Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/142 Esas 2022/6084 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/142
Karar No: 2022/6084
Karar Tarihi: 20.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/142 Esas 2022/6084 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/142 E.  ,  2022/6084 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ
    .

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Çaycuma 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 21.12.2017 tarih ve 2016/246 E. - 2017/467 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.11.2020 tarih ve 2018/1434 E. - 2020/1329 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 20.09.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 16/12/2014 tarihli Ham Tall-Oil Temini Sözleşmesi uyarınca 1.800TL/TON+KDV birim fiyatı üzerinden 500 ton ham tall-oil alımı için anlaşma yapıldığını, müvekkili tarafından sözleşmenin teminat mektubu verilmesine ilişkin 8. maddesi uyarınca Halkbank'a ait 11/12/2014 tarihli 1.062,00 TL bedelli bir adet teminat mektubu davalıya verildiğini, ancak 500 tonluk tall oil'in satım bedelinin davalıya peşin edinmesine karşılık davalının sözleşme süresi olan 01/01/2015 tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde taahhüt ettiği 500 ton ham tall -oil'i hazır edemediğini ve sadece 388 ton tall oil satışının gerçekleştirildiğini, bedeli peşin olarak ödenen 112 tonun teslim edilmediğini, teslim edilmeyen 112 ton ürüne karşılık davalı nezdinde 238.610,20 TL cari hesap alacağının bulunduğunu, müvekkili tarafından davalıya verilen 1.062,00 TL bedelli teminat mektubunun sözleşme sonunda müvekkiline iade edildiğinden sözleşmenin 8/2. maddesi uyarınca müvekkili lehine karine teşkil ettiğini, davalının 500 ton tall-oil'i sözleşme süresi içerisinde tedarik edemediği ve müvekkiline teslimini gerçekleştiremediğinden kusurlu olarak sözleşmeye aykırı hareket ettiğini belirterek bakiye cari hesap alacağından fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak üzere şimdilik 1.000.- TL alacağın 20/04/2016 tarihli ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 12.10.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 238.610,20 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, sözleşmenin davacı yanca ihlal edildiğini, sözleşme kapsamında teslim edilmeyen 112 ton ürünün tesliminin davacıdan kaynaklanan sebeplerle teslim edilemediğini, teslim edilmeyen mal nedeniyle müvekkilinin zararının doğduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve bilirkişi raporlarına göre, taraflar arasında 16/12/2014 tarihinde 500 ton ham tall-oil temini konusunda sözleşme yapıldığı, davacının sözleşme bedelinin tamamını ödediği, ancak davalının taahhüt ettiği miktarın tamamını teslim edemediği, davacı şirketin teslim alamadığı ancak bedelini ödediği mallardan dolayı 238.610,20 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karara karşı davalı vekili, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.1. maddesinde “LUREC, FİRMA tarafından kendisine ham tall-oil'İn sevk için hazır olduğu bilgisi verilmesinden itibaren 3 (üç) gün içince, ödemeyi peşin olarak yaptıktan sonra sevk organizasyonu yaparak ürünü almayı kabul eder. 3 (üç) gün içinde LUREC tarafından teslim alınmayan ham tall-oil faturalandırılarak irad kaydedilir” hükmünün yer aldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 01/01/2015 tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde bedeli peşin olarak ödenen 112 ton ürün için sözleşmede yer alan hüküm uyarınca sevk için hazır bilgisinin verildiği ve sonraki işlemlerin davalı tarafından gerçekleştirildiğine dair dosya kapsamında davalıca usulüne uygun herhangi bir delil ibraz edilmediği ve davacının temerrüde düştüğünün ispat edilemediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Davalı vekili, kararı temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 12.224,46 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 20/09/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

    (K)

    KARŞI OY

    Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
    492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
    (1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
    1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
    Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
    Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
    1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
    Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
    Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
    Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
    Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

    Hemen Ara