Esas No: 2020/8452
Karar No: 2022/5905
Karar Tarihi: 15.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8452 Esas 2022/5905 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/8452 E. , 2022/5905 K.Özet:
İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen bir karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi tarafından istinaf edilmiş, ancak esastan reddedilmiştir. Ardından davalı tarafından temyiz dilekçesi verilmiş ve yapılan incelemeler sonucu dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ve Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASI karara bağlanmıştır.
Kanun Maddeleri:
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)
- HMK'nın 353/1-b1 maddesi (istinaf isteminin reddi)
- HMK'nın 369/1. ve 371. maddeleri (uygulanması gereken hukuk kuralları)
- HMK'nın 370/1. maddesi (temyiz isteminin reddi)
- HMK'nın 372. maddesi (işlem yapılacak yer)
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04.07.2018 tarih ve 2014/953 E. - 2018/707 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 21.09.2020 tarih ve 2019/36 E. - 2020/900 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 13.09.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 27/08/2008 tarihli konsinye sözleşmesi uyarınca kesilmiş faturalar ve bu faturalara konu malların teslim edilmesinden doğan 277.564,27 TL alacaklı olduğunu, davalının 28/03/2010 tarihi itibariyle gönderilen ihtarname ile temerrüte düşürüldüğünü, ödeme yapılmaması üzerine icra takibi yapıldığını, davalı tarafın borcun esasına ilişkin yaptığı itirazların haksız ve mesnetsiz olduğunu, sözleşmeye konu ürünlerin davalı tarafın istemine uygun olarak tasarlanıp üretildiğini, üzerine markanın basılması nedeniyle başka bir şirkete satılmasının mümkün olmadığını, uzun süre sözleşmenin sorunsuz uygulandığını, davalının daha sonra başka firmalara iş yaptırdığını, davacıya sipariş vermemesi nedeniyle müvekkilinin sözleşmeden doğan hakkını kullanarak sözleşmeyi feshedeceğini yüz yirmi gün süre önceden bildirdiğini, davalı tarafından teslim alınmayan 1,2,3 ve 4. grup malların davalıya gönderilmesine rağmen davalı tarafından teslim alınmadığını, davalının bu davranışıyla sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, bu konuda davalıya ihtarname gönderildiğini, sözleşmeye uygun olarak yüz yirmi günlük süre içinde üretilen malların müvekkili şirketin bedelini talep etme hakkına sahip olduğunu, davalının temerrüte düşürülmesi nedeniyle takipte talep edilen işlemiş faize yönelik itirazlarının haksız olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, sözleşme ile davacının müvekkili şirketin üretimini yaptığı, dağıttığı ve sattığı sözleşme ekindeki listede gösterilen elektrik araç ve gereçlerinin üretimini üstlendiğini, sözleşme ile başka bir firmaya üretim yapmama ve rekabet yükümlülüğü altına girdiğini, sözleşme gereği davacının müvekkili şirketin verdiği siparişleri üretmek durumunda olduğunu, bu konuda inisiyatifinin bulunmadığını, dava konusu edilen faturalarda belirtilen mallara müvekkili şirketin ihtiyacının bulunmaması nedeniyle malların teslim alınmayarak faturaların iade edildiğini, 2009 yılı başından itibaren sözleşmenin yürümeyeceği anlaşılıp mal siparişinin kademeli olarak durdurulduğunu, ancak davacının 15/10/2009 tarihinde feshettiğini bildirmesine rağmen ısrarla ve kötü niyetle olarak mal sevk etmeye devam ettiğini, üretimi yapılan sayaçlarda bazı problemlerin çıkmaya başladığını, müşterilerden yoğun şikayet geldiğini, ayrıca yazılım hatası bulunduğunun tespit edildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin itibar kaybına uğradığını, aynı zamanda uğradığı zararın her gün arttığını, şikayetlerin davacı tarafından gözardı edildiğini, ticari ilişkinin bittiği ve malzeme istenmediğinin sözlü ve yazılı olarak bildirilmesine rağmen davalının mal göndermeye çalıştığını, yazışmalardan sonuç alınamadığını, davacının sözleşmeden doğan hakkını kötüniyetli olarak kullanmak istediğini, dürüstlük kuralına uymanın davacı tarafından zorunlu olduğunu, davacı tarafın icra inkar tazminatı isteminin alacağın likit olmaması nedeniyle yerinde olmadığını, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi yaptığını, müvekkili şirketin uğradığı zararın tespit tarihi itibariyle 1.429.857,00 TL olup bu zararın davanın kabulüne karar verilmesi halinde takas ve mahsup edilmesini istediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile; davalının dava konusu İstanbul Anadolu 7 İcra Müdürlüğünün 2014/8746 Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 262.698,60 TL asıl alacak ile 157.435,63 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 420.134,23 TL alacak ile asıl alacağa işleyecek değişen oranlarda avans faizi üzerinden devamına, davacı tarafın fazlaya ilişkin 14.865,67 TL asıl alacak ile 9.019,29 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 23.884,96 TL'lik isteminin reddine, 262.698,60 TL asıl alacağın %20 oranındaki 52.539,72 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK' nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve özellikle dava konusu ürünler davalı tarafından davacıya kiralanan depoda tutulmakla malların depodan her zaman teslim alınabilecek olmasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 23.318,17 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 15/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.