Esas No: 2011/5067
Karar No: 2012/3575
Karar Tarihi: 23.05.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/5067 Esas 2012/3575 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanlığını yapmış olan müvekkilinin davalıya borç para verdiğini, bunun tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, davalının vaki itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının talebinin dayanağını teşkil eden makbuzların davacının kendisi tarafından imzalandığını, borçlanma konusunda yönetim kurulunun veya genel kurulun kararının bulunmadığını, davacının müvekkilini zarara uğrattığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, kısmen benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının zimmet iddiasıyla yargılandığı ceza davasında beraat ettiği, kooperatif defterlerine göre davacının davalıya 10.026,00 TL para verdiği, davalının bu miktarda sebepsiz olarak zenginleştiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, kabul edilen miktar üzerinden takibin devamına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dava, davacının kişisel olarak davalıya borç verme iddiası nedeniyle doğan alacağının tahsili amacıyla başlattığı icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, davalı ... kooperatifinin tip anasözleşmesinin “ Amaç ve faaliyetler ” kenar başlıklı 6/5 maddesinde kooperatifin ancak finans kuruluşlarından kredi alabileceği öngörülmüştür.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. maddesi göndermesiyle kooperatifler hakkında da uygulanması gereken 6762 sayılı TTK"nun " Hükmi Şahısların Ehliyeti" başlıklı 137. maddesinde; " Ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup, şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi içinde kalmak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar mahfuzdur. " hükmü yer almakta olup bu hükümle ticaret ortaklıklarının medeni haklardan yararlanma ehliyeti düzenlenmiştir.
6762 sayılı Ticaret Kanunu"nda yer alan bu düzenleme ile ticaret ortaklıklarının yararlanma hakkı kanuni istisnalar saklı kalmak kaydıyla şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çerçevesi ile sınırlandırılmış olup, "ultravires" olarak adlandırılan bu teoriye göre, ortaklığın iştigal konusu dışında kalan işlerin ortaklığı bağlamayacağı ilkesi benimsenmiştir.
Yargtay Hukuk Genel Kurulu"nun 09.12.1998 tarih, 1998/11-863 Esas, 1998/895 Karar sayılı kararında, kooperatifin böyle bir işlemle bağlı sayılabilmesinin bu işleme açıkça icazet vermesiyle mümkün olacağı belirtilmiştir.
1163 sayılı Kanunu"nun 59/1. maddesi hükmü karşısında da temsile yetkili kişiler ancak kooperatif namına onun amacının gerektirdiği bütün hukuki işlemleri yapabileceklerinden kooperatifçe açıkça icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunmadığı durumda, kooperatif yöneticilerinin yetkisiz olarak yaptıkları işlemler kooperatif yönünden bağlayıcı olmayacaktır. Bu durumda, öncelikle, özel kişilerden borç para alınmasına icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunup bulunmadığı belirlenmeli, kooperatif yöneticilerine özel kişilerden borç alma konusunda yetki verilmemiş ancak buna rağmen borç alınmış ise uyuşmazlık ilke olarak sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmelidir.
Bu durum karşısında; davacının kooperatife borç verdiğini iddia ettiği paranın kooperatif kasasına girip girmediği konusu, kayıtlar üzerinde denetime elverişli bir şekilde bilirkişi aracılığı ile tespit edilmeli, uyuşmazlık konusu paranın verildiği iddia edilen tarih ve öncesindeki kooperatifin mali yapısı, aidatlardan ve diğer kaynaklardan gelen ödeme gücü incelenerek borçlanmaya gereksinimi bulunup bulunmadığı, alındığı iddia edilen borçla yapılan ödemelerin ne şekilde muhasebeleştirildiği, gelirler ile giderler arasında fark bulunup bulunmadığı, dava konusu paranın gelir gider farkı ile uyum gösterip göstermediği, borçlanıldı ise ödeme yapılıp yapılmadığı, üçüncü kişilere ne amaçla ve ne kadar borçlanıldığı, davacının yaptığı ödemeler karşılığında davalı kooperatife mal, hizmet ya da nakit girişinin bulunup bulunmadığı, borç verildiği iddia edilen paranın kooperatif kasasına girip girmediği, kooperatif tarafından kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmış ise ne şekilde kullanıldığı, genel kurulda görüşülüp görüşülmediği, ödeme ya da ödemelerin gerçek bir ödemeyi yansıtıp yansıtmadığı tereddütsüz bir şekilde belirlenmelidir. Defter ve belgelerin kendi gözetim ve denetiminde tutulması gerektiği olgusu nazara alındığında, kooperatif kayıtlarındaki düzensizlik ve karışıklığın, borç verdiğini iddia eden yönetici lehine sonuç doğurmayacağının ilke olarak kabul edilmesi ve davacının ödünç ya da borç verme olgusunu kesin delillerle kanıtlaması gerekir. Ayrıca kooperatif anasözleşmesi getirtilmek suretiyle, amaç ve faaliyet konusuna ilişkin hükmü incelenerek kooperatif ihtiyacının karşılanması için ne şekilde finansman sağlandığı üzerinde durulmalıdır. Mahkemece açıklanan bu ilkeler doğrultusunda araştırma yapılıp uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, bu hususlara ilişkin tespit ve görüş içermeyen ve denetime elverişli bulunmayan yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek eksik incelemeye dayalı yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2) Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 23.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.