Esas No: 2021/3673
Karar No: 2022/6025
Karar Tarihi: 19.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3673 Esas 2022/6025 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3673 E. , 2022/6025 K.Özet:
Kredi kartı borcu ödenmeyen davalının yaptığı haksız itiraz nedeniyle başlatılan takibe itirazın kısmen iptali ve icra inkar tazminatı talebiyle açılan davada, davacı bankanın yapılandırma talebine yanıt verilmemesinin davalının yasal hakkının engellenmesi olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verildi. Ancak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, davacı bankanın icra takibi yapmamasının haksızlık sonucunu doğurduğunu belirterek kararı bozdu. 5464 sayılı Yasa'nın Geçici 4. maddesine göre yapılandırma talebi olması durumunda, yapılan takibin duracağına ancak borcun tespiti ve itirazın iptali için yapılan davaların devam edeceğine ve bu doğrultuda karar verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
5464 sayılı Yasa'nın Geçici 4. maddesi: \"Bu madde kapsamında önceki düzenlemelere istinaden açılmış olan hukuki ve idari takipler durur. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra borçlular tarafından açılan davalar kesinleşinceye kadar yapılan takipler durur. Bu şekli ile durdurulan takipler, yapılandırma talebinin reddi veya yapılandırmaya yönelik taleplerin veya yapılandırm
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Kilis 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 22.02.2021 tarih ve 2019/128 E. - 2021/25 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı banka tarafından davalıya verilen kredi kartından kaynaklanan borcun davalı tarafından ödenmemesi sebebiyle başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini, haksız itiraz nedeniyle icra takibinin iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kredi kartı borcunu devamlı ödediğini en son ödemesini 19.08.2003 tarihinde asgari tutarı ödeyerek yaptığını, anılan tarihten sonra işlerinin bozulması üzerine ödemede bulunamadığını, 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 sayılı Yasa'dan istifade için Kilis Noterliği aracılığıyla 25.04.2006 tarihinde resmen ve bilahare şifahi olarak bankaya müracaat ettiğini ancak kendisine borcunun bulunmadığının söylendiğini, 10.07.2011 tarihinde noter aracılığıyla gönderilen ihtarname ile borcun 192.507,48 TL olduğunun belirtildiğini ve takip başlatıldığını, borcun ve işletilen faizin fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı bankanın, yasa gereği davalının talebini işleme koymak zorunda olduğu, davacının dosyaya sunduğu beyanlarında da %18 faiz ile 18 ayda eşit taksitte borcu ödemeyi kabul ettiğinin anlaşıldığı, bu durumda davacı bankanın sözleşme ile belirlenmiş faiz oranı üzerinden, takip tarihine kadar olan işlemiş faizi talep edemeyeceği, davacının, işleme koymadığı başvuru doğrultusunda takip tarihi itibariyle %18 faiz oranı ile 18 aylık faiz talep edebileceğinin kabulünün dosya kapsamında hakkaniyetli olacağı gerekçesiyle re'sen yapılan hesaplama üzerinden davanın kısmen kabulü ile davalının takip dosyasına yapmış olduğu 37.747,37 TL asıl alacak, 10.191,79 TL işlemiş faiz, 509,58 TL BSMV 126,53 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 48.575,27 TL 'ye yönelik itirazın iptaline, alacak likit olmadığından davacının inkar tazminatı talebinin reddine, şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dava, bankacılık işlemine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece Dairemizin 18/04/2019 tarihli bozma ilamı dikkate alınarak davacı bankanın davalı borçlunun 5464 sayılı Yasa’nın Geçici 4.maddesi kapsamında yapılandırma talebinin uygulanması konusunda olumlu yada olumsuz bir yanıt verilmemesi nedeniyle davalı müşterinin yasal hakkının engellendiği gerekçesiyle dava kısmen kabul edilmiştir.Davacı bankanın 5464 sayılı Yasa kapsamında davalının başvurusu konusunda herhangi bir işlem yapmaması icra takibinin başlı başına haksızlığı sonucunu doğurur.Bu nedenle davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin tüm davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 19/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Daire çoğunluğunun bozma gerekçesi olarak kabul ettiği husus dosya içeriğine uygun değildir. Zira; davacı banka davalının hesabını 19.04.2006 tarihinde kat etmiş, bu durumu 29.06.20211 tarihli ihtar ile bildirmiş, bu tarih itibarıyla 37.747,37 TL'si asıl alacak olmak üzere 192,507,48 TL'nin ödenmesi istenmiştir. Davacı banka anılan miktar ve ferileri için 25.09.2011 tarihinde icra takibine girmiştir.
Daire çoğunluğu 5464 sayılı Yasa'nın geçici 4. maddesi gereğince davalının yeniden yapılandırma isteminin işleme konulmamasını davacı bankanın icra takibi yapmasına engel olduğu görüşündedir.
Ancak anılan madde sadece yapılan takibin duracağına amirdir. Eldeki dava açısından yapılacak iş yine davacının icra takibi üzerine yapılandırma kapsamında davalının borcunun tespiti ve buna göre itirazın iptali talebinin değerlendirmesinden ibarettir. Nitekim mahkemece de Dairemizin bozması kapsamından yapılan hesaplama ile itirazın kısmen iptaline karar verilmiştir.
O halde bozmaya ve 5464 sayılı Yasa'nın geçici 4. maddesine uygun olan kararın onanması gerekirken yazılı gerekçeyle bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.