Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8476 Esas 2022/5862 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8476
Karar No: 2022/5862
Karar Tarihi: 14.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8476 Esas 2022/5862 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen ve Yargıtay tarafından incelenen bir dava sonucu, davacı tarafın haksız icra takibi sebebiyle uğranılan zararın %50'sini talep edebileceği belirlenmiş. Davacı, dava dilekçesinde 50.000 TL manevi tazminat yanında, alacağa mahsuben satın alınan gayrimenkullerin değerinin hesaplanarak davalının işbu bedel kadar maddi tazminata mahkum edilmesini istemiş ve mahkemece bu talebin kabul edilebilmesi için eksik harcın yatırılması gerektiği belirtilmiş. Ayrıca, banka tarafından haczedilip alacağa mahsuben satın alınan taşınmazlardan biri olan fabrika binası nedeniyle davacının itibarının zedeleyeceği düşünülerek hakkaniyete uygun bir miktar manevi tazminat takdiri gerektiği belirlenmiş ancak manevi tazminat istemi reddedilmiştir. Kararda; davalı tarafın tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi, madde gereğince eksik harcın yatırılması için Mahkeme
11. Hukuk Dairesi         2020/8476 E.  ,  2022/5862 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ



    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16.02.2016 tarih ve 2009/105 E. - 2016/151 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 13.09.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ..... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, Milli Aydın Bankası T.A.Ş.- Tarişbank ile dava dışı şirket yetkilisi arasında tesis edilen kredi ilişkisine müvekkilinin 500.000 Fransız Frangı ile 400.000.000.-TL için kefil olup boş bir senedi verdiğini, kredi limiti artırıldığı halde kefilin bilgilendirilmediğini, kredi ödenmeyince bankanın takibe geçtiğini, müvekkilinin sorumluluğunun imzaladığı tarihteki limitle sınırlı olduğunu, ancak kredi borcu 3.200.000 Fransız Frangına ulaştığından boş senedin bu miktar üzerinden doldurulup takip yapıldığını, takip dosyasında 3.200.000 Fransız Frangı üzerinden işlemlere devam edildiğini, açılan menfi tespit davasında müvekkilinin 509.000 Fransız Frangı ve 400.000.000.-TL dışında borçlu olmadığına dair verilen kararın kesinleştiğini, müvekkiline ait taşınmazların banka tarafından alacağına mahsuben satın alındığını, taşınmazların halen davalının elinde bulunduğunu, müvekkilinin borcunu ödeyebilecek iken bankanın çıkardığı fahiş fiyat sebebiyle işyerini kapattığını, açılan eski hale iade davasında müvekkilinden 50.944.500.000.-TL fazla tahsil edildiğinin anlaşılıp iade hükmü kurulduğunu, TMSF’nin takip dosyasını RCT Varlık Yönetim A.Ş.’ye, onun da başka bir kişiye devrettiğini, bu dosyaya da ödeme yaptığını, böylece müvekkilinin zarar gördüğünü, tek iş imkanını kaybettiğini ileri sürerek şimdilik 50.000.-TL ile haksız takip nedeniyle alacağa mahsuben alınan taşınmazların değerinin hesaplanarak bu bedel kadar tazminata davalının mahkum edilmesine, 50.000.-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili açıklama dilekçesinde taşınmazların kıymet taktir değerleri ile satış değerleri arasındaki fark 91.333.-TL, işlemiş faizi 395.769,66 TL, temlikten sonra ödenen 53.000.-TL ve manevi tazminat 50.000.-TL’nin yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
    Davalı vekili, taşınmazların alacağa mahsuben satın alınmasının yasaya uygunluk taşıdığını, menfi tespit davasında davacının borçlu olmadığının değil, 3.200.000 FF bedelli senet nedeniyle 2.689.850 FF borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, eski hale iade davasında mahkemece davaya istirdat davası olarak devam edilip 50.944,50 TL’nin tahsiline karar verildiğini, aynı sebebe dayanarak tazminat istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dava konusu olayda davalı banka ile yarı yarıya kusurlu olmasından ötürü satılan gayrimenkullerin muhammen bedelden daha aşağıda bir bedelle satılmasından dolayı oluşan zararın ancak % 50’sini talep edebileceği, buna göre davacının talep edebileceği miktarın 45.666,50 TL olduğu, dava konusu olayda davacının dava dilekçesinde işlemiş faiz talebinde bulunmayıp, dava dilekçesinden sonra 17.03.2009 tarihinde verdiği dilekçe ile işlemiş faizi talep ettiğini, bu talebe davalının muvafakat vermediği, davacının ayrı bir dava açmayıp aynı davada ayrı bir dilekçe ile işlemiş faizi talep edemeyeceği, manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 45.666,50 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki 3, 4 ve 5. nolu bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Dava, haksız icra takibi sebebiyle uğranılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, dava dilekçesinde 50.000.-TL manevi tazminat yanında, haksız takip nedeniyle davalı tarafından alacağa mahsuben alınan gayrimenkullerin değerinin hesaplanarak davalının işbu bedel kadar maddi tazminata mahkum edilmesini istemiş, mahkemece talebin açıklanması hususunda süre verilmesi üzerine de 16.03.2009 havale tarihli dilekçesinde alacağa mahsuben satın alınan gayrimenkullerin kıymet taktiri bedelleriyle satın alma bedelleri arasındaki farkın 91.333.-TL olduğunu, bu doğrultuda 91.333.-TL zararın doğduğunu, ayrıca dava dışı temlik alacaklısının İzmir 14. İcra Müdürlüğü'nün 2008/120 Esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçtiğini, bu takip nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla uğranılan zararın 53.000.-TL olduğunu, dava dilekçesinde 50.000.-TL olarak talep edilen bu tazminat miktarına ilişkin eksik harcın talep halinde yatırılacağını, gayrimenkullere ilişkin talep tutarının kendilerince hesaplandığını, bilirkişilerce hesaplanacak miktarların değişik olabileceğinden bu talebe ilişkin harcın yatırılmadığını belirtmiştir. Bu durumda Mahkemece, bilirkişi raporu alınmasını müteakip gayrimenkullerin değerinin altında bir tutarla satın alınması sebebiyle uğranılan zarar yönünden Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca eksik harcın yatırılması için gelecek celseye kadar süre verilmesi, bu süre içinde harcın yatırılması halinde yargılamaya devamla hüküm kurulması, yatırılmadığı takdirde dosyanın işlemden kaldırılması gerekirken harcı alınmayan talep yönünden esas hakkında hüküm tesisi doğru olmamış, kararın re'sen bozulmasını gerektirmiştir.
    3- Gayrimenkullerin değerinin altında bir tutarla satın alınması sebebiyle talep edilen tazminat yönünden mahkemenin kabulüne göre; kesinleşen mahkeme kararlarına göre davalı Banka, davalının kefaletine binaen verdiği senedi kefalet limitinin üstünde doldurup takibe koymuş ve davalının taşınmazlarını fazla miktar üzerinden doldurulan senetteki alacağa mahsuben satın almıştır. Davalının bu eylemi sebebiyle davacıya bir kusur atfedilemeyeceği halde bankanın gönderdiği 22.04.1998 tarihli ihtarnamede davacının sorumlu olduğu miktarın 20.921,50 TL olduğu, ihtarnamede belirtilen bu borcu ödemeyen davacının sonradan senedin tamamından işlem yapılması sebebiyle müterafik kusurlu olduğunun kabulü yerinde olmamıştır.
    4- Davacı vekili, dava dilekçesi ile 16.03.2009 tarihli açıklama dilekçesinde, TMSF’nin RCT Varlık Yönetim A.Ş.’ye bu şirket tarafından da Mehmet Demirkaya’ya temlik işlemi gerçekleştirildiğini, müvekkilinin bir de bu dosya için ödeme yapmak zorunda kaldığını ileri sürmüş, buna ilişkin takip dosya numarasını da bildirmiştir. Ödenen harcın bu talebe ilişkin olduğu açıklandığı halde anılan talep hakkında olumlu-olumsuz bir değerlendirme yapılmadan fazladan ödeme yapıldığına dair bu istemin de reddi sonucu doğuracak şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    5- Banka tarafından haczedilip alacağa mahsuben satın alınan taşınmazlardan birinin de fabrika binası olduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Fabrikanın haczedilip cebri icra yoluyla alacağa mahsuben satın alınmasının davacının itibarını zedeleyeceği değerlendirilip hakkaniyete uygun bir miktar manevi tazminat takdiri gerekirken manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi de yerinde olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın re'sen (3), (4) ve (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 8.400.-TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 14.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara