23. Hukuk Dairesi 2012/1767 E. , 2012/3654 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.
Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, borçluya ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde üst sıraya alınan davalının takip dosyasından konulan haczin düştüğünü, davalı alacağının da muvazaaya dayandığını ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, alacaklı oldukları dosyadan yasal süresi içinde satış istenmesi nedeniyle haczin düşmediğini, alacağın kambiyo senedine dayandığını, davacı ile borçlunun vekilinin aynı kişi olduğunu ve bunun yasaya aykırı bulunduğunu, takibin daha önceki tarihte yapıldığını ve muvazaa iddiasının yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının alacaklı olduğu takip dosyasından yasal süre içinde satış istenmesi nedeniyle haczin ayakta olduğu, muvazaaya ilişkin dosyada bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalı alacaklıdadır. Davalı, alacağının varlığını ve miktarını takipten önce düzenlenen belgeler ve usulüne uygun diğer belgelerle ispatlamalıdır. Bu nedenle mahkemenin ispat yükünü davacı üzerinde görerek, dosyada muvazaaya ilişkin dosyada bilgi ve belge bulunmadığı yönündeki gerekçesinde isabet yoktur.
Ne var ki, muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması gerekir. Davalının takibine dayanak kıldığı bononun tanzim ve vade tarihi ile takip tarihi, davacının takibine dayanak kıldığı çekin keşide, ibraz ve takip tarihlerinden yaklaşık iki yıl öncedir. Bu haliyle davalı alacağının muvazaalı olduğu kabul edilemeyeceğinden, davanın reddi sonucu itibariyle doğrudur.
Açıklanan nedenle sonucu itibariyle doğru olan yerel mahkeme kararının gerekçesinin HUMK"nun 438/son maddesi uyarınca yukarıdaki şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle sonucu itibariyle doğru bulunan yerel mahkeme kararının gerekçesinin HUMK"nun 438/son maddesi uyarınca değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.