Esas No: 2012/2091
Karar No: 2012/3499
Karar Tarihi: 21.05.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/2091 Esas 2012/3499 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, genel kurul kararı ile belirlenen üyelik borçlarını ödememesi nedeniyle hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe yetki ve borç yönünden itirazda bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, taşınmazı 67.000,00 TL bedelle anahtar teslimi satın aldığını, aidat ödeme yükümlülüğü bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kooperatif ile ortağı arasındaki davalarda kooperatif merkezinin bulunduğu yer kesin yetki kuralı karşısında davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, genel kurul kararı bulunmadan sabit fiyat ile ortak alınmasına olanak olmadığı, dava konusu ortaklığının genel kurul kararı ile olduğuna dair dosyaya karar sunulmadığı, kooperatif ortağı olan davalının eşitlik ilkesi uyarınca kooperatife karşı aidat borçlarından sorumlu olduğu, takibin dayanağının genel kurul kararı olup tüm üyeleri bağladığı, davalının itirazında haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının takibe yaptığı itirazın iptaline ve asıl alacağın %40"ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dava, aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK’nun 1/1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Anılan kanunun 8. maddesinde sulh hukuk mahkemesinde hangi dava ve işlerin görüleceği düzenlenmiş olup, son fıkrada ise bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hâkimlerini görevlendirdiği dava ve işler denilmiştir. Buna göre, bir davanın sulh hukuk mahkemesinde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerekmektedir.
Somut olayda ise, davalının daireyi peşin bedelle satın aldığını savunması, dosyada bulunan 26.10.2006 ve 13.07.2008 tarihli sözleşmelerde dairenin 67.000,00 TL. bedelle peşin olarak anahtar teslimi satıldığı hususlarının düzenlenmesi, mahkeme gerekçeli kararında da davalının peşin ödemeli üye olup olmadığının tartışılıp buna ilişkin bir genel kurulu kararına rastlanılmadığının belirtilmesine göre, davalının borçlu olup olmadığı ve borcun miktarı, ortaklık statüsü belirlenerek yani davalının normal statülü ortak mı yoksa peşin ödemeli ortak mı olduğu kararından sonra tespit edilecektir. Hukuki durumun belirlenmesine yönelik bu dava, malvarlığı hukukuna ilişkin bir dava kapsamında görülemeyeceğinden görev hususunun
parasal değere göre belirlenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Buna göre, davanın sulh hukuk mahkemesinde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, davaya bakmanın asıl görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiğinin kabulü ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.