Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2398 Esas 2022/6376 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2398
Karar No: 2022/6376
Karar Tarihi: 27.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2398 Esas 2022/6376 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/2398 E.  ,  2022/6376 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Batman 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) verilen 12.03.2020 tarih ve 2019/361 E- 2020/371 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.12.2020 tarih ve 2020/1515 E- 2020/1187 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, 26/07/2001 tarih ve 24474 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tarımsal Amaçlı Kooperatiflere Kullandırılacak Kredilere İlişkin Yönetmelik kapsamında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı bütçesine konulan ödenekten karşılanan ''Ortakların Mülkiyetinde Uygulanmak Üzere S.S Batman-Beşiri-İnpınar Tarımsal Kalkınma Kooperatifi 300 Başlık Damızlık Sığır Yetiştiriciliği (50 Aile X 6 Baş/Aile) Projesi''nden yararlanan davalı ... ile müvekkili banka arasında 04/09/2006 tarihinde ''Ortaklar Mülkiyetinde Proje Uygulayan Kooperatiflerin Ortaklardan Alınan Taahhütname ve Borçlanma Sözleşmesidir'' başlıklı ortaklar sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede davalı ...'nin asıl borçlu, diğer davalıların ise müşterek ve müteselsil kefil olduklarını, sözleşmenin 16. maddesine göre kullanılan kredinin belli vadelerde geri ödenmesi gerektiğini, ancak davalıların sözleşme uyarınca üstlendikleri edimleri yerine getirmediğini, bu nedenle davalılar aleyhine Batman İcra Müdürlüğü'nün 2009/74 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, 72.875,10 TL (33.182,06 TL asıl alacak; 39.693,04 TL işlemiş faiz)'nin dava tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, davacı ile davalılar arasında imzalan bir sözleşme ve taahhütname olmadığı gibi davacının sunduğu sözleşmede de imza bulunmadığını, davalıların davacıdan böyle bir kredi kullanmadığını, davacının muhatabının da davalılar olmadığını, sözleşmedeki kefilliğin de yasada aranan şartlara uygun olmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, faiz talebinin de fahiş olduğunu, Bakanlık tarafından Proje kapsamında teslim edilen hayvanlarda brucella hastalığı çıktığını, köyün karantinaya alındığını, Bakanlık tarafından hastalıklı hayvanların teslim edilmesi sebebiyle davalıların zarara uğradığını, ortaklar sözleşmesi imzalandığında öngörülemeyen bu durum nedeniyle davalılardan ifanın istenilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, sözleşme şartlarının davalılar aleyhine değiştiğini ve sözleşmenin geçersiz hale geldiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın tarımsal kredi sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine ilişkin olduğu, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu, sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımının alacağın muaccel olduğu anda işlemeye başlayacağı, icra takibi yapılmasının zamanaşımını kesen nedenlerden olduğu, zamanaşımının kesilmesi halinde ise yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı, davacı ile davalı ... arasında 04/09/2006 tarihinde tarımsal kredi sözleşmesinin yapıldığı, diğer davalıların ise kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladıkları, davalı ...'nin borcunu ifa etmemesi nedeniyle davacı tarafından Beşiri İcra Müdürlüğü'nün 2009/74 Esas sayılı takip dosyası ile 29/05/2009 tarihinde davalılara karşı ilamsız takip başlatıldığı, icra takibinde davacı tarafından yapılan son işlem tarihinin 11/06/2009 olduğu, bu tarihten sonra icra takibini ilerletmek amacıyla bir iş, işlem veya talebin bulunmadığı, iş bu davanın 14/06/2019 tarihinde açıldığı, TBK 154 ve 146 maddeleri gereğince on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 26/07/2001 tarih ve 24474 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tarımsal Amaçlı Kooperatiflere Kullandırılacak Kredilere İlişkin Yönetmelik kapsamında, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı bütçesine konulan ödenekten karşılanmak üzere ''Ortakların Mülkiyetinde Uygulanmak Üzere S.S Batman-Beşiri-İnpınar Tarımsal Kalkınma Kooperatifi 300 Başlık Damızlık Sığır Yetiştiriciliği (50 Aile X 6 Baş/Aile) Projesi''nin uygulandığı, bu proje kapsamında Bakanlık ve davacı banka arasında imzalanan Protokol uyarınca projeden faydalanan kooperatif ortaklarından olan davalı ... ile davacı arasında 04/09/2006 tarihinde ''Ortaklar Mülkiyetinde Proje Uygulayan Kooperatiflerin Ortaklardan Alınan Taahhütname ve Borçlanma Sözleşmesidir'' başlıklı ortaklar sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede davalı ... Kızıdere'nin asıl borçlu, diğer davalıların ve dava dışı S.S Batman-Beşiri-İnpınarı Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin ise müşterek ve müteselsil kefil oldukları, sözleşme ile davacı banka tarafından davalı asıl borçlu Abdi Kızıldre'ye 23.820,00 TL kredi tahsis edildiği, birinci yıl geri ödeme yapılmayacağının, ikinci yıl 31/08/2008 vade tarihinde 1.191,00 TL faiz ödemesi yapılacağının kararlaştırıldığı, Beşiri İcra Müdürlüğü'nün 2009/74 Esas sayılı dosyası ile davacı tarafından 28/05/2009 tarihinde, 18/08/2005 ve 04/09/2006 tarihli ortaklar sözleşmeleri uyarınca 35.622,34 TL asıl alacak, 2.547,00 TL işlemiş faiz, 127,35 TL BSMV olmak üzere toplam 38.296,69 TL alacağın tahsili için davalılar aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalılar vekilince 12/06/2009 tarihinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı-alacaklı vekiline tebliğ olduğu, davacı vekilince itirazın iptali davası açıldığına dair herhangi bir belge sunulmadığı, icra dosyasında da bu yönde bir derkenar notunun bulunmadığı, dava konusu alacak için davacı tarafça Beşiri İcra Müdürlüğü'nün 2009/74 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapılmış ise de davacı vekilince süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunmadığından ve 1 yıllık süre geçtiğinden davacının yapmış olduğu ilamsız icra takibi düşmüş olup yapılan icra takibinin somut olayda zamanaşımını kesen bir etkisi bulunmadığı, davanın davalı asıl borçlu ... yönünden zamanaşımı süresi dolduğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı ve davacı tarafça yapılan icra takibinin zamanaşımı süresini kestiği ve son işlem tarihine göre zamanaşımı süresinin dolduğu yönündeki yanılgılı gerekçeyle reddine karar verilmesi yerinde görülmediği, Somut olayda, davanın, kefil durumunda olan davalılar ... ve ... hakkında sözleşme tarihi olan 04/09/2006 tarihinden itibaren 10 yıllık süre içinde açılması gerekirken bu süre geçtikten sonra 14/06/2019 tarihinde açıldığı, mahkemece davanın, kefil olan bu davalılar yönünden, yasada öngörülen 10 yıllık süre içinde açılmadığı ve sürenin kesilmesinin de söz konusu olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle, adı geçen davalılar yönünden de asıl borçlunun tabi olduğu genel zamanaşımı süresinin geçerli olduğu ve icra takibi nedeniyle kesilip son işlem tarihine göre bu sürenin dolduğu şeklindeki yanılgılı gerekçeyle reddine karar verilmesi yerinde görülmediği, ayrıca somut olayda, dava şartı olan arabuluculukta, tarafların anlaşamaması halinde Bakanlık bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin re'sen yargılama gideri olarak tahsil edilmesi gerektiği halde, mahkemece, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderlerinden sayılan arabuluculuk ücretine ilişkin hüküm kurulmaması da yerinde görülmediği, bu nedenlerle , davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemekle birlikte, kamu düzeni de gözetilerek resen yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-b-2 gereğince yerel mahkeme kararının gerekçesi düzeltilerek, davanın, davalı ... yönünden zamanaşımı süresinin 01/12/2018 tarihinde dolması ve davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılması nedeniyle reddine; diğer davalılar ... ve ... yönünden ise 10 yıllık yasal sürede açılmaması nedeniyle reddine; arabuluculuk ücretinin ise davacıdan tahsiline dair yeniden esas hakkında karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacı vekilince ileri sürülen istinaf sebeplerinin reddine, kamu düzeni yönünden re'sen 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yerine, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, aşağıda belirtilen hususlar dışında dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin bulunmamasına ve 04.09.2006 tarihli kredi sözleşmesine kefil sıfatıyla imza atan borçlular yönünden TBK’nın 598/3. maddesindeki 10 yıllık sorumluluk süresinin uygulanmasında isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, tarımsal kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacının istinaf istemi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; davaya konu alacak nedeniyle ilamsız icra takibi yapılmış ise de, borçlular tarafından takibe itiraz edilmesine rağmen süresi içerisinde itirazın iptali davası açılmadığından icra takibinin düştüğü, bu nedenle somut olayda yapılan icra takibinin zamanaşımını kesen bir etkisi bulunmadığı gerekçesiyle asıl borçlu yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, davalı kefiller yönünden de yasanın öngördüğü 10 yıllık süre de açılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
    6100 sayılı HMK’nın 150. maddesinde, işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılacağı düzenlenmiş olup, aynı maddenin 7. fıkrasında ise, her ne sebeple olursa olsun açılmamış sayılmasına karar verilen davadaki talebin dahi vaki olmayacağı düzenlemiştir. Ancak İcra Hukukunda, 6100 sayılı HMK’nın 150. maddesi anlamında takibin açılmamış sayılmasına dair bir kurum bulunmadığından, gerek itirazın iptali davası açılmaması gerekse de takip dosyasının işlemden kaldırılması sebebiyle, takibin hiç yapılmamış gibi kabul edilmesine imkan bulunmamaktadır. Dolayısıyla somut olaydaki gibi itiraza rağmen itirazın iptali davasına konu edilmemiş bir takip ve bu takipte alacağın tahsiline yönelik yapılan her işlem zamanaşımını kesecek ve yeni bir zamanaşımı süresi başlatacaktır. Somut olayda, davalılar aleyhine karşı 28.05.2009 tarihinde takip başlatılmış olup, ödeme emri 04.06.2009 tarihinde tebliğ edildiği, 12.06.2009 tarihinde takibe itiraz edildiği ve bu tarihten itibaren 10 yıllık yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlamıştır ( 6098 sayılı TBK’nın 154/2 ve 157/2. maddeleri). Davacı yan 25.04.2019 tarihinde arabuluculuğa başvurmuş olup, 24.05.2019 tarihinde arabuluculuğun başarısızlıkla sonuçlandığına dair tutanak düzenlenmiş, 14.06.2019 tarihinde ise işbu dava açılmıştır. 10 yıllık zamanaşımı süresinin 12.06.2009 tarihinde işlemeye başladığı, 6325 sayılı Kanunun 16/2 maddesine göre arabuluculuk sürecinde zamanaşımı süresinin durduğu ve davanın 14.06.2019 tarihinde açıldığı gözetildiğinde asıl borçlu davalıya karşı açılan davanın zamanaşımı süresi dolmadan açıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, bölge adliye mahkemesince, davalı asıl borçluya karşı açılan davanın esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülememiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz istemlerinin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara