Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1358 Esas 2012/3530 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/1358
Karar No: 2012/3530
Karar Tarihi: 22.05.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1358 Esas 2012/3530 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalılar, kooperatifin yöneticisi oldukları için tazminat talep edilmektedir. Davacılar, kooperatifin zarar görmesine sebep oldukları gerekçesiyle 50,000 TL tazminat talep etmiştir. Yargılama sonucunda, yapılan inceleme yetersiz olduğu için karar bozulmuştur. İnşaatların ruhsatı olmadığı için belediye tarafından yıkım kararı alınmış ancak henüz uygulanmamıştır. Kooperatifin vergi borçlarına değinilmiş ve ödenmeyen vergi borçlarının yükleniciye yapılan ödemeden vergi sorumlusu olarak kesilen gelir vergisi veya stopajdan kaynaklandığı gerekçesiyle reddedilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62. maddesi ve TTK'nın 336/1 ve 5. maddeleri yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarını düzenlemektedir.
23. Hukuk Dairesi         2012/1358 E.  ,  2012/3530 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili Av....gelmiş davalı tarafından gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -KARAR-

    Davacılar vekili, müvekkillerinin, davalıların yöneticisi oldukları kooperatifin üyesi olduklarını, davalıların maliyeye ödemesi gereken vergi borçlarını zamanında ödemeyerek, mülkiyet ihtilafı çözümlenmemiş ve kooperatifçe usulüne uygun şekilde temin edilmeyen arsa üzerinde yapılan kaçak inşaat nedeniyle yükleniciye avans ve hak ediş ödemek suretiyle kooperatifi zarara uğrattıklarını ileri sürerek, şimdilik 50.000,00TL" nin davalılardan tahsili ile kooperatife verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, davacıların sürekli şekilde yönetime muhalefet ettiklerini, dava açmalarında hukuki yararlarının bulunmadığını, kooperatifin zararının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, kooperatifçe inşa edilen konutlardan A, B ve C blokların inşaat ruhsatları bulunmadığından belediyece işlem yapılarak yıkım kararı alındığı, ancak kararın henüz uygulanmadığından kooperatif zararının oluşmadığı, yükleniciye yapılan ödemelerin toplanan aidatlardan fazla olmadığı, kooperatifin vergi borçlarının geç ödenmesi nedeniyle kooperatifin zararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava, davacı kooperatifin yönetiminde görev alan davalıların kooperatife verdikleri zararların tazmini istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62 nci maddesinde yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları
    açıklanmış 1163 sayılı yasanın 98.maddesi yollamasıyla TTK.nun 336/1 ve 5.maddesine göre kanun ve anasözleşmenin kendilerine yüklediği vazifeleri kasden veya ihmal neticesi olarak yapmayan yönetim kurulu üyelerinin müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiştir. Somut olayda davacılar, TTK’nun 309. maddesine dayalı olarak, kaçak yapılan ve yıkılmasına karar verilen yapılar nedeniyle oluşan kooperatif zararı ile kooperatif kasasında yeterli para bulunduğu halde ödenmeyen vergi borçları nedeniyle kooperatifin ödemek zorunda kaldığı gecikme faizi ve zammı nedeniyle oluşan kooperatif zararının tazminini istemişlerdir. Mahkemece yapılan araştırma hüküm vermek için yeterli olmadığı gibi varılan sonuç da dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
    Öncelikle, 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca her türlü inşaat yapımı yerel idarelerden ruhsat alınmasına bağlıdır. Ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılan bina veya bağımsız bölümler aynı Kanun uyarınca yıktırılır. Yıktırılacak yerlerle ilgili de ekonomik değerden söz edilemez. Bu durumda, yıkılmasına karar verilen yapıların yasal hale getirilme olanağının bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa bu işlemler için yapılması gereken masraflar belirlenmelidir. Yapıların yasal hale getirilmesinin mümkün olmaması halinde ise, kaçak yapının ekonomik bir değerinin bulunmayacağı dikkate alınarak kooperatifin bu yapılar nedeniyle uğradığı zarar belirlenerek, yukarıda belirlenen sorumluluk ilkelerine göre davalıların oluşan zarardan sorumlu olup olmadığı hususu irdelenmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    2- Davacıların, geç ödenen vergi borçları nedeniyle kooperatifin uğradığı zarara yönelik istemlerine gelince, mahkemece, ödenmeyen vergi borçlarının çok önemli bölümünün davalı kooperatifin yükleniciye ödeme yaparken kestiği halde vergi dairesine yatırmadığı gelir vergisi kesintileri, kira stopajı ve serbest meslek stopajı ve damga vergisi kesintilerinden kaynaklandığı, kooperatifin kendi faaliyetleri nedeniyle önemli bir vergi borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle, herbir vergi borcunun doğum tarihinin ayrı ayrı belirlenerek anılan tarihlerde kooperatif kasasında borcun ödenmesine yetecek paranın bulunup bulunmadığı, vergi borcunun yükleniciye yapılan ödemeden vergi sorumlusu olarak kesilen gelir vergisi veya stopajdan kaynaklanması halinde bu miktarların neden vergi dairesine hemen ödenmeyerek kooperatif kasasında tutulduğunun, tüm stopaj ve hak ediş belgelerinin de getirtilerek vergi, kooperatif ve inşaat konusunda uzman bilirkişi kurulundan gerekirse mahallinde keşif yapılmak suretiyle rapor alınarak belirlenip, davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmadığı hususunun değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, vergi borcunun büyük kısmının yükleniciden kesilen stopajlardan oluştuğu gerekçesiyle, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacılar yararına 900,00TL. duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara