Esas No: 2021/3513
Karar No: 2022/5878
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3513 Esas 2022/5878 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3513 E. , 2022/5878 K.Özet:
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen bir dava sonucunda, davacı şirketin özelleştirme sürecinde davalı şirketle yaptığı İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'nde yer alan sorumluluk paylaşımı nedeniyle müvekkilinin ödemesi gereken bir miktar parayı ödediği ve bu parayı rücu ettiği belirtilerek davalıdan tahsilini talep ettiği ancak davalının sorumluluğuna ilişkin maddelerin bulunduğu sözleşmeden ötürü talebin reddedildiği belirtilmiştir.
Kararda, davalının sorumluluğunun bulunmadığına dair gerekçeler sunulmuş ve temyiz istemi reddedilmiştir.
Kanun maddeleri: 4046 sayılı Kanun, 4628 sayılı Kanun (Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı)
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 16.07.2020 tarih ve 2019/79 E. - 2020/234 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ...'ın özelleştirme kapsamına alınması ve 20 ayrı dağıtım şirketine ayrılması kapsamında müvekkili ile davalı arasında 24.07.2006 tarihinde "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi" akdedildiğini, anılan sözleşmenin 7.1, 7.2, 7.3, 7.4, 7.5 ve 7.6 maddelerinde dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırıldığını, Amasya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/880 E. Sayılı dosyasında dava dışı üçüncü kişilerce müvekkil aleyhine açılan davada verilen 19.11.2008 tarihli karar ile 24.07.2006 tarihinden önce dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan bu nedenle müvekkili aleyhine tazminata hükmedildiğini, Yargıtay'ca kararın onanarak kesinleştiğini ve Samsun 2. İcra Müdürlüğü'nün 2009/925 sayılı dosyasında toplam 371.515,90 TL'nin 04.06.2009 tarihinde müvekkilince ödendiğini İHDS hükümlerine göre müvekkilinin ödemeyi rücu hakkına sahip olduğunu ileri sürerek, 371.515,90 TL'nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama,toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu edilen ödemenin davalı ... ile davacı ...Ş. arasındaki 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin imzalanma tarihinden sonra 04.06.2009 tarihinde gerçekleştirildiği, 24.07.2006 tarihinden önce bilanço ve davacı Şirket kayıtlarına yansıtılmış olması mümkün olmadığı, ... tarafından 24.07.2006 tarihinden önce böyle bir ödeme yapmadığı ve ...’ın malvarlığından bu tutarın çıkmadığı, tapu kayıtlarına göre kamulaştırmasız el atma hükmünü veren Amasya Asliye Hukuk Mahkemesinin söz konusu taşınmazların davacı adına terkini ve davalı adına tescili kararının kesinleşme tarihinden itibaren taşınmaza ait tapu mülkiyet bilgilerine işlendiği ve söz konusu taşınmazların 24.07.2009 tarihinde ... adına tapuda tescil edildiği, alacağın dayanağı olan müdahalenin, Amasya Asliye Hukuk Mahkemesince alınan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere İHDS öncesinde gerçekleştiği, bu nedenle sorumluluğun davalı ...’da olduğu, davacı Şirketin 24.07.2006 tarihinden önceki bir tarihteki işlemi nedeniyle kesinleşen mahkeme kararı uyarınca 04.06.2009 tarihinde ödemek zorunda kaldığı toplam 371.515,90 TL’yi, dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 19.033,69 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 14/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY
Enerji sektöründeki özelleştirmelerin 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği 4628 sayılı yasa ile düzenlenmiş, 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile ... özelleştirme kapsam ve programına alınmış, davacı şirketinde dahil olduğu 20 şirket, Türkiyedeki dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansına sahip olarak 01.03.2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamı ...'a ait olmakla birlikte, ...'tan ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyete başlamıştır.
... tarafından 20 adet dağıtım şirketi kurulduktan sonra herbiri ile ayrı ayrı 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalanmıştır.
Davacı şirket, tüm hisseleri davalı ...'a ait olmak üzere 29/12/2010 tarihine kadar faaliyet göstermiş, bu süreçte özelleştirme işlemleri yürütülmüş, özelleştirmenin tamamlanmasıyla birlikte davacı şirketin hisselerinin tamamı Çalık Elektrik Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri devredilerek 29/12/2010 tarihli hisse satış sözleşmesi akdedilmiştir.
Dava konusu ödeme, davacıya ait hisselerin tamamının kamuya ait olduğu, 29/12/2010 tarihli hisse satış sözleşmesinden önce 04.06.2009 tarihinde yapılmıştır.
Özelleştirme aşamasında Yeşilırmak EDAŞ tarafından düzenlenen ve beyan edilen devre esas mizan kayıtları temel alınarak “devre esas” bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirilmiş olup dava konusu ödeme bilançoda yer almaksızın işlemler ikmal edilmek suretiyle Yeşilırmak EDAŞ'ın özel sektöre devri gerçekleştirilmiştir.
Bu halde, devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden, davalı ...'tan geçmiş döneme ilişkin herhangi bir talepte bulunulamaz.
Keza, 29/12/2010 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan 29/12/2010 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden ,kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'ı ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkı bulunmadığı” hükmü de davalının sorumluluğunun olmadığını göstermektedir.
Ayrıca, özelleştirme sürecinde, taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin listeler hazırlanarak tesbit tutanakları düzenlenmiş olup, dava konusu ödemeye ilişkin dava ve icra dosyası bu tutanaklarda yer almamaktadır.
Hisselerin tamamının kamuya ait olduğu 29/12/2010 tarihi öncesi, 04.06.2009 tarihinde yapılan ödeme nedeniyle davacının (devir öncesi) 24.04.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'ne istinaden yine hisselerinin tamamı kamuya ait bulunan davalı ...'tan dava konusu alacağı talep etmesi nasıl mümkün değil ise, 29/12/2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile tamamen el değiştiren davacının, kendisi tarafından yapılmayan ödemeyi, kesinleşen devre esas bilançolarda yer almaması nedeniyle davalıdan talep etmesi de hukuken mümkün değildir.
Aksi düşüncenin kabulü, davacı yönünden sebepsiz zenginleşme, davalı yönünden ise ikinci kez aynı parayı ödeme sonucu doğuracaktır.
Sonuç olarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında bulunmaması nedeniyle 29/12/2010 günlü Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, 29/12/2010 günlü sözleşmeden önce gerçekleşen 04.06.2009 tarihli dava konusu ödemeden dolayı, 29/12/2010 günlü sözleşmenin 9.3 ve 9.4 maddeleri gereğince davalının sorumluluğu bulunmadığından davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile dava reddedilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.