Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1210 Esas 2012/3557 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/1210
Karar No: 2012/3557
Karar Tarihi: 23.05.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1210 Esas 2012/3557 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı kooperatif, davacı müvekkilinden 2006 yılında aldığı ihraç kararı sırasında aidat talep etmediği gibi ödediği paraları da iade etmek için bankaya bloke ettiği halde şimdi geç ödemeden dolayı gecikme faizi talep etmesinin iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı iddiasıyla muarazanın men'ine dair dava açtı. Mahkeme, davacının ihraç kararının iptali davası nedeniyle aidatlarını ödemediğini ve davalıya 6.265,00 TL borçlu olduğunu tespit etti. Davalının temyiz istemi kesin sınırının altında kaldığından reddedildi, davacının temyiz istemleri ise yerinde görülmediği için reddedilmedi. Kararda, 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı ile 5236 sayılı Kanunun 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranına dikkat çekildi.
23. Hukuk Dairesi         2012/1210 E.  ,  2012/3557 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalı kooperatif tarafından müvekkiline gönderilen 06.04.2010 tarihli birinci ihtarname ile 3.800,00 TL aidat, 6.555,00 TL gecikme faizi borcunun on gün içinde ödenmesinin istenmesi üzerine, müvekkili tarafından davalı kooperatifin banka hesabına 3.800,00 TL aidat borcunun yatırıldığını ancak davalı kooperatifin yatırılan bu parayı ana para ve gecikme zammı borcuna orantılı olarak mahsup ederek, bakiye 2.405,50 TL asıl alacak ile 4.149,50 TL gecikme faizi borcunun bir ay içinde ödenmesini aksi halde ihraç işleminin uygulanacağını bildiren ikinci ihtarnameyi gönderdiğini, davalının 2006 yılında verdiği ihraç kararının iptali için açılan davanın devamı sırasında müvekkilinden aidat talep etmediği gibi, ödediği paraları da iade etmek için bankaya bloke ettiğini, şimdi geç ödemeden dolayı gecikme faizi talep etmesinin iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığını ileri sürerek, muarazanın men"ine, davacının asıl alacak ve gecikme faizi adı altında toplam 6.555,00 TL tutarında borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı kooperatif vekili, davacının daha önce de 2006 yılında üyelikten ihraç edildiğini, ihraç kararının iptali için açtığı davanın kabul edildiğini ancak davalının bu süreçte aidatlarını ödemediğini, ihraç kararları kesinleşinceye kadar ortakların aidat ödeme yükümlülüğünün devam ettiğini, davacının da diğer üyeler gibi genel kurullarda belirlenen faiz oranları doğrultusunda hesaplanan gecikme faizinden sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen 24.11.2011 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu, davacının ihraç kararının iptali davası nedeniyle aidatlarını ödemediği, davacının davalı kooperatifin banka hesabına yaptığı 3.800,00 TL ödeme nazara alındığında dava tarihi itibari ile davacının davalıya 2.405,50 TL aidat ve 3.859,50 TL faiz olmak üzere 6.265,00 TL borçlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya 290,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1) Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden,
    5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun (HUMK) 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2011 yılı için 1.440,00 TL dir.
    Dava dilekçesinde, davacı tarafından 6.555,00 TL borcun bulunmadığının tespiti istenilmiş, mahkemece, 290,00 TL borcun bulunmadığının tespitine karar verilmiştir. Davalı aleyhine kabul edilen kısım, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    2) Davacı vekilinin temyiz istemine gelince,
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, davacıdan alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, davalının peşin alınan harcının istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 23.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi
    .







    Hemen Ara