Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1623 Esas 2022/6355 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1623
Karar No: 2022/6355
Karar Tarihi: 27.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1623 Esas 2022/6355 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/1623 E.  ,  2022/6355 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28.12.2018 tarih ve 2016/338 E- 2018/505 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 09.10.2020 tarih ve 2019/466 E- 2020/856 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin “Kale” ve “Kalefix” ibareli seri markaların sahibi olduğunu, davalı şirketçe yapılan 2015/09412 sayılı "Hasan Onalt San. Ltd. Kalefix Boya ve Yapı Malzemeleri" ibareli marka başvurusuna iltibas, tanınmışlık, kötü niyet, gerçek hak sahipliği ve önceye dayalı kullanım vakıalarına dayalı olarak yapmış oldukları itirazın Markalar Dairesince kısmen kabulüne karar verilerek, başvuru kapsamından bir takım mal ve hizmetlerin çıkartıldığını, anılan karara karşı başvurunun tümüyle reddi gerektiğinden bahisle yapmış oldukları itirazın ise nihai olarak TPMK YİDK tarafından reddedildiğini ileri sürerek, davaya konu YİDK kararının iptaline ve başvuruya konu markanın hükümsüz kılınmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Kurum vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı şirket vekili, müvekkiline ait markanın kelime unsuru yanında şekil ve renk unsurlarını da içerdiğini, ürünlerin özel tüketici grupları olduğundan bu markaları karıştırmayacağını, davacının 2011 yılından öncesinde 02. sınıfı kapsayan tescilli bir “kale” ibareli markasının olmadığını, davacının tanınmışlık iddiasının mesnetsiz olduğunu, davacı markası ile müvekkiline ait markaların benzer olmadığını, karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığını, davacı tarafından sunulan Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi dosyasına ait bilirkişi raporunun başka bir marka ile ilgili olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının "HASAN ONALT SAN. LTD. kalefix boya ve yapı MALZEMELERİ" ibareli marka başvurusu ile davacının "KaleFiks ISI YALITIM PLAKASI YAPIŞTIRMA HARCI", "KaleFix ISI YALITIM PLAKASI YAPIŞTIRMA HARCI" ve YİDK kararında geçen diğer tescilli markaları arasında başvuru kapsamında bırakılan emtia yönünden biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu başvuru kapsamında bırakılan emtia yönünden ayırdığı satın alma/yararlanma süresi içinde, davalının "HASAN ONALT SAN. LTD. kalefix boya ve yapı MALZEMELERİ" ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacıya ait "KaleFiks ISI YALITIM PLAKASI YAPIŞTIRMA HARCI", "KaleFix ISI YALITIM PLAKASI YAPIŞTIRMA HARCI" ve YİDK kararında geçen diğer tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru markasında bırakılan emtia yönünden davacının "KaleFiks ISI YALITIM PLAKASI YAPIŞTIRMA HARCI", "KaleFix ISI YALITIM PLAKASI YAPIŞTIRMA HARCI" ve YİDK kararında geçen diğer tescilli markalı ürünlerinden/hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının "HASAN ONALT SAN. LTD. kalefix boya ve yapı MALZEMELERİ" ibareli başvuru markalı ürünü/hizmeti satın almak/yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesindeki iltibasın bulunmadığı, başvuru ibaresi üzerinde kalan emtia yönünden davacı tarafın önceye dayalı kullanım hak iddiasını kanıtlanmadığı, yine kalan emtia yönünden davacı tarafın tanınmışlık iddiası açısından ise taraf marka işaretleri benzemediği gibi davalının marka başvurusunda davacı tarafın tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceğinin kanıtlanmadığı, davacı tarafın ticaret unvanına bağlı hak iddiası kanıtlanmadığı ve ayrıca dava konusu marka başvurusunun davalı tarafça kötü niyetli yapıldığının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, davalı kurum kararının iptali ve başvuruya konu markanın hükümsüz kılınması istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince yapılan istinaf başvurusu ise bölge adliye mahkemesince aynı gerekçelerle esastan reddedilmiştir.
    Başvuruya konu marka, “Kalefix” ibaresine davalı şirketin ticari unvanı olan “Hasan Onalt Ltd.” ve tescil kapsamındaki malların cinsini gösteren “boya ve yapı malzemeleri” ibareleri eklenmek suretiyle oluşturulmuş olup markanın esas ve baskın unsuru “Kalefix” ibaresidir. Davacının itirazına mesnet gösterdiği markalar ise “Kale” ibaresine tescil kapsamındaki ürünlerin cinsini gösteren ibareler, sloganlar ve şekil unsuru ilave edilmek suretiyle oluşturulmuş olup, mesnet markaların esas unsurunun “Kale” ibaresi tarafından temsil edildiği, davacının “Kale” ibaresini esas unsur olarak korumak suretiyle seri markalar oluşturduğu anlaşılmaktadır. Taraf markaları esas unsurları ve kompozisyonları itibariyle bütüncül olarak incelendiğinde, başvuru markasının, ortalama tüketici nezdinde iltibas ihtimalini bertaraf edecek şekilde mesnet markalardan farklılaştırıldığını kabule imkan bulunmamaktadır. Zira markalar arasındaki benzerlikler gözetildiğinde ortalama tüketici iki farklı marka karşısında olduğunu idrak edebilse dahi markaların aynı kaynaklardan geldiği intibaına kapılabilecektir. YİDK kararı sonrası başvuru markası kapsamında kalan mal ve hizmetlerin aynı veya benzerinin mesnet markalar kapsamında yer aldığı da gözetildiğinde taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla, mahkemece, davacının “Kale” esas unsurlu bir çok markası gözden kaçırılarak sadece “Kalefix” ibaresini içeren iki adet markaya dayalı olarak taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı sonucuna varılması isabetli görülmemiştir.
    Davacı yan, iltibas yanında kötü niyet ve tanınmışlık vakıalarına da dayanmıştır. HGK’nın 29.06.2022 tarih, 2020/11-699 Esas- 2022/1093 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, gerek 556 sayılı KHK’da gerekse de SMK’da hangi hâllerde kötü niyetli marka başvurusunun söz konusu olduğu belirtilmemiştir. Ancak genel olarak kötü niyetli marka başvurusu; hak sahibi olmadığını bilmesine rağmen dürüstlük kuralına aykırı şekilde tescil için başvuruda bulunulması veya başvurunun tescil ettirilmesi olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda, bir kişinin, başkasına ait olduğunu bildiği bir markanın aynı veyahut benzerini markadan haksız olarak istifade etmek amacıyla tescil ettirmesi veya tescil ettirmeye çalışması kötü niyetin söz konusu olduğu hallere örnek olarak gösterilebilir.
    Yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, yukarıda da ifade edildiği üzere davacı şirketin, “Kale” ibaresini esas unsur olarak içeren bir çok seri markası bulunmakta olup, bu ibare ilk defa 1990 yılında davacı adına marka olarak tescil edilmiştir. Davacı şirketin “Kale” ibaresini ticari hayatta yoğun bir şekilde kullandığı ve bu ibareyi yapılan reklam ve tanıtım faaliyetleriyle boya ve yapı malzemeleri sektöründe belli bir tanınmışlık düzeyine ulaştırdığı anlaşılmaktadır. Davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketin belirtilen hususlardan haberdar olmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi taraflar arasında görülüp Dairemize intikal eden dava dosyalarından, davalı şirketin davacının tanınmış “Kale” ibareli markalarını çeşitli ilaveler yapmak suretiyle kendi adına mal etmeye çalıştığı da anlaşılmaktadır. (Dairemizin 26.11.2020 tarih, 2020/1059 Esas-2020/5474 Karar ve 09.12.2020 tarih, 2020/969 Esas-2020/5779 Karar sayılı ilamları) Saptanan bu durum karşısında, aynı sektörde faaliyet gösterdiği davacı şirketin tanınmış markasının benzerini markanın tanınmışlığından istifade etmek için kendi adına tescil ettirmek isteyen ve bu eylemi ısrarla sürdüren davalı şirketin marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığının kabulü gerekir. Nitekim Dairemizin 26.11.2020 tarih, 2020/1059 Esas-2020/5474 Karar ve 09.12.2020 tarih, 2020/969 Esas-2020/5779 Karar sayılı ilamlarında da davalı şirketin benzer ibarelere ilişkin marka başvurularını kötü niyetle yaptığı kabul edilmiştir.
    Bu itibarla, ilk derece ve bölge adliye mahkemelerinin kötü niyetin ispatlanamadığına ilişkin gerekçesi de isabetli görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara