Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1120 Esas 2012/3531 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/1120
Karar No: 2012/3531
Karar Tarihi: 22.05.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1120 Esas 2012/3531 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2012/1120 E.  ,  2012/3531 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki birleştirilen itirazın iptali davaların yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davaların kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -KARAR-

    Davacı vekili asıl davada, müvekkili kooperatifin ortağı olan davalının aidat ve faiz borcunu ödememesi üzerine 43.904,23 TL aidat ve 40.079,18 TL işlemiş faiz borcunun tahsili amacıyla başlatılan takibe davalının 42.950,00 TL asıl aidat dışındaki kısma vaki itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itiraz etmediği 42.950,00 TL’yi 02.10.2007 tarihinde ödediğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacı vekili birleşen ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/221 Esas sayılı dosyasında, 2.737,00 TL asıl ve 1.743,35 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 4.475,35 TL’nin tahsili amacıyla başlatılan takibin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacı vekili birleşen ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/366 Esas sayılı dosyasında, 1.385,00 TL asıl ve 511,32 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 1.896,32 TL’nin tahsili amacıyla başlatılan takibin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı asıl davaya cevabında, kooperatif ortaklığından haksız yere ihraç edildiğini, ihraç kararının mahkemece iptal edildiğinden iptal sürecinde aidat ve faiz borcundan söz edilemeyeceğini, faiz konusunda temerrüde düşürülmediğini, tahsis edilen dairenin teslim edilmediğini, yönetim kurulunun takip konusunda yetkili olmadığını, borçlu olduğu asıl aidat miktarına itiraz etmediğini ve bu miktarı ödediğini, birleşen davalarda davalı vekili, müvekkilinin davacıdan şerefiye alacağı bulunduğundan takas mahsup hükümlerinin uygulanmasını gerektiğini savunarak, asıl ve birleşen davaların reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı ortağın, hakkındaki ihraç kararı kesinleşinceye kadar genel kurulca belirlenen aidat ve gecikme faizlerinden sorumlu olduğu, genel kurulun aidat ve faize ilişkin kararlarının tebliğinin gerekmeden tüm ortaklar açısından uygulanabileceği, 30.04.2006 tarihli genel
    kurulla belirlenen şerefiyeler nedeniyle davalının, davacı kooperatiften 12.435,00 TL alacağı bulunduğu, şerefiyelerin belirlenmesine ilişkin genel kurul kararında şerefiyelerin Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran 2007 tarihlerinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, ana davaya konu takibin yapıldığı sırada doğan şerefiye alacağının mahsubu ile bakiye kısmı için takip yapılması gerekirken takip sonrası dönemde mahsup yapılmasının dürüstlük kurallarına uygun olmadığı, asıl davada takip konusu 43.798,00 TL asıl alacak , 40.079,18 TL işlemiş faizi, takip tarihinden ödeme tarihine kadar ana paraya işleyen faiz tutarı olan 1.463,47 TL ve 8.588,67 TL icra vekalet ücretinden 42.950,00 TL ödeme ve 12.435,00 TL şerefiye bedelinin mahsubundan sonra davacı kooperatifin davalı ortaktan takip tarihi itibariyle 38.544,32 TL alacaklı olduğu, davacı kooperatifin yargılama sırasında ortağın aidatından mahsup ettiği şerefiye bedelleri ile ilgili haklarını aramakta serbest olduğu, davacının birleşen ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/221 Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle 2.163,00 TL asıl alacak 1.395,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.558,07 TL, birleşen ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/366 Esas sayılı dosyasında 1.385,00 TL asıl alacak 478,89 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.863,89 TL alacağının bulunduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kısmen kabulü ile, asıl davada 38.544,32 TL" lik kısma yönelik itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden genel kurulca belirlenen faiz yürütülerek devamına, davacının mahsup ettiği şerefiyelere ilişkin haklarının saklı tutulmasına, 15.417,72 TL icra inkar tazminatının davalıdan, 5.747,51 TL kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline, birleşen ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/221 Esas sayılı davasının kısmen kabulü ile 3.558,07 TL"lik kısma yönelik itirazın iptaline, takibin devamına 1.423,22 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, birleşen ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/366 Esas sayılı davasının kısmen kabulü ile 1.863,89 TL"lik kısma yönelik itirazın iptaline ve 745,55 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2- Asıl ve birleşen davalar kooperatif aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemlerine ilişkindir. Mahkemece asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi, varılan sonuç da dosya kapsamına uygun değildir. Şöyle ki, davacı yan asıl davaya konu takipte 43.904,23 TL asıl alacak ile 40.079,18 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 83.938,41 TL’nin tahsilini istemiş, davalı 42.950,00 TL asıl alacak kısmını kabul ederek itirazın iptali davası öncesi ödeyerek asıl alacağın 954,23 TL’lik kısmı ile faizin tamamına itiraz etmesi üzerine davacı kooperatifçe ana davada, itiraz edilen miktarlar üzerinden itirazın iptali istenmiştir. İtirazın iptali davaları, borçlunun itirazı üzerine duran takibin yeniden canlanmasını, devam etmesini amaç edinen davalar olduğundan tarafların haklılığı takip tarihine göre belirlenmelidir. Bu davalarda, alacağın itiraz edilmeyen kısmı kesinleşmiş olduğundan mahkemece itirazsız kısım için hüküm kurulamaz. Ana davada, itiraz edilen kısım 954,23 TL ana para ve 40.079,18 TL işlemiş faiz alacağı olup, davacının da bu kısma yönelik itirazın iptalini istemesi karşısında, mahkemece, kooperatifin tüm kayıt ve belgeleri,
    genel kurul kararları, ödeme belgeleri, konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kuruluna inceletilmek suretiyle ek rapor alınarak, takip tarihi itibariyle davalının ne kadar anapara ve işlemiş faiz borcunun bulunduğu denetime elverişli şekilde belirlendikten sonra itiraz edilen kısım yönünden, ana paraya takip tarihinden sonra faiz işletilmesine karar verilerek davacının haklı olduğu itirazlı kısma yönelik itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerekirken, takip masrafları ve vekalet ücretleri de eklenerek hesaplama yapılması ve sonuçta davalının itiraz etmediği ana para borcu 954, 23 TL olduğu halde, davacının talebi aşılarak dava konusu miktarın 52.913,11 TL olduğu kabul edilip, bu miktarın 38.544,32 TL’sına yönelik itirazın iptali ile takip tarihinden itibaren genel kurulca belirlenen oranda faiz işletilmesine karar verilmesi suretiyle Borçlar Kanunu’nun 104/2. maddesine aykırı davranılması doğru görülmemiştir.
    3- Ana davada alacak miktarı bulunurken, icra takip masrafları ve vekalet ücreti dikkate alındığı gibi davalının şerefiye alacağı da dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi uyarınca, “ Takas, ancak borçlunun takası dermeyan etmek kastını alacaklıya bildirmesiyle vaki olur.” Somut olayda, davalının, ana davada takas savunması olmadığı, davalının birleşen davalarda takas savunmasında bulunduğu dikkate alınarak, ana davada takas yapılması isabetli değildir. Diğer yandan, davalının takasa konu alacağı şerefiye alacağından kaynaklanmaktadır. Şerefiye, konutlar arasındaki farklılık nedeniyle ortakların rant farkının denkleştirilmesi amacına yönelik bir işlem olup, şerefiye farkına ilişkin alınan genel kurul kararı kesinleştikten sonra bu alacağın dava ve takip yoluyla istenilmesi ve takas defi olarak ileri sürülmesi mümkündür. Davalı kooperatifin 30.04.2006 tarihli 2005 yılı olağan genel kurulunun 8. maddesiyle belirlenen şerefiye bedellerinin ortaklara düşen kısmının ortaklarca 2007 yılının Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında eşit taksitlerle ödenmesine karar verilmiştir. Dosya kapsamından, davalının şerefiye borçlusu değil alacaklısı olduğu anlaşılmaktadır. Kooperatif, şerefiye borçlularıyla alacaklıları arasında şerefiye alacaklarının alınıp ödenmesi konusunda aracı konumunda olup, sözü edilen genel kurulda belirlenen vadeler şerefiye borçlusu ortakların şerefiye borçlarını ödemelerine ilişkin vadeler olup, şerefiye alacaklılarına yapılacak ödemelerle ilgili bir vade kararlaştırılmamıştır. Bu durumda, şerefiye borçlularının ödemelerinden sonra bu miktarların alacaklı ortakların hesaplarına aktarılması gerekmektedir. Nitekim bilirkişilerce belirlendiği üzere, yargılama sırasında davalının şerefiye alacağı hesabına kooperatifçe aktarılarak şerefiye alacağı kapatılmıştır. Kooperatifçe şerefiye alacağının davalının hesabına aktarılmasına rağmen anılan miktarın bu kez de istem olmamasına rağmen ana davadaki hesapta dikkate alınarak davacı kooperatife mahsup ettiği miktarı için davalıya karşı yeni dava açması için süre verilmesi doğru değildir. Bu durumda, kooperatif kayıtları üzerinde yaptırılacak incelemede şerefiye borçlularının ödeme tarihleri de dikkate alınmak suretiyle, davacı kooperatifin, davalı ortağının şerefiye alacağını en geç hangi tarihte hesabına aktarması gerektiği tartışılarak, belirlenecek tarihte aktarılmayarak sonraki tarihlerde aktarılması nedeniyle davalının faiz kaybı bulunup bulunmadığı belirlenerek bu miktarın birleşen davalarda dikkate alınması gerekir.
    4- Mahkemece, davacı kooperatifin, davalının şerefiye alacağını ilk takibe konu miktardan mahsup edilmeden takip yapması nedeniyle davalı lehine kötüniyet tazminatına karar verilmiştir. İİK’nun 67/2. maddesi uyarınca, alacaklının takibinde haksız ve kötüniyetli görülmesi halinde borçlu yanın istemi üzerine, tarafların durumu, dava ve hükmolunan
    miktarın toplamına göre reddedilen miktarın %40 ından aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilebilir. Maddeden anlaşılacağı gibi takibin haksız olmasının yanında kötüniyetli olması da gerekmektedir. Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, genel kurul kararlarında belirlenen vadeler kooperatifin ortaklara şerefiye ödemesine ilişkin olmayıp, şerefiye borçlularının borçlu olduğu miktarları kooperatife ödemesine ilişkin olup, davacı kooperatifin takibinde kötüniyetli olduğundan bahsedilemez. Kooperatif esasen, sonraki tarihlerde şerefiye alacağını davalının hesaplarından mahsup ettiği gibi, davalının takas savunması gereğince şerefiye alacağı veya işlemiş faizinin birleşen davalarda dikkate alınması gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) no"lu bentlerde açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin, (4) no" lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın taraflar yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan herbir taraf için 900,00TL duruşma vekalet ücretinin yekdiğerinden alınarak diğerine verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara