Esas No: 2021/4214
Karar No: 2022/6274
Karar Tarihi: 26.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4214 Esas 2022/6274 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/4214 E. , 2022/6274 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :- 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
-
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 04.03.2020 tarih ve 2019/172 E. - 2020/173 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı E.I. Du ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı Du Pont Türkiye Kimyasal Ürünler San.ve Tic. A.Ş. arasında 2009 yılında ticari ilişki başladığını ve "Corian" ve "Monteli" markalı akrilik esaslı malzemelerin işlenerek monte edilmesi amacıyla işbirliği yapıldığını, daha sonra diğer davalı Du Pont de Nemours International S.A. ile "quality network sözleşmesi” imzalandığını, ancak davalı Du Pont de Nemours International S.A.’nin bu sözleşmeyi tek taraflı olarak haksız şekilde feshettiğini, ayrıca markaları kullanmaya devam etmemesi konusunda müvekkiline ihtarda bulunduğunu, oysa müvekkili tarafından halihazırda satın alınmış olan “Corian” ve “Montelli” markalı ürünlerin bulunduğunu, müvekkili tarafından 556 sayılı KHK’nın 13. maddesi gereğince satın alınmış bu malların kullanımı için KHK’nın 74. maddesi uyarınca davalılara bildirim yapıldığını ileri sürerek bu ürünlerin satışının yapılmasının ve bu ürünlerin satılabilmesi için internet sitesinde "Corian" ve "Montelli" markalarının kullanılmasının 556 sayılı KHK’nın 12. maddesi uyarınca dürüst kullanım teşkil ettiğinin ve marka hakkına tecavüz oluşturmadığının KHK’nın 74. maddesi uyarınca tespit edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Du Pont Türkiye Kimyasal Ürünler San. ve Tic. A.Ş. vekili; müvekkilinin davacı ile herhangi bir sözleşmesel ilişkisinin bulunmadığını ve dava konusu markalar üzerinde de mülkiyet hakkına sahip olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, 556 sayılı KHK m.13/1 uyarınca tescilli bir markanın tescil kapsamındaki mal üzerine konularak, marka sahibi tarafından veya onun izni ile Türkiye de piyasaya sunulmasından sonra, mallarla ilgili fiiller marka tescilinden doğan hakkın kapsamı dışında kalan anılan hüküm ile ifadesini bulan tükenme ilkesi uyarınca, tescilli markayı taşıyan malların marka sahibi tarafından veya onun izni ile münhasır lisans sahibi tarafından Türkiye'de piyasaya sunulmasından sonra marka hakkı sahibi bu malların piyasada tedavül etmesine (el değiştirmesine, ticari olarak değerlendirilmesine) engel olamayacağının düzenlendiği ancak KHK m. 13/2 uyarınca marka sahibinin markalı malların piyasaya sunulmasından sonra üçüncü kişiler tarafından markalı emtianın değiştirilmesi veya kötüleştirilmesi, yani malın özgün niteliğinin bozulması halinde bunu önleme yetkisine sahip olduğu, hal böyle olmakla beraber, hükmün 1. fıkrasında yer alan "mallarla ilgili fiiller marka tescilinden doğan hakkın kapsamının dışında kalır “şeklindeki ibarenin yeterli açıklığı taşımadığı, bu problemin maddenin mehazı olan 89/104 sayılı Avrupa Birliği Yönergesi'nin 7. maddesinin asıl metne uygun şekilde tercüme edilmemesinden kaynaklandığı, “Mallarla ilgili fiiller” ibaresinin geniş algılanması gerektiği, üçüncü kişiler tarafından markalı malları ticaret mevkiine koymak amacıyla yapılabilecek her türlü hukuki tasarrufun bu ibarenin kapsamına dâhil kabul olunması gerektiği, doktrinde haklı olarak belirtildiği üzere, "mallarla ilgili fiiller" ibaresinin kapsamına sadece üçüncü kişiler tarafından yapılan satış ve ihraçlar değil, mallarla ilgili olarak reklam yapılması, broşür yayınlanması fiilleri de gireceği, ancak yapılacak reklamların, o malın pazarlanması için olağan sayılan reklam usullerine uygun olması ve markanın itibarına zarar verecek nitelikte olmaması gerektiği, bunun yanında, bu tür reklamların, markalı malların onları tekrar ticaret mevkiine koyan üçüncü kişi tarafından üretildiği izlenimini de yaratmaması gerektiği, KHK m.9/2-d hükmü uyarınca markanın reklamlarda kullanılması yetkisinin marka sahibine ait olup, marka sahibi markanın üçüncü kişiler tarafından iş evrakı ve reklamlarda kullanılmasını yasaklayabileceği ancak markalı malların marka sahibi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra markanın malın reklamı ile ilgili kullanımı KHK m. 13/1 kapsamında değerlendirilebileceği ve bu hakkın tükenmeye konu olabileceği, ayrıca, 556 sayılı KHK m. 12 uyarınca "Dürüstçe ve ticari veya sınai konularıyla ilgili olarak kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adreslerini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez" hükmünün üçüncü kişilerin kendisi, adresi, işyeri, mal ve hizmetleri ile ilgili açıklama yapma özgürlüğünün beraberinde getirdiği bir durumu düzenlediği ve marka olarak tescil edilmiş isim, rakam, slogan ve sıfatların üçüncü kişilerin kullanımına kapatılmasını engellediği, bununla birlikte hükmün üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirilen tasviri amaçlı kullanımlar ile mal veya hizmetlere ilişkin belli özellikleri ifade etmek amacıyla gerçekleştirilen kullanımların marka sahibince engellenemeyeceğini ifade ettiği, buna karşın tescilli markanın üçüncü kişiler tarafından markasal kullanımının dürüstlük kuralınca haklı görülebileceği diğer halleri zikretmediği, somut olayda davacının sözleşmenin feshinden önce aldığı Corian ve Montelli markalı malları yeniden ticaret mevkiine koyması makul ve kabul edilebilir bir davranış olduğu, davacı her ne kadar her iki davalı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesini istemişse de davalılardan Du Pont Türkiye'nin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle bu davalı yönünden husumet yokluğundan davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ve davalı ...vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, malların yasal yoldan Türkiye’ye girmiş ve marka hakkının tüketilmiş olmasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının temyiz itirazlarına gelince; davalı Du Pont Türkiye A.Ş.’nin diğer davalı ...adına tescilli markasını lisansla Türkiye’de kullandığı ve olaya uygulanacak mülga 556 sayılı marka KHK’nın 21. maddesinde yer alan “...Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa, inhisari lisansa sahip olan kişi, üçüncü bir kişi tarafından marka sahibinin markadan doğan haklarına, tecavüz edilmesi durumunda, marka sahibinin bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca açabileceği davaları, kendi adına açabilir. İnhisari olmayan lisans sahiplerinin, dava açma hakları yoktur. Altıncı fıkra hükümlerine göre, markaya tecavüz dolayısıyla dava açma hakkı olmayan bir lisans alan, noter vasıtasıyla yapacağı bir bildirimle, gereken davayı açmasını marka sahibinden isteyebilir. Marka sahibinin, bu talebi kabul etmemesi veya bildirimin alındığı tarihten itibaren üç ay içinde, gerekli davanın açılmaması halinde, lisans alan yaptığı bildirimi de ekleyerek, kendi adına dava açabilir. Lisans alan, ciddi bir zarar tehlikesi karşısında ve söz konusu sürenin geçmesinden önce, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. Lisans alan, dava açtığını marka sahibine bildirir. Marka sahibi, talimatlarıyla uygunluk içinde, lisans alan tarafından üretilen malın veya sunulan hizmetlerin kalitesini garanti edecek önlemleri alır.” şeklinde ki düzenleme dikkate alındığında marka sahibinden lisans alan davalı Du Pont Türkiye'nin bu hükme dayanarak davacıya karşı marka hakkına tecavüz iddiasıyla bir takım yasal mücadele hakları bulunduğundan bu davalı yönünden davanın husumet nedeniyle reddi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı ... de Nemours And Company'den alınmasına, 26/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.