23. Hukuk Dairesi 2012/1456 E. , 2012/3512 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkil kooperatif üyesi olan ve konutu erken teslim edilen davalıdan, kullanım bedelinin tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve %40"tan az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin gerek aidatları ve gerekse kira bedellerini düzenli olarak ödediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının 30.08.2004 tarihinden sonrası için 340,00 TL kira bedeli borcu olduğu, bu tarihten önceki alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, takibin 340,00 TL asıl alacak ve 124,64 TL işlemiş faiz üzerinden devamına karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden;
Dava, erken konut teslim edilen davalı kooperatif ortağından, kullanım nedeniyle doğan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Takip konusu alacak, genel kurullarca belirlenmiş, konutu erken teslim edilen ortaklardan alınan ek aidat niteliğindedir. Bu itibarla mahkemenin alacağın ortaklık yükümlülüğünden kaynaklanan bir alacak olmadığı yolundaki gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Yine davalı tarafça icra takibine itirazında zamanaşımı ileri sürülmüşse de davada, süresinde zamanaşımı def"inde bulunulmamış, sonradan ileri sürülen bu savunmaya davacı tarafça muvafakat edilmemiştir. Bu durumda mahkemece, tüm bu açıklamalar doğrultusunda talep konusu dönemin tamamı yönünden taraf delilleri toplanıp, incelendikten sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz istemine gelince;
5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun (HUMK) 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2012 yılı için 1.690.00 TL’dir.
Dava dilekçesinde, 3.441,07 TL.nın tahsili istenilmiş, mahkemece, 464,64 TL.sının tahsiline karar verilmiştir. Davalı aleyhine kabul edilen kısım, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün, davalı yönünden, kesin olması nedeniyle reddine, peşin harçların istek halinde taraflara iadesine, Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.