Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1790 Esas 2022/6039 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1790
Karar No: 2022/6039
Karar Tarihi: 19.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1790 Esas 2022/6039 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/1790 E.  ,  2022/6039 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 44. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.07.2017 tarih ve 2014/468 E- 2017/642 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi'nce verilen 30.12.2020 tarih ve 2020/177 E- 2020/469 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, taraflar arasında kumaş satış sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme uyarınca 14/08/2012 tarihinde 11.000 metre, 04/09/2012 tarihinde ise 9.000 metre kumaş siparişi verildiğini, bu siparişlere istinaden davalıya 30/11/2012 keşide tarihli 16.151,00 Euro bedelli, 18/12/2012 keşide tarihli 16.000,00 Euro bedelli ve 28/02/2013 keşide tarihli 24.587,00 Euro bedelli çeklerin verildiğini, bu çeklerden ilk ikisinin bedelinin ödendiğini, davalıdan temin edilen kumaşlardan müvekkili tarafından pantolonlar üretildiğini, üretilen pantolonların parça boyama işlemine girmesi sonrası bölüm bölüm farklı tonda boyandığını ve ürünlerde tek renk sağlanamadığını, oluşan renk farklılıklarından dolayı pantolonların bir kısmının ikinci kalite ürünü olarak ayrıldığını, ayrıca bir kısım ürünlerin de uçuntu temizliği ve örme tamiri işlemleri yapılmak suretiyle ayıplarının giderildiğini, ürün kalitesinden kaynaklanan mevcut ayıpların 16/11/2012 tarihinde fark edilerek davalıya ihbar edildiğini, ayrıca tüm bu hususların İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/11 D.İş sayılı dosyasından tespitinin yaptırıldığını, tüm bu yaşananlardan ötürü müvekkilinin toplam 58.135,10 Euro zarara uğradığını belirterek bu kapsamda davalıya verilen 28/02/2013 tarihli, 24.587,00 Euro bedelli çekten dolayı borçlu olmadığını ve 42.576,90 Euro zararının bulunduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve zararının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacının sözleşmeden dönme iradesini ortaya koymaması nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan bedeli ödemekle yükümlü olduğunu, davacı şirketin sipariş sözleşmesinde talep ettiği şekilde, 113 top kumaşın top başlarından ayrı ayrı 60 cm/lik parçalar kesilerek, çekme ve dönme testi için davacı yana gönderildiğini, davacının onayından sonra kumaşların 01/09/2012 tarihli sevk irsaliyesi ile gönderildiğini, davacının 04.09.2012 tarihinde aynı cins maldan ikinci parti olarak 6700 metre daha istediğini, bu siparişe konu 76 top kumaşın top başlarından da ayrı ayrı 60 cm'lik parçalar kesilerek, çekme ve dönme testi için davacıya gönderildiğini, davacının onayı üzerine bu kumaşların da 22.09.2012 tarihli sevk irsaliyesi ile gönderildiğini, dava konusu kumaşların bütün testlerden olumlu olarak geçtiğini, davacının, kumaşların tamamının kendisine tesliminden, kumaşların kesme ve dikme işlemleri bittikten ve dikilen pantolonlar parça boyama işlemine tabi tutulduktan sonra mail olarak; kumaşta uçuntu problemi (elyaf topağı hataları) olduğunu belirttiğini, uçuntunun pamuklu bezlerde ipliğin içine karışan ve boyama sırasında boya almayan elyaf olduğunu, bunun da boyaya hazır pamuklu bezlerde açıkça görünen ayıp olarak nitelendirilebileceğini, ayrıntılı muayene gerektirmeksizin tespit edilebildiğini, davacının müvekkiline kumaşlardan ürettiği pantolonlardan numune olarak dört adet gönderdiğini, yapılan incelemede pantolonlardaki sorunun, kumaş kesimi-dikimi sırasındaki "metolama hatasından” kaynaklandığının görüldüğünü, numunelerin 07.02.2013 tarihinde müvekkili tarafından İstanbul Teknik Üniversitesi Tekstil Teknolojileri ve Tasarım Fakültesi Tekstil ve Konfeksiyon Kalite Kontrol ve Araştırma Laboratuarına analiz için verildiğini, hazırlanan 12.02.2013 tarihli raporda da pantolonlardaki hatanın metolamadan kaynaklandığının tespit edildiğini, davacının iddia ettiği gibi kumaşlarda uçuntu veya kanat farkı ayıplarının bulunması halinde kumaşların herhangi bir işleme tabi tutulmadan yasal süre içinde ayıp ihbarında bulunulması gerektiğini, yapılan parça boyama işleminde, kumaşın niteliğine uygun olarak işlem yapılmaz ise kumaşın parçalanabileceğini, dava konusu kumaşlarda herhangi bir ayıp bulunmadığını, ayıp ihbarının süresi için de yapılmadığını, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, kendisine kumaş olarak gelen malları süresinde muayene etmeden işleyerek pantolon haline getirdiğini, müşterisinin bildirimi üzerine malları muayene ettirdiğini, bu nedenlerle eğer mallarda ayıp varsa, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı ve malların teslim edilen haliyle davacı tarafından kabul edildiği sonucunun kabul edilmesi gerektiğini, davacının zarardan kaynaklanan alacak talebinin de fahiş olduğunu, 2012 yılı Eylül ayında teslim aldığı mallarda bulunduğunu iddia ettiği açık ayıp niteliğindeki uçuntular nedeniyle, 2013 yılı Ocak ayında gider pusulası almasının, davacı yanın ayıp ihbarını yasaya uygun olarak yapmadığının bir başka göstergesi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk derece mahkemesince; davacı tarafından kumaşların 01/09/2012 tarihinde 10.984 mt., 22/09/2012 tarihinde 9.300 mt. olarak teslim alınmış olduğu, uçuntu diye tabir edilen hatanın en baştan ham kumaşta gözle görülür nitelikte olmasına rağmen 2 günlük süre içerisinde herhangi bir bildirimin yapılmadığı, davacı tarafından iddia edilen diğer hususların ise davacı tarafından yapılan metolamadan kaynaklandığı, gizli ayıp olduğunun kabulü halinde dahi süresi içerinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, dosyada aldırılan 12.12.2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda; ayıbın gizli ayıp olduğu, kumaşlardaki bozukluğun sonradan ortaya çıktığı belirtilerek, davacının 65.620,20 TL zarara uğradığı yönünde kanaat bildirildiği, 22.05.2017 havale tarihli heyet raporunda; ayıbın acık ayıp niteliğinde olduğu, ikinci kaliteye ayrılan pantolonlardaki ayıbın metolama nedeniyle davacı hatasından meydana geldiği, bu nedenle reklamasyon faturalarından davalının sorumlu tutulamayacağı ancak diğer yönlerden davacı zararının 20.874,77 TL olduğunun belirtildiği, İlk Derece Mahkemesince 22.05.2017 havale tarihli heyet raporunun hükme esas alındığı, ayıbın açık ayıp olarak nitelendirildiği, taraflar arasında ticari satım sözleşmesi yapıldığı, bu çerçevede davalının davacıya kumaş sattığı, ayıbın niteliğine göre yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde dosyaya aldırılan ve denetime elverişli 12.12.2014 tarihli bilirkişi heyet raporu ile sabit olduğu üzere davacının ürettiği pantolonlardaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, olağan bir inceleme ile anlaşılamayacak nitelikte olduğu, TTK'nın 23/1-c maddesi uyarınca, malı inceleme ve ihbar yükümlülüğünün sekiz gün içerisinde yerine getirilmesi gerektiği, somut davada kumaşların 01/09/2012 tarihinde 10.984 mt., 22/09/2012 tarihinde 9.300 mt. olarak teslim edilmiş olduğu, davacı tarafça 16/11/2012 tarihinde ayıp iddiasıyla mail gönderildiği, ihbar yükümlülüğünün belirtilen yasal süre içerisinde yerine getirilmediği, İlk Derece Mahkemesi kararının sonuç itibariyle yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 19/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara