Esas No: 2012/1269
Karar No: 2012/3742
Karar Tarihi: 29.05.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1269 Esas 2012/3742 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili limited şirketin yaş meyve ve sebze ticareti, muz sarartma ve paketleme sektöründe faaliyet gösterdiğini, ekonomik kriz nedeniyle yurt içi üretiminin durma noktasına geldiğini, şirketin finansman giderlerinin arttığını, mali durumunun bozulduğunu, haciz ve iflas baskısı olmadan faaliyetlerine devam etme imkanı sağlandığı takdirde mali durumunun düzeltilebileceğini ileri sürerek, bir yıl süreyle iflasının ertelenmesini talep etmiştir.
Müdahil vekili, iflasın ertelenmesini isteyen şirketin, müvekkili şirkete borcu bulunduğunu, mahkemece verilen tedbir kararlarının usulüne uygun olmadığını, iflas erteleme için gerekli asli ve şekli şartların oluşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı şirketin borca batık durumda bulunmadığı, iflas erteleme kararı verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerektiği, borca batıklık yasal koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı limited şirket iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuştur. İflasın ertelenmesi için; erteleme talebinde bulunan şirketin borca batık durumda olması, mali durumunun iyileştirilmesi ümidinin bulunması ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir. Erteleme talebi borca batıklık bildirimi anlamındadır. Bu nedenle mahkemenin öncelikle şirketin borca batık durumda olup olmadığını tespit etmesi, borca batık durumda ise ıslahının mümkün olup olmadığını incelemesi gerekir. Borca batıklık halinin tesbiti için tüm aktiflerin paraya çevirme değerlerinden yani piyasadaki satış sırasında gerçekleşebilecek fiyattan bilançoya geçirilmesi gereklidir. Aktif bu şekilde saptandıktan sonra borca batıklık durumu tespit edilmeli, şirket borca batık durumda değilse talep ret edilmeli, iflas kararı verilmemelidir. Mahkemece borca batıklık ve mali durumun iyileştirilmesi konusunda bilirkişi heyetinden rapor alınmışsa da bu rapor hüküm vermeye yeterli değildir. Bilirkişi heyeti raporunda, davacı şirketin 2010 yılı ticari defterleri ibraz edilmediğinden inceleme ve değerlendirmenin dosyada bulunan 31.03.2010 tarihli geçici mizan ve 26.04.2010 tarihli bilirkişi raporu üzerinden yapıldığını, rayiç değer tespitlerinin de bu tarih itibarıyla
yapıldığından daha sonra sunulan mizanların değerlendirilmediğini, davacı şirkete ticari defterleri ve mizanı ile uyumlu yeni bir bilanço, gelir gider tablosu ve iyileştirme projesi ibrazı konusunun mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmiş, mahkemece bilirkişi raporundaki eksikliklerin giderilmesi için davacı tarafa süre verilmeden şirketin borca batık olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece, 19.03.2011 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen eksikliklerin tamamlanması için davacıya süre verilerek, gerektiğinde bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak şirketin borca batık olup olmadığının aktiflerin rayiç değerleri esas alınarak tespit ettirilmesi şayet şirket borca batık ise iyileştirme projesinin somut bilgi ve belgelerle desteklenip desteklenmediğinin belirlenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir. Bu nedenlerle davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 29.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.