Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8364 Esas 2022/6357 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8364
Karar No: 2022/6357
Karar Tarihi: 27.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8364 Esas 2022/6357 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, davalı tarafından ödenmeyen 4 adet bondonun ödemesini yaparak açtıkları davada, icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini ve icra inkar tazminatı talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesi, davacıların kefil olarak, davalının da asıl borçlu olarak imzaladıkları bondonun ödeme bedeli nedeniyle davacıların rücu haklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ise, belgelerden davalının bonoya dayalı borçlu olduğunu, davacıların kefil sıfatıyla ödeme yaptığını ve davanın haklı olduğunu belirterek istinaf başvurusunu reddetmiştir. Temyiz inceleme tarihi itibariyle davalının vefat ettiği ve murislerinin mirası reddettiği görülmüş, temyiz istemi reddedilmiştir.
Kanun maddeleri: Türk Borçlar Kanunu'nun 589, 592, 597. maddeleri; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373. maddesi.
11. Hukuk Dairesi         2020/8364 E.  ,  2022/6357 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Taraflar arasında görülen davada Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/10/2017 tarih ve 2014/1111 E.- 2017/766 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi'nce verilen 26/09/2020 tarih ve 2018/708 E.- 2020/1075 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle duruşma için belirlenen 27.09.2022 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacılar vekili, davacıların davalının keşideci olarak borçlu olduğu toplam bedeli 340.000.- Euro olan 4 adet bonoyu avalist sıfatıyla imzaladıklarını davalının bono bedellerini ödememesi üzerine davacıların bono bedelini ödediğini, ödenen bedeli tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, söz konusu bonoların dava dışı ...’dan alınan fabrika için düzenlendiğini, davacıların bu fabrikanın yarısına sahip olduklarını, satım bedelinin yarısının davalı tarafından ödendiğini, bonoların bakiye bedel için düzenlendiğini bu bedelden de davacıların sorumlu olduğunu ve açılan davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, davacıların kefil olarak, davalının da asıl borçlu olarak imzaladıkları toplam bedeli 340.000.- Euro olan 4 adet bonoya dayanılarak dava dışı alacaklı tarafından aralarında davacılar ile davalının da bulunduğu borçlular aleyhine başlattığı Kayseri 1. İcra Müdürlüğü'nün 2008/5077 Esas sayılı icra takibinden dolayı davacı kefillerden icra takibi yoluyla ayrı ayrı tahsil edilen bedeller nedeniyle, davacı kefillerin asıl borçlu davalıya karşı rücu haklarının bulunduğu, davacıların çektiği ihtarnameyle TBK'nın 597. maddesindeki bildirim yükümlülüğünü de yerine getirdikleri, davacıların kefil sıfatıyla ödemeler yaptığı, bu tahsilat ve ödemeleri nedeniyle davaya konu icra takip tarihi itibariyle davacı kefil ...'nun 288.991,67 TL, davacı ...'nun ise 559.142,85 TL miktarlarında davalı asıl borçludan rucüen alacaklı oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı vekili, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, 04/12/2007 tarihli satış protokolü başlıklı belgede dava dışı ...'un taşınmazını davalı ...'a 670.000.- Euro karşılığında sattığı, satış bedelinin 320.000.- Euro'sunun peşin olarak alındığını, kalan 350.000.- Euro'nun 05/05/2008 tarihinde senet karşılığında davalı ... tarafından ödeneceği, bu senette davacıların kefil sıfatıyla yer alacaklarının kararlaştırıldığı ve taraflarca imzalanmış belgede imzanın inkar edilmediği, 05/12/2007 tarihli dava dışı ... imzalı belgede ise, satış bedeli olan 670.000.- Euro'dan 320.000.- Euro'nun ... tarafından ödendiği, kalan kısım için senetler düzenlenerek satıcı ...'a teslim edildiğinin belirtildiği ancak tarafların imzasını taşıyan protokolün nazara alınarak bakiye kısım için düzenlenen bonolardan dolayı davalının asıl borçlu olarak davacıların ise kefil olarak sorumlu olacağı, davalının bu anlaşmanın geçerli olmadığına ilişkin tarafların imzasını taşıyan başka bir belge sunamadığından davacıların icra dosyasında kefil olarak asıl borçlu davalı adına ödedikleri miktarı davacıdan talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Davalı vekili kararı temyiz etmiştir.
    Temyiz inceleme tarihi itibariyle kararı temyiz eden davalının vefat ettiği, tüm mirasçılarının da mirası reddettiklerine dair mahkeme kararını sunduğu görülmekle, temyiz tarihi itibariyle murisin temyize ilişkin itirazları incelenemeyeceğinden murise vekaleten yapılan temyiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz talebinin REDDİNE, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.




    MUHALEFET ŞERHİ

    Dava; bonoya dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Davanın kısmen kabulü kararı davalının istinaf isteminin reddinden sonra yine davalı tarafından temyiz edilmiş ancak, duruşmalı temyiz istemi nedeniyle temyiz tarihi ile Dairemizce belirlenen duruşma tarihi arasında 12.05.2022 tarihinde vefat etmiştir. Bu husus davalı vekilinin 26.07.2022 tarihli dilekçesi ile sabit olduğu gibi, aynı dilekçede tüm mirasçıların Kayseri 5. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2022/273 E. - 2022/2906 K. sayılı ilamı ile mirası reddettikleri belirtilerek anılan mahkeme kararı eklenmiştir.
    Mirasın tüm mirasçılarca reddedilmesi miras hukukuna ilişkin ve sadece yasal mirasçılar açısından sonuç doğurucu nitelikte olup; sağlığında aleyhine verilen kararı temyiz eden murisin temyiz iradesi, mirasın reddi ile tamamen ortadan kalkmaz. Aksi halin düşünülmesi sonradan muris adına ortaya çıkacak bir tereke malı açısından başkaca alacaklıların haklarının zarar görmesi sonucunu doğurur.
    Bu durumda mirasın hükmen reddine ve terekenin iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi yönündeki ilamın varlığı da gözetilerek eldeki dava açısından murisin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmekte iken, yazılı gerekçeyle temyiz isteminin usulden reddi yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.



    Hemen Ara