konulmadığını iddia ederek genel kurul kararının iptali için dava açmıştır. Davalılar ise davacının üyeliğinin sonlandırıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, davacının üyeliği tartışmalı olduğu için davanın üyelik tespiti kesinleşmeden dinlenemeyeceğine ve bu nedenle davacının talebinin reddine karar vermiştir. Karar temyiz edilerek, davacının üyelik durumunun kesinleşmemesi durumunda davanın dinlenemeyeceği ancak üyeliğin tespiti için açılmış olan davada verilen kararın beklenmesi gerektiği, bu nedenle mahkeme kararının bozulması gerektiği hükme bağlanmıştır. Kararda, kooperatifler kanununun 53. maddesinde kimlerin iptal davası açabileceği düzenlendiği belirtilmiştir.
23. Hukuk Dairesi         2012/2263 E.  ,  2012/3803 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı, üyesi olduğu davalı kooperatife 2002 yılında istifa dilekçesi verdiğini, ancak aidatları geri ödenmediği için istifasının işleme konulmadığını, üyeliğinin devam ettiğini, 27.04.2003 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı hazırun cetvelinin altıncı sırasında kooperatif ortağı olarak isminin yazılı olduğunu, 25.07.2010 tarihli genel kurul için çağrı yapan yönetim kurulunun 2003 yılında iki yıl süreyle seçildiğini ve çağrı yaptıkları tarihte görev sürelerinin dolduğunu, bu nedenle genel kurulu toplantıya çağırma yetkilerinin bulunmadığını, 2003, 2004, 2005, 2006, 2007 yıllarına ait faaliyet ve hesapların görüşüleceği genel kurul toplantıları yapılmadığından 2008 ve 2009 yıllarına ait genel kurul toplantısı yapılmasının yasaya aykırı olduğunu, kooperatifin ticari defterlerinin tasdik ettirilmediğini, genel kurul toplantı çağrısının üyelere tebliğ edilmediğini ileri sürerek, 25.07.2010 tarihli genel kurulun iptal edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın hakdüşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davacının kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, istifasının yönetim kurulu kararı ile kabul edilerek üyelikten çıkarıldığını, genel kurula bu nedenle davet edilmediğini, kooperatif üyesi olmayan davacının genel kurul kararını iptali istemi ile dava açamayacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının üyelik tespiti için açmış olduğu aynı mahkemenin 2009/55 Esas 2010/313 Karar sayılı dosyasında, mahkemece davacının kooperatif üyeliğinden istifa ettiği, kooperatif yönetim kurulunun 30.06.2003 tarih 2003/7 nolu kararı ile istifanın kabul edildiği, bu nedenle davacının davalı kooperatifin ortağı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın Dairemizce onandığı ve fakat henüz kesinleşmediği, her ne kadar karar kesinleşmemiş ise de, davacının dava açmakta sıfatının ve hukuki yararının bulunup bulunmadığının resen değerlendirilmesi gerektiği, adı geçen dosyadaki kararın kesinleşmesinin beklenmesine gerek olmadığı, davacının kooperatiften istifa etmesi ve yönetim kurulunca istifanın kabul edilmesi nedeniyle kooperatif üyesi olmadığı gerekçesiyle, davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53’üncü maddesinde kimlerin iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Ortaklık sıfatı, ortağın açacağı iptal davasının dinlenebilmesi koşuludur.
    Somut olayda, davacı tarafından istifasının geçerli olmadığı ve üyeliğinin tespitine dair başka bir dava açıldığı ve mahkemece davanın reddine dair verilen kararın henüz kesinleşmediği, dolayısıyla davacının üyelik durumunun tartışmalı olduğu anlaşılmıştır. Davacının davasının dinlenebilmesi ortaklığının bulunup bulunmadığı noktasında çözümleneceğinden üyelik tespitine ilişkin davanın kesinleşmesinin beklenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara