Esas No: 2022/3503
Karar No: 2022/6253
Karar Tarihi: 26.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/3503 Esas 2022/6253 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2022/3503 E. , 2022/6253 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 31.10.2018 tarih ve 2017/422 E- 2018/967 K. sayılı kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne dair Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.02.2022 tarih ve 2019/1567 E- 2022/161 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Federal Almanya Cumhuriyeti Stuttgart Asliye Hukuk Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nin 12 O 344/08 numaralı ve Federal Temyiz Mahkemesi'nin VI. Senato ZR 288/12 numaralı dosyasından verilen kararın 5718 sayılı MÖHUK hükümlerince tanınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce, davanın 7194 sayılı Kanun'un 41. maddesi kapsamında olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak 7194 sayılı Kanun'un 41. maddesi kapsamında dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava yabancı mahkeme kararının tanınması talebine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesi'nce de davanın 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi kapsamında olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Tanıma davasına konu dava Bera Holding A.Ş.'ye karşı açılmış, geçerli ortaklık ilişkisi kurulmadığından bahisle alacak istemine ilişkin olup, yabancı mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Oysa Türkiye’de açılan bu tür davalarda dosya hangi aşamada olursa olsun 7194 sayılı Yasa gereğince davacıların, davalı şirkete ortak olduğu kabul edilerek dava hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” kararı verilmekte ve kararlar bu şekilde kesinleşmektedir. Buna karşın yabancı ülkede açılan ve karara bağlanan aynı tür davalarda verilen ortak olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine veya davanın farklı hukuki gerekçelerle reddine ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ve tenfizine karar verilmesi halinde Türkiye’de açılan davalar ile yabancı ülkede açılan davalarda tamamen zıt veya farklı sonuçlara ulaşılacak, ayrıca Türk Mahkemelerinin emredici yasal düzenleme sonucu verdikleri çok sayıdaki karara tezat teşkil edecek yabancı mahkeme kararlarına Türkiye’de icra kabiliyeti kazandırılacak ve netice olarak bu durum MÖHUK’un 54/1-c maddesinde düzenlenen Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edecektir. Bu itibarla bölge adliye mahkemesince 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi ve MÖHUK’un 54/1-c maddesi birlikte değerlendirilerek yabancı mahkeme kararının tanınmasının Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine,
26.09.2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de 07.12.2019 tarihli 30971 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 7194 sayılı Kanun'un 41. maddesi kapsamında olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Ancak, 5718 sayılı Yasa'nın 54. maddesinde tenfiz koşulları 4 bent halinde sayılmış olup yürürlüğe giren Yasa'da, 1. fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verileceği ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücretinin ortaklık üzerinde bırakılacağı hükmü düzenlenmiştir. 5718 sayılı Yasa'nın 54. maddesinin a-b-ç fıkraları ile yürürlüğe giren bu yasa arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Aynı maddenin c fıkrasında ise tenfiz edilecek kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması koşulu mevcuttur. Yabancı bir kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı sayılabilmesi için kararda yer alan hüküm kısmının anayasanın veya hukuk sisteminin temel ilkelerine (vazgeçilmez prensiplerine) Türk toplumunun genel örf-adet ve ahlak telakkilerine, toplumun ekonomik yapısını temelinden sarsacak olan değerlendirmeye, temel insan haklarına, adalet anlayışına aykırı olması gerekir. Yabancı karara konu teşkil eden hususların, kısmen veya tamamen Türk hukukunda emredici nitelikteki kurallarla düzenlenmiş olması kamu düzeni müdahalesi için bir sebep teşkil etmez. Öte yandan, kamu düzeni kavramının zaman ve mekana göre değişen, izafi niteliği düşünüldüğünde geçici nitelikteki bir hükmün genel kamu düzeni kavramıyla ilişkilendirilmesi de söz konusu olmamalıdır. Bu durumda, yabancı kararda yer alan hükmün icra edilmesi ile ortaya çıkacak sonuç hukukun genel prensiplerine, toplumun genel örf adet ve ahlak telakkilerine aykırı düşmedikçe ve anayasanın temel ilkelerine aykırı bulunmadıkça yabancı kararın Türk kamu düzenine aykırılığından söz edilemez.
Somut davaya konu yabancı mahkeme kararının tenfizi Türk kamu düzenine aykırılık oluşturmadığından 7194 sayılı Kanun'u değerlendirmek suretiyle karar veren Bölge Adliye Mahkemesi kararınında anılan gerekçelerle bozulması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun sair red ve bozma yönündeki gerekçesine katılmıyorum.