Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/544 Esas 2022/6360 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/544
Karar No: 2022/6360
Karar Tarihi: 27.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/544 Esas 2022/6360 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/544 E.  ,  2022/6360 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07.12.2017 tarih ve 2014/1170 E. - 2017/928 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi'nce verilen 01.10.2020 tarih ve 2020/7 E- 2020/85 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, davacılar vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 27.09.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ..... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkillerinin İstanbul İli, Bayrampaşa İlçesi, Sağmalcılar Köyaltı mevkinde kain 18 pafta, 345 sayılı, 8.400 m2'lik ve yine İstanbul ili, Bayrampaşa İlçesi, Sağmalcılar Köyaltı mevkiinde kain 18 pafta, 344 parsel sayılı, 23.720 m2'lik iki gayrimenkulün malikleri olduğunu, 03/01/1973 tarihli Kamulaştırma İhbarnamesi ile müvekkillerine, işbu gayrimenkullerin Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü genel müdürlüğünün spor tesisleri için kamulaştırılmasına karar verildiğini bildirdiğini, ayrıca ihbarnamede, taşınmazlar için takdir komisyonunca 963.600.00 Lira kıymet takdir edildiği ve bu bedelin ise nama ödenmek üzere genel müdürlüğünce bloke edildiğinin bildirildiğini, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü adına istimlaken tesciline karar verilen iki taşınmazın, malikleri nizalı bulunduğundan taşınmazların istimlak bedelleri “malikleri belli oluncaya kadar ödeme yapılmaması kaydıyla davalı bankanın Bayrampaşa Şube Müdürlüğü’ne bloke edildiğini, bloke edilen istimlak bedelinin Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünce, 12.01.1973 tarih mektup gereği kendi hesabından davalı bankaya havale edildiğini, bu havale sonrası 23.01.1973 tarihinde ilgili tutarın taşınmazların maliklerine ödenmek kayıt ve koşulu ile bloke edildiğini, söz konusu taşınmazların maliklerinin müvekkillerinin olduğunun mahkeme kararı ile tespit edilip kararın onanarak 05.10.1998 tarihinde kesinleşmesinden sonra müvekkillerince istimlak bedelini talep ve tahsil hak ve yetkisi doğduğundan davalı bankanın 10 yıllık belge saklama süresi dolmadan 25.06.1998 tarihinde davalı bankaya müracaat edildiğini, davalı bankaca böyle bloke hesaba ve taleple ilgili belgeye rastlanılmadığının ve 10 yıllık belge saklama süresi dolduğundan ilgili belgelerin muhafaza edilmediğinin belirtildiğini blokeli hesap hakkında, blokenin kaldırılması bir mahkeme kararına bağlanmışken hesap hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılamamasının tacir olan davalı bankanın sorumsuz davrandığını ortaya koyduğunu, davalı bankanın 11/11/1974 tarih ve 2855/480 no'lu yazıda, 963.600 TL'nin, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü adına bloke edildiğinin açık ve tartışmasız bir şekilde belli olduğunu belirterek, gerek T.C. Merkez Bankasınca, gerekse T.C. Ziraat Bankasınca bulunamayan bu blokeli hesap ve hesaptaki paranın davanın açılış tarihi itibariyle değerinin satın alma gücü değişim oranları ve enflasyona bağlı reeskont veya avans ile bankalarca uygulanan en yüksek vadeden başlayan faiz oranları göz önünde bulundurularak yeniden hesaplanması suretiyle tespitine, tespit edilecek işbu meblağın müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 19.04.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.000.- TL olan alacağı 690.778,42 TL artırarak toplam 691.778,42 TL’nin işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı bankadan tahsilini istemiştir.
    Davalı vekili, dava konusu kamulaştırma bedelinin banka adına alınması üzerinden 40 yıl geçmiş olduğunu, 1982-2013 yılları arasında TMSF ye devredilen tutarların yer aldığı listelerde gerek T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü ve gerekse 11.11.1974 tarih ve 480 sayılı yazıda belirtilen kişiler ve Maliye Hazinesi adına herhangi bir kayıt bulunmadığı dikkate alındığında geçmiş tarihlerde mezkur kamulaştırma bedelinin ilgililere ödenmemiş olma ihtimalinin de kuvvetle muhtemel olduğunu, ayrıca dava konusu kamulaştırma bedelinin müvekkili banka kayıtlarına alındığına dair herhangi bir bilgi ve belgeye de ulaşılamadığını, böylece dava konusuna ilişkin herhangi bir belgeye ulaşılamamış ise de, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 42. maddesine göre bu belgeleri saklama zorunluluğunun bulunmadığını, bu nedenle 10 yıldan daha eski belgelerin imha edilmiş olması nedeniyle belge ibrazının mümkün olmadığını, kaldı ki 23.01.1973 tarihinde bloke edildiği belirtilen kamulaştırma bedelinin 22.07.2008 tarihine kadar araştırılmadığını, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili bankaya herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, davacılara ait taşınmazların istimlak bedeli olarak 963.600.- Liranın 13.01.1973 tarihinde ferağı müteakip ..., ..., Maliye Hazinesi adına T.C. Ziraat Bankası Sağmalcılar Şubesi nezdindeki bloke hesabına Sağmalcılar Spor sahasının istimlaki için notuyla Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü hesabından çekilerek, davalı banka Sağmalcılar Şubesine, T.C. Merkez Bankası Ankara Şubesinden gönderilmiş olduğu, T.C. Merkez Bankasından bu bedelin davalı banka Sağmalcılar Şubesine aktarılmasına dair kayıtlar ibraz edilmiş olmakla birlikte, bu bedelin davalı bankada hangi nolu bloke hesaba alındığı ve ne gibi hareketler gördüğü hususu, olayın üzerinden dava tarihi itibarıyla 40 yıllık bir süre geçmiş olması neden gösterilerek belgelendirilemediği, davacıların taşınmazın maliki
    oldukları tartışmalı olduğundan, davacılar tarafından açılan davanın kabulüne ilişkin 14.07.1995 tarihli kararının Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 05.10.1998 tarihli onama kararına istinaden 29.01.1999 tarihinde kesinleştiği, davacıların malik olduklarının tespitine dair karardan sonra 10 yıllık süre dolmadan davalı bankaya 25.06.2008 tarihinde bir dilekçe ile başvurdukları, bu nedenle davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, davacıların maliklikleri ihtilaflı olduğuna göre, davalı bankanın davacılara bu dönem içinde ödeme yapmış olma ihtimalinin de kuvvetle muhtemel olduğu savunmasının yerinde olmadığı, davalı bankanın o döneme göre önemli bir tutar olan 963.600.- TL'yi zamanaşımından TMSF’ye devretmeden önce davacıların kayıtlı son adreslerine bilgi verme gereğini de belgeleyemediği, kaldı ki dava konusu tutarın zamanaşamından TMSF'ye devir listelerinde de bulunmadığı, o halde davalı bankanın uhdesinde bulunduğu anlaşılan bedelden sorumlu, iade yükümlüsü olduğu, denkleştirici adalet ilkesi doğrultusunda, altın, döviz, vadeli mevduat faizi, enflasyon (Tüketici Fiyat Endeksi), asgari ücret artışları nazara alınarak ve her bir kıstasa göre ayrı ayrı hesaplama yapılmak suretiyle tüm değer artışları toplanıp ortalaması alındığında, başlangıçta davalı bankaya depo edilen bedelin 768.642,69 TL'ye ulaşacağı, oluşan ekonomik koşullardan davacı gibi davalının da etkilendiği dikkate alınarak hesaplanan miktardan TBK 50. mad. (BK 42 madde) uyarınca %10 nispetinde yapılan indirimin makul ve yasal görüldüğü ve davacının da ıslah ile bu tutarda artırıma gittiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davalı bankanın süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmadığı gibi, hesabın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 36. maddesi ve mevduatın devredilmiş olduğu iddia edilen dönemde yürürlükte olan 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 10/4. maddesi gereğince, bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların zamanaşımına uğraması, hak sahibinin en son talebi, işlemi veya herhangi bir yazılı talimatından başlamak üzere 10 yıl geçtikten sonra bankaca yapılacak ilk dereceye tebligat koşuluna bağlanmış olup, anılan şekilde hak sahibinin süreci başlatan bir işlemi olmaksızın veya bankaca 10 yıl geçtikten sonra hak sahibine tebligat yapılmaksızın banka nezdindeki hak ve alacakların zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceği, sözkonusu taşınmazların Eyüp 1. Asliye Hukuk Hakimliğinin 04.04.1973 tarih ve 1973/35 esas sayılı kararı uyarınca, idare adına istimlakına karar verilen taşınmazların tescil edildiğini, ancak taşınmaz maliklerinin tespiti için açılan dava nedeniyle istimlak bedelinin ilerde mahkemece tayin ve tespit edilecek maliklerine ödenmek üzere bankada bloke edildiği, Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 14/07/1995 tarih, 1985/68 Esas ve 1995/450 karar sayılı ilamı ile kamulaştırılan taşınmazların maliklerinin davacıların olduğunun tespit edildiği, kararın temyiz ve karar düzeltme safhalarından geçmek suretiyle 29.01.1999 tarihinde kesinleştiği, o halde, davalı banka nezdinde bloke edilen kamulaştırma bedelinin ileride hak sahiplerine ödenmesi, devam eden dava sonucuna göre belirleneceği hususu davalı bankanın bilgisi dahilinde olduğuna göre, davalı banka yönünden; dava konusu bloke konulan kamulaştırma bedelinin dava sonuçlanınca hak sahibine ödenecek bir emanet ve aynı zamanda ileride belirlenecek hak sahiplerine ödemekle yükümlü olduğu bir borç niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği, bu durumda, bloke konulan kamulaştırma bedeli üzerinde hak sahipleri henüz belirlenmediğinden ve kamulaştırma mahkemesi kararında da bu konuda bankaya yönelik bir talimat bulunmadığından, davalı bankaca, ayniyetinin muhafazası ve sonrasında gerekli nema oranını kendisi için gibi oluşturarak uhdesindeki parayı değerlendirmesi gerektiği, dava konusu blokeli hesaba yatan paranın yatırıldığı 22.01.1973 tarihinden, hak sahiplerinin belirlendiği Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 14/07/1995 tarih, 1985/68 Esas ve 1995/450 karar sayılı ilamının kesinleştiği 29.01.1999 tarihine kadar dönem için 1 yıl vadeli mevduata işletilen faiz getirisinden davalı bankanın sorumlu olduğu, hesaplama yönünden tarafların itirazına uğramayan 18.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda 1 yıl vadeli mevduata bankalarca uygulanan faiz oranlarına göre yapılan hesaplamada, ana para ve faiz getirisinin toplam 8.834,33 TL olarak belirlenmiş olduğundan bu tutar için davacıların talebinin haklı olduğu, ancak ilk derece mahkemesince nazara alınan denkleştirici adalet kuralı hukuken geçersiz olan sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiyede sözkonusu olduğundan bu yöndeki değerlendirmesinde hukuka uyarlılık görülmediği ve davacıların artırılan bedel kadar karar da hüküm verildiğinden istinaf kanun yoluna başvurmasında hukuki yarar olmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin, istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Taraf vekilleri, kararı temyiz etmiştir.
    1- Bölge adliye mahkemesince, İlk Derece Mahkeme kararı kaldırılarak davanın 8.834.- TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiş olup, davalı vekilince bu karara karşı temyiz isteminde bulunulmuş olmakla, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda, dava değerinin, 2020 yılı kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL’yi aşmadığı, temyiz istemine konu kararın miktar itibariyle kesin olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
    2- Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelemesinde; İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz talebinin reddi ile (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ve Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara