Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1368 Esas 2012/3795 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/1368
Karar No: 2012/3795
Karar Tarihi: 30.05.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1368 Esas 2012/3795 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2012/1368 E.  ,  2012/3795 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalının, müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu ve ferdileşme sonucu kendisine B-4 Blok 14 nolu dairenin tahsis edildiğini, davacının, ödenmeyen 2008 yılı genel kurulunda karara bağlanan aidatların tahsili amacıyla yapılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde yapılmadığını, ayrıca dava konusu olayda dava şartlarının da bulunmadığını, ilgili genel kurulların gündeminin, toplantının gün ve saatinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkilin taşerondan daire satın alması nedeniyle aidatların davalıdan istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının üyesi olduğu kooperatifin genel kurulunda karar altına alınan aidatları ve gecikme cezasını ödemekle yükümlü bulunduğu, genel kurul kararı alınmadan kooperatife sabit bedel ödenmesi yoluyla ortak alınmasının yasal olarak mümkün bulunmadığı, alacağa konu olan kooperatif genel kurul kararının iptali için davalı tarafça herhangi bir dava açılmadığı, genel kurul çağrı tutanağının davalıya tebliğe çıkartıldığı, kooperatif genel kurulunda aidatla ilgili alınan kararın kooperatif üyesince bilinmesi gerektiği ve bu durumda anılan aidat bedeline davalı temerrüte düşürülmeden gecikme faizi uygulanabileceği, dava konusu alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, yetki ve esasa ilişkin itirazların ret ve iptali ile takibin devamına, 1.320,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1)Dava, davalının, davacı kooperatife sabit bedelle üye olduğu iddiasıyla aidat alacağı için başlatılan icra takibine itirazının iptali istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK’nun 1/1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Anılan kanunun 8. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemesinde hangi dava ve işlerin görüleceği düzenlenmiş olup, son fıkrada ise bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hâkimlerini görevlendirdiği dava ve işler denilmiştir. Buna göre, bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerekmektedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99 ncu maddesinde, bu Yasa’dan doğan uyuşmazlıklara ilişkin hukuk davalarının ticari dava olduğu kabul edilmiş, TTK"nun 5/1 nci maddesinde "Aksine hüküm olmadıkça, dava olunan
    şeyin değerine göre Asliye Hukuk veya Sulh Hukuk Mahkemesi ticari davalara dahi bakmakla vazifelidir.” hükmüne yer verilmek suretiyle Sulh Hukuk Mahkemesi de ticari davalara miktar itibariyle bakmakla görevli kılınmıştır.
    Somut olayda ise, davalı salt yetki,aidatın kaynağı ve benzeri nedenlerle takibe itiraz etmeyip, davacı kooperatife peşin ödemeli üye olduğunu ve bu sebeple aidat bedellerinden sorumlu olmayacağını savunduğuna göre, davalının peşin bedel ödeyerek ortak olduğunun, diğer anlatımla normal statüde ortak olmadığının tespiti istemine dayalı itirazın iptali davası bakımından hukuki bir durumun belirlenmesine yönelik bu dava, salt malvarlığı hukukuna ilişkin bir dava kapsamında görülemeyeceğinden, görev hususunun parasal değere göre belirlenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Buna göre, kooperatif ortağı olunup olunmadığının, peşin bedelli veya normal statüde ortak olunup olunmadığının belirlenmesi istemine ilişkin bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, somut olayda, salt mal varlığı hukukuna dayalı olmayan (üyeliğinin türünde çekişme bulunan) işbu davaya bakmanın asıl görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiğinin kabulü ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    2)Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 30.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara