Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/451 Esas 2022/6359 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/451
Karar No: 2022/6359
Karar Tarihi: 27.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/451 Esas 2022/6359 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/451 E.  ,  2022/6359 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA


    Taraflar arasında görülen davada Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07.10.2019 tarih ve 2019/2 E. - 2019/488 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.11.2020 tarih ve 2019/2237 E. - 2020/1414 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 27.09.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av...... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacının 2007 yılında Doğa Entegre A.Ş.'ni kurduğu ve geri dönüşüm iş kolunda önce ve girişimci faaliyet ve projeleriyle öne çıktığını, 2010 yılında davalı Anel Doğa Entegre Geri Dönüşüm Endüstri A.Ş. ile ortaklık kurulduğunu ve şirketin bu nam altında faaliyetlerini sürdürmeye başladığını, şirketin %54 hissesi Anel Doğa Entegre Geri Dönüşüm Endüstri A.Ş.'ye geçtiğini, taraflar arasında yapılan protokol gereği hisse devri yapan davacının sermaye artırımlarından etkilenmeyeceği, sermaye arttırımının temettüden karşılanacağı, şirketin ihtiyaç duyduğu sermayenin karşılanacağı, yatırımların kredi kefaletlerinin davalı şirket Anel Doğa A.Ş. tarafından karşılanacağının hüküm altına alındığını, birleşme protokolünde olmadığı halde katılım payı faturası adı altında aylık 100.000,00 TL, (3) yıl boyunca şirkete maliyet çıkartıldığını, davalılardan ... adına kayıtlı arsa üzerine inşa edilen yapının maliyet faturası Anel'e fatura edildiğini; 2012 yılında sermaye aktarımı için olağan faizin %12 olduğu dönemde %18 oranında ticari teamüllere aykırı yüksek oranda faiz faturasının Anel A.Ş.'ne fatura edildiği ve mali yapının
    sürekli sarsıldığını, davalıların amaçlarının davacı üzerindeki baskıyı ağırlaştırarak tümüyle kendisini şirket yapısının dışına çıkarmak olduğu ve neticede davacı, davalı şirketteki hisselerini gerçek değerinin çok altında davalılardan ...'e devretmek zorunda kaldığını, bu hisse devre sırasında hata, hile ve ikrah unsurları yanı sıra davacının hisse devrini sağlayabilmek için davalılar başkaca ekonomik vaatlerde bulunduğunu, bu vaatler arasında diğer grup şirket Anel Elektrik'in taahhüt işlerinin kendisine verilmesi vaat edildiğini, devredilen hisselerin gerçek değerinin sözleşme bedeli olan 400.000,00 TL'nin yaklaşık (10) katı değerinde olduğunu beyan ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL hisse devri bakiye alacak bedeli olmak üzere toplam 100.000,00 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının hissedarı olduğu şirketin Anel Doğa Entegre Geri Dönüşüm Endüstri A.Ş. olduğunu, Anel Doğa'nın davacıdan hisse satın alınması ya da başkaca hukuki bir işleme taraf olamayacağını, Doğa Entegre'nin hisselerinin %54'ünün Anel Doğa'ya geçmiş olduğu ve iki şirket arasında birleşme gerçekleştirilerek Anel Doğa unvanı üzerinden faaliyetlere devam edildiği iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu, Doğa Entegre ile Anel Doğa arasında herhangi bir birleşmenin söz konusu olmadığını, şirketlerin iki ayrı tüzel kişilik olmadığı aynı şirket olduğu, davacı ... Daykaya'nın unvan değişikliği ile Anel Doğa olan şirkette hisse sahibi olduğunu, davacının hisselerinin hiçbir zaman Anel Doğa tarafından satın alınmadığı ve alınmasının da taahhüt edilmediğini, davacının 22/11/2013 tarihinde hisse satış ve devir sözleşmesi ile Anel Doğa'da bulunan hisselerinin tamamını ...'e satarak devrettiğini ve bu satışa ilişkin ibraname imzalandığı, işbu ibraname ile ... ile şirketin diğer hissedarlarından ve Anel Doğa'dan herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını kabul ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince; Bölge Adliye Mahkemesinin kararına uyma sonucu yapılan yargılama sonunda, dinlenen tanık beyanları sonrasında davacının, bedel devri sırasında iradesini sakatlayan bir durumun bulunmadığı, verilen vaatlerin yerine getirilmediği iddiası değerlendirildiğinde, davacının 22.11.2013 tarihinde hissesini davalı ...'a devir ettiği ve bu hisse satışı nedeni ile alıcıdan herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını ve işbu devir nedeni ile ...'i gayri kabili rücu olarak ibra ettiğinden hisse devir bakiye alacağı talep edemeyeceği, davacının şirket ortaklığından kaynaklanan zararının 6102 sayılı TTK'nın 555. maddesi uyarınca, ancak şirkete ödenmesinin istenebileceği, davacı ise tazminatın kendisine verilmesini talep ettiği gerekçesiyle bu talebe ilişkin davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, 6102 sayılı TTK’nın 555. maddesindeki düzenleme uyarınca, şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir ise de pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler, hükmü uyarınca davacı tazminatın kendisine verilmesini talep ettiği, diğer taraftan; davacı hisselerinin tamamını 22/11/2013 tarihli Hisse Satış ve Devir Sözleşmesiyle davalı ...'e devretmiş, bu
    devir şirket yönetim kurulunca onaylanmış olup, davacı dava tarihi itibarıyla davalı şirketin ortağı olmadığından ilk derece mahkemesince davacının şirket ortağı olarak zarara uğradığı iddiası ile açılan davanın aktif husumet nedeni ile reddine karar verilmesinde dosya kapsamı delillerle, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı,
    Davacı ile davalı ... arasında 22/11/2013 tarihli Hisse Satış ve Devir Sözleşmesi'nin imzalandığı, davacının, davalı şirketteki tüm hisselerini bu sözleşme ile davalı ...'e devrettiği, devir işleminin davalı şirket yönetim kurulunca onaylandığı, sözleşme içeriğine göre, davacının şirketin mevcut bilanço ve mali durumunu bilerek ve hisse değerlerinde tam mutabakat sağlayarak 400.000,00 TL bedelle tüm hisselerini devir ve temlik ettiği, davacının bu satış nedeniyle alıcıyı (davalı ...) ibra ettiği, hisse devir bedelini nakden ve tamamen aldığı, yine aynı tarihli ibranameye göre davacının her türlü doğmuş/doğacak hak taleplerinden vazgeçerek feragat ettiğini, alıcı ve şirketi ibra ettiği, şirketin kuruluşundan itibaren sürekli zarar ettiği, davacının davalı şirketteki hisselerini gerçek değerinin çok altında davalılardan ...'e devretmek zorunda kaldığı, bu hisse devri sırasında hata, hile ve ikrah unsurlarının yanı sıra davacının hisse devrini sağlayabilmek için davalıların başkaca ekonomik vaatlerde bulunduğuna ilişkin iddialarını ispatlayamadığı, 22/11/2013 tarihli sözleşme ve aynı tarihli ibraname karşısında bunların aksini ispatlayacak yazılı delil bulunmadığı gibi tanık beyanlarının da ispata elverişli ve yeterli olmadığı, sözleşme ve ibraname içeriğinden anlaşıldığı gibi davacının şirketin mali durumunu bilerek belirlenen satış bedeli konusunda mutabık kaldığından ilk derece mahkemesince davacının şirket hisse devir bakiye alacağı tahsili için açmış olduğu davanın reddine karar verilmesinde dosya kapsamı delillerle, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekili, kararı temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 27/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara