Esas No: 2020/8526
Karar No: 2022/5865
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8526 Esas 2022/5865 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/8526 E. , 2022/5865 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18.09.2017 tarih ve 2014/1613 E. - 2017/803 K. sayılı kararın davalı ...Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.11.2020 tarih ve 2017/6643 E. - 2020/2027 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 13.09.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı ...Ş. vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti. ile mobilya işleri için imzaladığı sözleşme kapsamında anılan şirkete çek verildiğini, İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin edimini yerine getirmemesi üzerine açılan ve davalı bankanın ihbar olunan sıfatını taşıdığı davada 50.000 TL bedelli 3 adet çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespit edildiğini, ancak çeklerin tahsil cirosu ile davalı bankaya verilmiş olduğunu, bankanın da çeklere dayalı olarak takip başlattığını, müvekkilinin icra tehdidi altında ödeme yaptığını, davalı bankanın vekil sıfatı ile hareket ettiğini, iyiniyetli üçüncü kişi sayılamayacağını, müvekkilinin İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye karşı haiz olduğu tüm itiraz ve defileri bankaya karşı da ileri sürebileceğini, bankanın bu çekleri İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye verdiği kredinin teminatı olarak aldığını ileri sürerek icra tehdidi altında ödenen meblağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalı bankadan istirdadını talep ve dava etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, müvekkilinin kredili müşterisi İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin dava konusu çekleri tahsil cirosu ile değil beyaz ciro ile verdiğini, müvekkili bankanın da Bankalar Birliğinin zorunlu uygulaması kapsamında takasa ibraz anında “tahsil cirosuyla” muhatap bankaya ibraz ettiğini, davacı ile diğer davalı arasındaki sözleşme ile bundan kaynaklı iddiaların iyiniyetli müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti., davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı çek borçlusunun çekleri davalı İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti.’ya yapılacak işler karşılığı verdiği, çeklerden dolayı davacının borçlu bulunmadığına ilişkin açılan davanın davacı lehine sonuçlandığı, çeklerin davalı İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı bankaya çek teslim alma formu ile verilip teminata alındığı, rehin cirosu ile davalı bankaya verilen çeklerde davalı bankanın çeke dayalı hakları kullanamayacağı, yetkili hamil olarak kabul edilemeyeceği, takip dosyası ile tahsil edilen bedelin davalı İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti. uhdesinde bulunmadığından bu davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile, 212,215 TL'nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının keşide ettiği çeklerin beyaz ciro ile davalı bankaya ciro edildiği, davalı banka tarafından da tahsil cirosu ile ibrazının yapıldığı, 6102 sayılı TTK’nın 689. maddesinde yer alan poliçe ile ilgili rehin cirosuna atıf yapılmadığından çeklerde rehin cirosunun uygulanamayacağı, böyle bir ciro yapılsa bile yok hükmünde olduğu, dava konusu çeklerin lehtar tarafından beyaz ciro ile cirolandığı, bu cironun TTK'nın 689. maddesinde yazıldığı şekilde bir rehin cirosu vasfını taşımadığı, çek metninde böyle bir ibare olmadığı için davalı bankanın bu çeki kredi müşterisinin borçlarının teminatı olarak almasının dahi çekteki beyaz ciroyu rehin cirosu haline getirmeyeceği, TTK'nın 687. maddesi uyarınca keşideci ile lehtar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan şahsi def'ilerin ciro yolu ile hamil davalı bankaya karşı ileri sürülebilmesinin çekin iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması şartına bağlandığı, bu yönde bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davalı bankanın istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı İda Mobilya San. Tic. Ltd. Şti. hakkında açılan davanın husumetten, davalı Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş. hakkında açılan davanın yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, çek bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Poliçeye ait olup çek hakkında da uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 818. maddesinde rehin cirosu ile ilgili aynı Kanun'un 689. maddesine yapılmış bir atıf bulunmadığından çekte rehin cirosu caiz olmayıp, rehin veya bunun sonucunu elde etmeye yönelik olarak teminat amacıyla çekin ciro ile elde edilmesi halinde çeki devir alan kişi çeke dayalı hakları kullanamaz. Dairemizin yerleşik uygulamalarına (11.04.2018 T. ve 2016/15070 E. – 2018/2588; 26.09.2017 T. ve 2016/7396 E. – 2017/4744 K. vb.) göre de çekte rehin cirosu mümkün değildir. Ancak, çek metninde açıkça rehin cirosu yazılmasa da birtakım belge ya da evraklardan çekin tahsil veya temlik amacıyla değil rehin (teminat) amacıyla verildiği anlaşılıyorsa çekte gizli rehin cirosu da hukuken geçerli değildir ve çeki bu suretle elinde bulunduran son hamil de meşru hamil olarak kabul edilemez.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; dava konusu çeklerin lehtarı olan davalı İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davalı bankadan kredi kullandığı, çekleri cirolayıp davalı bankaya teslim ettiği, davalı banka tarafından düzenlenen Portföy Çekleri Teslim Belgesinde Teminat/ Tahsil Durumu bölümünde “Teminat” açıklamasına yer verildiği, Çek Teslim Alma Formunda da “Teminata” kaydının işlendiği görülmektedir. Bu haliyle dava konusu çeklerin davalı Banka tarafından teminat amacıyla alındığı anlaşılmakta olup çekte rehin cirosu geçerli olmadığından davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava, davalı İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti’ye verilen çekler karşılığında bu davalının edimini yerine getirmediği halde diğer davalı bankaya gizli rehin cirosuyla çekleri devrettiği, davalı bankanın çeklere dayalı olarak başlattığı takipte çek bedellerinin icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalındığı iddiasına dayalı istirdat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi davanın davalı İda Mobilya San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden husumet nedeniyle reddine, çeklerin hamili olan davalı banka yönünden kabulüne karar verilmiş, kararın davalı bankaca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak banka yönünden de dava reddedilmiştir.
Sayın çoğunluk ile aramızdaki ihtilaf, çekte hamil sıfatını taşıyan davalı banka yönünden, zımni rehin cirosu bulunup bulunmadığı tartışmasından kaynaklanmaktadır.
KAMBİYO SENETLERİNDE CİRO
Kambiyo senetlerine özgü temel kaideler Poliçe başlığı altında düzenlenmiştir. Sıra Bono ve Çeke geldiğinde ise daha çok Poliçe ile ilgili hükümlere atıfla yetinilmiştir.
Bu meyanda bonoda rehinle ilgili Poliçe hükümlerine açık atıf bulunulurken, Çeke dair herhangi gönderme bulunmamaktadır.
Çekin bir ödeme vasıtası olup, belirli bir vadeyi içermemesi; görüldüğünde ödenmesi ve rehin cirosuyla devredilebilirliğine dair açık bir düzenleme bulunmaması nedeniyle gerek uygulamada gerekse öğretide rehin maksadıyla devredilemeyeceğine dair genel bir kabul oluşmuştur.
Zaten sayın çoğunluk ile aramızda bu yönde görüş aykırılığı bulunmamaktadır.
Tartışma daha ziyade Çek arka yüzündeki ciroda “rehin” veya “teminat” ibaresinin yazılmamasına rağmen (beyaz ciroyla devralan banka yönünden) yorum yoluyla rehin cirosu olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği hususunda toplanmaktadır.
Şöyle ki, bankalar çoğu kez kredi verdikleri borçlulardan müşteri çeki almakta ve borçlunun temerrüde düşmesi üzerine de bakiye borç tutarı kadar kambiyo senetlerine mahsus takip yöntemiyle çek keşidecisine müracaat etmektedirler.
Banka ile arasında temel ilişki bulunmayan keşideciler ise senet tevdi bordrosundaki “teminat” ibaresinden veyahut “kredi borç bakiyesi” kadar takibe uğramaktan dolayı bu çeklerin teminat maksadıyla verildiğini iddia ederek bankanın meşru hamil olmadığı savunmasında bulunmaktadırlar.
Sıkı şekil şartlarına tabi olan kambiyo senetleriyle ilgili TTK’da açık düzenlemeler mevcuttur. Ciro ve türlerine ilişkin hükümlerde rehin cirosunun ne şekilde oluşacağı açıkça tarif edilmiştir (TTK. 689). Buna göre ya “bedeli teminattır” veyahut “bedeli rehindir” ibarelerinden birini içermesi gerekmektedir. Bundan başka “tahsil” maksadıyla da temlik edildiğine dair bir kayıt düşülmediyse asıl olan “temlik” cirosudur.
Zira, bir başka kambiyo senedi olan Bono özelinde gündeme gelen ciro ile ilgili 05.11.1969 gün ve 1969/6, 1969/7 Tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında: “İster kapalı ve ister açık olsun, temlik cirosu ile iktisap olunan senet (teminat) olmayıp bankanın mamelekine geçmiş bir haktır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu`nun ticari senetlere ait hükümleri 1930 ve 1931 senetlerinde Cenevre`de tekrar ele alınıp mükemmelleştirilen 1910 ve 1912 Lahey projelerine dayanmaktadır. Bu beynelmilel projelerin derpiş ettiği gaye, uluslararası geniş bir tedavül sahasını haiz olan ticari senetler için beynelmilel bir hukuk statüsü temin etmektir. Kanun yapıcının tedavül sahası milli sınırları aşan ve bu itibarla uluslararası önem arzeden ticari senetler için, beynelmilel anlaşmaları ve projeleri gözönünde bulundurarak tedvin ettiği Ticaret Kanunu hükümlerini, gayelerine ve dayanakları olan uluslararası projelere uygun şekilde tatbik etmek zarureti vardır.
Binaenaleyh; Ticaret Kanunu`nun terhine müteallik açık hükümlerine rağmen temlik cirosu ile ciro edilmiş, ihtiva ettiği haklar kayıtsız şartsız hamilin mamelekine geçmiş bir bono veya poliçeyi (rehin) telakki etmeye imkan yoktur.
Burada özetle; temlik cirosu ile devredilmiş senedin rehin olarak kabulünün mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
KAMBİYO SENETLERİNDE BORÇLUNU(KEŞİDECİNİN) DAYANABİLECEĞİ DEFİLER.
Burada uzun uzadıya senet borçlusunun dayanabileceği mutlak ve nispi defilerden sözedilmeyecektir.
Konumuzu ilgilendiren rehin cirosu, senet metninde açıkça görülebilen ve senet hamilinin senedi temlik alırken çıplak gözle görebileceği mutlak defi kapsamında kalıp, keşideci tarafından herkese karşı ileri sürülebilecektir.
Bir senedin hangi hallerde rehin cirosuyla temlik edildiğinin teşhisi için başvuracağımız kanuni dayanak TTK 689. maddesidir. Buna göre senette ya “bedeli teminattır” veyahut “bedeli rehindir” ibarelerinin yazılması gerekmektedir.
Aksi halin sair delillerle ispatına cevaz verilmesi “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin de senetle ispatı gerektiği hususundaki HMK 201. maddesine de aykırı düşecektir.
Eğer bankaya yapılan ciroda bu ibareler varsa bu senet metninden kaynaklanan bir mutlak defi olup herkese ve dolayısıyla som hamil olan bankaya karşı da ileri sürülebilir.
Ama bunun dışında keşideci, tarafı olmadığı lehtar olan şirketle banka arasındaki senet tevdi bordrosuna veyahut kredi sözleşmesine dayanarak örtülü rehin cirosu iddiasında bulunamaz.
Hakeza bu durum, TTK 687 maddesinde yer alan “poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” şeklindeki hükme de aykırılık oluşturacaktır.
ÇEKDE REHİN CİROSUNUN MÜMKÜN OLMADIĞI TEZİNİ TARTIŞMALI HALE GETİREN GELİŞMELER
Yukarıda değinildiği üzere çekte rehin cirosunu yasaklayan herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak rehinle ilgili Poliçe hükümlerine atıfta bulunulmaması, bir ödeme vasıtası olup görüldüğünde ödenmesi nedeniyle rehne konu yapılamayacağı hususunda bir görüş birliği oluşmuştur.
Ne var ki, 5941 sayılı Çek Kanununun Geçici Madde 3/5 maddesi “31/12/2023 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” denilmekle uygulamada çekin de tıpkı bono gibi bir kredi aracı haline getirildiği gözlemlenmektedir.
Bu madde 2008 yılında oluşan küresel ekonomik kriziyle gündeme gelmiş, geçici madde başlığı altında düzenlenmesine rağmen, her seferinde uzatılmak suretiyle (En son 2023 Aralık sonu) bir nevi “kalıcı” hale getirilmiştir.
Dolayısıyla çekte rehin cirosunun yapılamamasının temel dayanaklarından biri olan “görüldüğünde ödenir” gerekçesi fiilen bertaraf edilmiştir.
EKONOMİK GEREKÇELER
Bankalar kullandırdıkları kredileri geri dönüşünü garanti altına almak için ayni veyahut şahsi teminat alırlar. Ayni teminat kapsamında kalan ipotek verilmesi belirli aşamalarla gerçekleşir. Gayrımenkul değerleme raporları gibi bir hayli emek ve mesai gerektiren çabalar açılacak krediye önemli bir maliyet kalemi olarak yansır. Rehne konu gayrımenkulun aile konutu çıkma ihtimalinden kaynaklanan sorunlar ile kefalet sözleşmelerindeki eş rızasının bulunup bulunmaması gibi ilerde doğacak uyuşmazlıkların caydırıcılığı da cabası.
Bunun yerine ciro yoluyla bankaya devredilecek bir müşteri çeki kredi maliyetini azaltmanın yanı sıra amaca hızlı erişim açısından da her iki taraf açısından tam da bir kazan-kazan durumu oluşturmaktadır.
Ticari ilişkide taraflar tacirdir. Her biri sözleşmenin müzakere sürecinde kendi çıkarlarını maksimize etmeye çalışır en nihayetinde ortak bir ortak noktada buluşurlar. Bu uzlaşı, taraflar arasındaki menfaat dengesini açıkça ihlal etmiyorsa müdahaleden sarfınazar edilmelidir.
Çekte örtülü rehin cirosu gibi varsayımsal bir kabulün yol açacağı bir başka sorun ise halen bankaların teminat maksadıyla elinde tuttukları çeklerin bir anda hurdaya çıkmasıdır. Bundan hareketle mevcut krediler için ek teminat istenmesi, karşılanmaması halinde hesap kat işlemlerine muhatap kalmak gibi; ekonomik kriz nedeniyle zaten zar zor ayakta duran birçok işletmeye ilave zarar kalemi olarak yansıması kuvvetle muhtemeldir.
Bu bakımdan yargı mercileri karar sürecinde takdir yetkisini kullanırken, potansiyel yansımalarını ve doğuracağı ekonomik ve sosyal sonuçları da hesaba katmak zorundadırlar.
Diğer yandan yıllardır bu tür uyuşmazlıklara bakıp istikrarlı bir şekilde temyize konu karar doğrultusunda ilke belirleyen Yargıtay (Kapatılan) 19 Hukuk Dairesinin müktesebatının yok sayılması Yargıtay’ı bir bütün olarak algılayan piyasa paydaşları nezdinde hukuk güvenliği ilkesini da sorgulatacaktır.
Açıklanan gerekçelerle yerinde görülen davalı banka yönünden davanın reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi karanın onanması gerektiği kanaatiyle aksi yönde tezahür eden sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyoruz.