Esas No: 2021/1577
Karar No: 2022/6079
Karar Tarihi: 20.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1577 Esas 2022/6079 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1577 E. , 2022/6079 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25.12.2018 tarih ve 2016/363 E. - 2018/470 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.12.2020 tarih ve 2019/736 E. - 2020/1091 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Hüseyin Avni Paşa Köşkü'ne ilişkin 24.02.2012 tarihinde belgeleme, araştırma, projelendirme ve saha danışmanlığı hizmetleri sözleşmesi imzalandığını, sözleşme konusu Köşkün müvekkili şirket yetkilisi de olan davacı ... tarafindan hazırlanan röleve ve restitüsyon projelerinin TMMOB İstanbul Büyükkent Şubesi'ne denetim için sunulduğunu ve denetim sonucu 31.12.2013 tarihli mimari proje müellifi oda sicil kayıt belgesinin alındığını, buna ek olarak köşk için hazırlamış oldukları röleve çalışmasını 06.11.2012 tarihinde, müştemilat birimine ilişkin hazırlamış oldukları röleve çalışmasını ise 16.04.2013 tarihinde, İstanbul 6 no'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na ve TC Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne ileterek, kurul üyelerince değerlendirmeye alınmasını talep ettiklerini, projeye ilişkin ödemeler konusunda taraflar arasında oluşan anlaşmazlıklar nedeniyle davalı şirketçe 20.08.2013 tarihinde haksız olarak sözleşmenin feshedildiğini, bu sözleşmeden kaynaklı alacaklara ilişkin müvekkilleri tarafindan dava açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, davalı şirketin haksız feshi takiben, diğer davalı ... ile proje teknik hizmetler sözleşmesi imzalayıp projeye devam edildiğini, ancak bu vasıtayla müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşmeye göre, hazırlanan röleve projesi, restitüsyon projesi ve yeni yapı kabul edilen müştemilata ilişkin röleve projesinin tüm fikri haklarının müvekkillerine ait olduğunu, müvekkilleri şirket ile davalı mimar ... tarafindan hazırlanan her iki restitüsyon projesinin hazırlanmasına esas olan röleve projelerinin, özellikle tavan planı ve görünüşlerde hasar ve ölçü gibi detaylarda benzerliği aşan ve tesadüfi olmayacak aynılıklar taşıdığını, ...'ın projesini hazırlarken, müvekkilleri ...'nun hazırladığı röleve projesinden dijital altlık olarak faydalandığının tespit edildiğini, davalı tarafın fiillerinin FSEK 68/1. maddesi uyarınca müvekkilinin eser sahipliğinden kaynaklanan mali haklarına tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek, 10.000.- TL maddi, 20.000.- TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davacı tarafın yalnızca birkaç başvuru mektubunun dışında herhangi bir belge sunamadığını, zira kültür varlığı niteliğindeki Hüseyin Avni Paşa Korusu için çizimini yaptığını iddia ettiği projelerin Kurul tarafindan onaylanmadığını, davacı şirket tarafindan çalışma ekibi oluşturulurken müvekkillerinin bilgi ve onayının alınmamış olması, sözleşmede belirtilen işler ile ilgili imza tarihinin üstünden 17 ay geçmesine rağmen hiçbir ilerleme kaydedilememiş bulunması, Kuruma yazılan mektuplarla yetinilmesi ve davacıya yapılan ödemelerin hiçbir şekilde karşılığının alınamamış olması nedeniyle 24.02.2012 tarihli sözleşmenin müvekkil şirket tarafindan haklı nedenle feshedildiğini, davacının 5846 sayılı FSEK anlamında herhangi bir "eser" ortaya koymadığı gibi dava dilekçesinin içeriği ve eser olduğu iddia olunan dijital altlıkların, niteliği itibariyle mali bir hakkın ihlalinin konusu olamayacağını, müvekkillerinin bahsi geçen dijital altlıkları çoğaltmamış, yaymamış, umuma arz etmemiş ya da bir tiyatro sahnesinde temsil etmemiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her iki tarafa ait vaziyet planını kapsayan projelerin çizim tekniğinin, sayfa düzeninin, yazı-kot şekillerinin, detay açıklamalarının birbiri ile örtüşmediği, pafta sayısının ve plan tasarımının birbirinin aynısı olmadığı, davalı yana ait projede ölçüsüz bodrum ve zemin kat planının bulunmadığı, davacı yana ait projede sadece bir adet vaziyet planı bulunmasına karşın davalı yan projesinde 3 ayrı ölçekli detaylı vaziyet planının yer aldığı, davalı yana ait projede yer alan vaziyet planlarında zemin kotları gösterildiği halde, davacı projesinde zemin kotlarının detaylı olarak gösterilmediği, çatı örtüsünü kaplayan Marsilya tipi kiremit işlemesinin her iki projede benzerliğinin bulunmadığı, her iki projenin kendine has tarz taşıdığı, her iki projede Hüseyin Avni Paşa Köşkü cephelerinin çizim ve kotlama-adlandırma özelliklerinin birbiri ile örtüşmediği, her iki projede yer alan bodrum kat ve zemin kat planlarının birbiri ile alakalı olmadığı, üst üste konularak kopyalanmadığı, her iki ayrı projenin, bu projeyi hazırlayan ve bilhassa çizen mimarın kendine has çizim tekniği ile hazırlanmış olduğu, her iki projedeki benzerliğin sadece ve sadece dış ve iç kapı-pencere-korkuluk ve kepenklerin görünüşleri ile sınırlı bulunduğu, diğer bir deyişle ortada var olan benzerliğin, bir kapı ve pencerenin karşısına oturan ve bunları el becerisi ile olduğu gibi, aslına uygun bir şekilde milimetrik ölçü alarak resmetmeye çalışan iki ayrı ressamın/teknik ressamın ortaya çıkaracağı tabloda var olabilecek benzerlik kadar olduğu, ayrıca her iki projede tavan süslemelerinin-kaplamalarının birbiri ile benzerliği konusunda da, ortada var olan hasarlı tavan kaplamalarının, milimetrik ölçü alınarak aslına uygun bir şekilde 2-3 ayrı şahıs-mimar-teknik ressam tarafindan çizilmesinin, bunların kendi el becerileri sonrası ortaya çıkabilecek olan detay-görüntü-resimlerin birbiri ile ayrılmaz derece benzer olacağı, dolayısıyla somut uyuşmazlıkta FSEK kapsamında herhangi bir ihlalin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılamada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, mimar olan davalı şahıs tarafından Hüseyin Avni Paşa köşküne ilişkin olarak hazırlanan röleve projesinin, davacı mimar tarafından aynı köşke ilişkin olarak daha önce hazırlanan röleve projesinin dijital altlık olarak kullanılması suretiyle hazırlandığı iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı yan, davasını TMMOB İstanbul Büyükkent Şubesinin 02.10.2015 tarihli yazısı ekinde bulunan komisyon raporuna dayandırmış olup, zikredilen komisyon raporunda; taraflarca hazırlanan röleve projeleri arasında özellikle tavan planı ve görünüşlerde hasar ve ölçü gibi detaylarda, benzerliği aşan ve tesadüfi olamayacak aynılıklar gözlendiği ifade edildikten sonra, bu durumun, davalı mimarın projesinin davacı mimar tarafından hazırlanan projeden dijital altlık olarak yararlanmak suretiyle hazırlandığı izlenimi uyandırdığı belirtilmektedir.
İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taraflarca hazırlanan röleve projelerinde yer alan tavan planları ve görünüşte hasar ve ölçü detayları arasında ayniyete yakın derecede benzerlik bulunduğu ancak röleve çalışmasının mahiyeti gereği bu benzerliğin doğal ve kaçınılmaz olduğu, bu durumun davacı projesinden dijital altlık olarak yararlanıldığı anlamına gelmeyeceği mütala edilmiştir. Davacılar vekili, rapora karşı ciddi itirazlar ileri sürmüş olup, mahkemece, teknik mahiyetteki bu itirazların karşılanması için aralarında eski mimari eserlerin restorasyonu konusunda uzman kişilerin bulunduğu yeni bir heyetten rapor alınmadan hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru olmamıştır. Bunun yanında, davacının davasına dayanak yaptığı komisyon raporu mahiyeti itibariyle 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesinde düzenlenen uzman görüşü niteliğinde olup, mahkemece, gerek uzman görüşüyle bilirkişi raporundaki çelişkinin giderilmesi gerekse de raporda belirtilen hususların aydınlığa kavuşturulması için zikredilen Yasa hükmünün 2. ve 3. fıkrasına göre işlem yapılmaması da isabetli görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 20/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.