Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2147 Esas 2022/6149 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2147
Karar No: 2022/6149
Karar Tarihi: 21.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2147 Esas 2022/6149 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı vekili, banka ile dava dışı borçlu şirket arasında yapılan sözleşmeler kapsamında bankanın Çiftlik Şubesi'nden ticari krediler kullandırıldığını ancak borçluların ödeme yapmaması üzerine takibe başlandığını ve davalının haksız ve kötü niyetli itirazı sonucu takibin durdurulduğunu belirterek itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, asıl alacağın davalının kefalet limiti kapsamında olduğunu ve kısmen kabul kısmen reddedilen kararın usul ve yasaya uygun olduğuna hükmetmiştir. İstinaf mahkemesi, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiş ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı da onanmıştır.
HMK'nın 353/b-1 ve 370/1. maddeleri bu kararda yer almaktadır. HMK'nın 353/b-1 maddesi, istinaf başvurusunun esastan reddedilebileceğini belirtmektedir. HMK'nın 370/1. maddesi ise, Bölge Adliye Mahkemesi'nin verdiği kararın onanmasını düzenlemektedir.
11. Hukuk Dairesi         2021/2147 E.  ,  2022/6149 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09.09.2020 tarih ve 2016/637 E. - 2020/492 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 04.02.2021 tarih ve 2021/104 E. - 2021/272 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, banka ile dava dışı borçlu şirket. arasında yapılan sözleşmeler kapsamında bankanın Çiftlik Şubesi'nden ticari krediler kullandırıldığını, davalının ise sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalamak suretiyle borçtan sorumlu olmayı kabul ettiğini, borçluların borcunu ödememesi üzerine ihtarname çekilerek hesabın kat edildiğini, davalının icra dosyasına haksız ve kötü niyetli itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının ödeme emrinin kendisine tebliğden itibaren yasal süre içinde imzaya itiraz etmediğini belirterek itirazlarının iptaline, takibin devamına, itiraz edilen dava konusu alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, takibe dayanak yapılan 25/08/2011 tarihli ve 253710 ve 116253 sıra nolu sözleşmelerdeki imzaların davalıya ait olmayıp imza incelemesi talep ettiklerini, ödeme emrindeki borç miktarı, faizi, faiz oranını ve diğer tüm talepleri kabul etmediklerini, itiraz ettiklerini, alacaklı olduğunu iddia eden bankanın taleplerini karşılayacak miktarda ipotek, haciz, rehin mevcut bulunduğu gibi yapılandırma yoluna gidildiğini, BK ilgili maddeleri doğrultusunda öncelikle bu konularda takip yapılıp, neticesi alındıktan sonra yasal yollara başvurulması gerektiğini, takibin hukuki bir geçerliliğinin mevcut olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, ticari krediler sebebiyle asıl alacak ve fer'ilerinin takip tarihi itibarıyla ayrı ayrı hesaplandığı, buna göre belirlenen 8.059.440,84 TL asıl alacağın davalının kefalet limiti kapsamında olduğu, kefil kefalet limiti ve kendi temerrütünün sonuçlarından sorumlu olacağından hesaplanan asıl alacak ve ferileri ile davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
    İstinaf mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 21/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara